Gönderi
Güzeller güzeli Kumru; savaşçı ruhunu babasından, güzelliğini ve Utkan yeteneğini annesinden alan, genç bir Türkmen kızı...
Bengi; Karaman ve Türk ebeveynlerinden dolayı 'Alaca' sıfatı yakıştırılan, tüm ailesini ve mal varlığını savaşla birlikte kaybeden, ok atmakta, kılıç kullanmakta mahir olan ancak hassas kalpli genç delikanlı Kumru'nun kardeşi...
Mihri: Daha küçücük yüreği ile olgunca hareket eden, savaş yüzünden ablası ve abisi ile oradan oraya savrulan minik bir prenses...
Mehmet ve Musa Çelebi: Anne-baba bir kardeş olup Beyazıt'ın oğulları... Birbirlerinden oldukça farklı karakterleri olmasına rağmen aynı kadına kapılan 2 aşık...
Kahramanlarımız, çocukluklarını bir arada geçirmiş farklı beyliklerin çocuklarıdır. Babaları her ne kadar akraba olup ittifak etmiş bile olsalar bir zaman sonra savaş onlar için kaçınılmaz olur. Birbirlerini çok seven, birlikte büyüyen arkadaşlar, bu savaşın sonunda en büyük kaybı onlar verirler. Zira Musa ve Mehmet Çelebi'nin babaları çok sevdikleri arkadaşları Kumru ve Bengi'nin beyliğine savaş, açmış babalarını öldürmüş, onlara dair mal mülk ne varsa ellerinde hiçbir şey bırakmamıştır. Tüm ailesini bu savaşta kaybeden Kumru, Bengi ve Mihri esir prens ve prenses olarak Osmanlı Sarayı'na Edirne'ye giderler. Kardeşleri, burada geçmişte de olduğu gibi oldukça zorlu bir yaşam beklemektedir. Osmanlı'da yaşanan taht kavgaları, siyasi hesaplaşmalar, savaşlar ve haremde yaşanan entrikalar, bu durumlara yabancı olan Karamanoğulları Beyliği'nden gelen Kumru ve kardeşlerine oldukça sıkıntı verecektir.
Oldukça akıcı ve gerçekten çokça araştırılıp hazırlanmış bir eser olduğu her halinden belli. Serinin ilk kitabının son sayfasını okurken 2. kitabına hızlı bir şekilde geçmek istedim.
İncelemeniz için teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.