bana heba bu sahra bu şems bu saye
Sırtimdaki hırkayı eskitir , eskitir
demlenedursun ayalin, aynalar da talan
bu beyazlik bana bu solmuşluk bu gaye
bana deva değil pirim bu erlik bu dolu bu
bade
otursa karşıma bu çığlık bu vaaveyla bu
hengame
diner bu telaş bu alkış bu kargış bu veba
diner diye sana, diye nisan diye haziran
sana değil sana değin bu naat bu kasid
bu güzide
erteledigim onca betimleme, bu dil
sana, sana bu dil a
tahammülü kalmadı toprağın, toprağın
bile
bu zelzele bana, bu daglanmis dağlar ağrılar
erbabım yeri yok bunca şeyin bu
meydanda
aşıklar taşa tutar, sofulara çilehane,
zahid merdane
çölde bir kervana sordum dedi askıda
muamma saçları
dedi sana leyl sana şeb sana şam sana
akşam