Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Bir kadın gelir, değiştirir seni..."
Vedalar ne acı ama... Hele ki en kıymetlimize, en değerlimize, her şeyimize veda ediyorsak daha da acı. Son veda ise çok çok çok daha acı... En kıymetlimle vedalaştım, seninle sevgili. Farkına varmak çok zordu. Arabadan indin, az önce yanımdaydın. Son görüşmemiz bir fırının önündeydi, el eleydik. Son kez gittin yanımdan, kabullenemiyorum; biliyorum ama kabullenemiyorum sevgili, "hayır böyle olamaz" diyorum içimden. Nasıl kabullenebilirim ki? Bir keresinde sana "beni başkalarıyla karıştırma" demiştim, sen de bana "seni başkalarıyla karıştıracak kadar aklımı yitirmedim" demiştin. Dün yine bir şey paylaştım, senin de tanıdığın bir arkadaş "gün saymaların bitmedi", "önüne bak", "kendine yazık ediyorsun" yazdı. Ben de "boş verelim :))" yazdım. İnsanlara "siz sevmekten, aşktan ne anlarsınız" diyemiyorum. Bazen çözüm üretmeye çalışıyorlar. Çözümden kastettiğim de "boş vermelisin, başkası çıkar unutursun, geçer" şeklinde çözümler. Ne kolay değil mi bunları demek. İlk kez duymuş olabilir miyim bunları? Eğer sen değil de başkası olsaydı bu kişi -ki mümkün değil- sen de mi bana bunları söyleyecektin sevgili? Sen söylemezdin ki böyle şeyler, sen beni en çok tanıyansın sevgili, hem de öyle yıllar içinde tanımadın, gelip kalbime dokundun ben de sana döküldüm. Benim dilim sevgi dili, sana karşı ise aşk dilidir. Beni bugüne kadar en iyi sen anladın. Başkalarından beni anlamasını beklemiyorum asla, ihtiyacım yok. Tek bir şeye ihtiyacım vardı, o da ömür boyu yanımda olmandı. Ne diyebilirim ki sevgili? Son kez el ele tutuştuk. Doyamadım sarılmaya, sarmaya. Ömrüm boyunca da doyamazdım. Ama ne kadar çok yapabilirsem o kadar güzel olacaktı benim için. Eve geldim. Güneşin batmasını bekledim. Yemek yedikten sonra verdiğin kitaba başladım. Ama olmuyordu sevgili, hiçbir zaman da olmadı. Sen aklımdayken o kitabı asla okuyamadım. Her elime aldığımda sen geliyorsun aklıma. Defalarca denedim o kitabı okumayı. Hayır olmuyor. Şu an yukarıda, odamda duruyor. O kitabı bana verdiğinden beri her yeri geziyor benimle. Hiçbir zaman da okumayı başaramayacağım. Güneş battı. Benim için sonsuza kadar battı ama farkına 3 ay sonra varacaktım. Evden çıktım. Bisikletimi almak için yürümeye başladım. Evin içinde çok farkında değildim ama düşünmeye başlayınca yavaş yavaş boşluğa düşecektim, ve en yakınım olan sen de bundan belli bir süre sonra nasibini alacaktın sevgili. Sensizlik boşluğundan, seninle olmanın hayaliyle çekip alacaktın beni o günlerde. Sana uzaktan, sımsıkı sarılarak kurtulacaktım bundan. Keşke bugün de öyle olsa... Bisikletimi aldım. Ne yapmalıydım ki şimdi? Artık kimseye "sahile gel" diye mesaj atamıyordum. Kimsem kalmamıştı çünkü. En yakın dostum, ailem, sevgilim uçuyordu; uzaklara gidiyordu. O zaman ben de "anılara" gidebilirdim tek tek. Kulağımda kulaklık, aklımda,kalbimde sen: bisikletim ve sensiz bir şehir... Tek bir şarkı dinleyecektim o gün. Ve yine vedaya yakışır bir şarkı seçmiştim. Eve dönene kadar aynı şarkıyı dinlemiştim. Günün sonunda da buradan en güzel kısmını paylaşmıştım. İyice boşluğa düşmeye başlamıştım, şarkı daha da duygusal yapıyordu beni. Gözlerim artık iyice yaşarmaya başlamıştı. Önce her şeyin başladığı yere gitmeye karar verdim. Tüneli geçtikten sonra o yolda sürmek mümkün değildi. Geri dönmeye başladım. Aslında bütün şehrin her noktası birer anıydı. Ama hepsinin fotoğrafını değil de 4 yerin fotoğrafını çektim. İlki, bayramdan önceki cuma günü uzun uzun yürüdükten sonra marketin önünde vedalaştığımız yer. İkincisi; senin "aynı yaşta olsaydık nasıl olurdu acaba" diye düşündüğün, benim sana "siyah arabayı" vermeye karar verdiğim durak. Üçüncüsü, bir arkadaşla 3 kişi buluştuğumuz, sigarayı paylaştığımız, üst geçitin yanındaki, sahildeki bank. Sonuncusu ise... Sonuncusu ise sevgili, evinin önü. Bisikletle evinin yokuşuna geldiğimde bisikletten iner, bir yandan bisikleti iterken diğer yandan da koşardım, sana daha hızlı ulaşabilmek için. Senin o yokuşu yıllarca nasıl çıktığını düşünürdüm hep. Hem okulumuzun yokuşu vardı hem de senin evinin yokuşu vardı. Bir keresinde bana, "tatlı bir kız benden karpuz istiyor fakat karpuzu o yokuştan çıkaramam" demiştin. O da içimde kaldı biliyor musun sevgili. O karpuz benim içimde kaldı. O gün sana " ben o karpuzu çıkarırım demiştim", evinin nerede olduğunu bilmeden, henüz hiçbir şey başlamışken. O yokuşla ilgili ne varsa içimde kaldı benim. O meyveyi yukarı taşımak sadece küçük bir parçası içimde kalanlardan... Bütün fotoğrafları çektikten sonra sana gönderdim. Sen uçaktaydın ve sorunların vardı o gün uçakla ilgili. Artık eve dönüyordum. Bisikletimi bıraktım ve eve dönmeye başladım. Evde seninle mesajlaşacaktık. O gün tek bir şarkıyla bütün anılarımızı dolaştım. Tek tek fotoğraflarını çektim. Bugünse çok farklı bir şehirde, yine aynı şarkıyla, sokaklarda yürürken yazdım bu yazıyı. Ben bugüne kadar tanıdığım hiçbir insandan nefret etmedim sevgili. Kinden ve nefretten beslenen birisi hiç olmadım. Ama nefret ettiğim bazı şeyler var. Mesela bu şehir. Her şeyimle nefret ediyorum buradan. Nefret ediyorum çünkü içinde senin olduğun bir sürü hayal kurdum bu şehirle ilgili. Nefret ediyorum çünkü çok fazla umutluydum buradan. Evet nefret ediyorum sevgili çünkü her köşesinde hayal kırıklığına uğramaktan kendimi kaybettim, bittim, tükendim, yok oldum. Oysa hayal kurarken öyle miydi? Hayal kurabilirken ne güzeldi. Mesela senin yazları ailenin diğer yarısına gittiğini biliyordum ya hani sevgili, onunla ilgili bile hayal kurmuştum. Direkt uçuş olmadığı için mecburen bu şehre uğramak zorundaydın. Ve bu iki uçuş arasında, aktarma arasında ne kadar süre olursa o kadar senin yanında olmanın hayalini kurmuştum. Belki bir iki gün benimle de kalırdın burada hemen gitmezdin. Bu kadar ince detaylı hayaller kurduktan sonra ve bu kadar büyük hayal kırıklıkları yaşadıktan sonra nasıl nefret etmeyeyim ki sevgili? Dünyanın en güzel yeri sevdiğin insanın yanıdır. Mekan, zaman fark etmez. Sen neredeysen ben en çok orayı seviyorum, en çok oraya özeniyorum. Sözlerimin sonuna gelirken şarkı geçen sene olduğu gibi tekrar etmeye devam ediyor. Keşke daha az bilinen bir şarkı olsaydı ama yine de benim en sevdiğim şarkı budur. Çünkü gerçekten beni tarif ediyor. Geldin ve değiştirdin beni sevgilim. Her şeye rağmen iyi ki yaptın bunu... 🌹🦋❤
·
283 görüntüleme
Kebelekin Markoviči okurunun profil resmi
(4 fotoğraf) + Birkaç anlamlı yer :)) - Gittin mi gerçekten? - Hem de çok anlamlı yerler... - Başıma gelenleri anlatayım sana ... - Keşke seninle beklesem - Çok isterdim - Kafamı omzuna koyar uyurdum + Keşke... + ❤ .... - Umarım bir gün gerçek olur ... - Sen çok ballı bir çocuksun neden hep seni buluyor bunlar + :))) + Biraz şanslıyım + En büyük şansımda sizsiniz ... - Kesinlikle katılıyorum❤❤ ... + Yolculuk nasıldı + İyi hissettiniz mi - Evet yanımdaydın çünkü + Öyle olacağım hep - Her daim öyle ol şuanda seninle bu macerayı yaşasam üzülmezdim + :))) + Çok şey yaşayacağız - Seninle koşarak bir şeylere yetişmeye çalışmak bile güzel olacak - Ama ellerimi tutarsan güzel olur tek başına koşmam eğlenceli olmaz - Neyse geç oldu - Sen uyu + Bırakmamak üzere tutacağım o elinizi + Benimle ilgili yeni bilgi + Ağladığım günler hep uykum gelir :) - Gerçekten mi :) - O zaman uyumalısın - Uçak da birazdan kalkacak - İyi geceler :) + İyi yolculuklar❤ - Teşekkür ederim❤
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.