Hayat önünüze dönem dönem büyük fırsatlar sunar. Fırsatlar ayağınıza kadar geldiği ve kendini ben bir fırsatım diye apaçık tanıttığı için siz onu ucuz bir olay gibi değerlendirip kendinizi ağırdan satarsınız o fırsata karşı, ya da fırsatı tamamen geri tepersiniz kendi ellerinizle. Neden? Çünkü geleceği kimse net bir şekilde göremez, hangi fırsatın bizzat kendisi için bir hazine olduğunu bilemez haliyle. Çünkü bizler insanız, yanılırız, çekiniriz, apaçık gerçekleri bile görmeyiz bazen.
Hiç önünüze serilen fırsatları kaçırdığınızı ve sonradan bu fırsatların birer hazine olduğunu anladıktan sonra üzüldüğünüzü hatırlıyor musunuz? Herhangi bir fırsatın sizin için bir hazine olduğunu anlayabilir miydiniz? Belki de hiç kimse anlayamaz zaten diyorsunuz.
Bir fırsatın bizim için gerçekten kaçırılmayacak altın değerinde bir fırsat olduğunu anlamamız için bu fırsatı anlayacak kapasitede ve donanımda olmamız gerekiyor. Kişisel gelişimin en temel hedefi, kendini hayatında önüne çıkacak fırsatların gerektirdiği özelliklere yönelik hazırlamaktır. Örneğin size hadi gelin sizi büyük bir holdinge yönetici yapalım ya da sizi cumhurbaşkanı yapalım denilirse, bunu yapacak kapasitede misiniz.
İnsanların çoğu önündeki zamanın kendi geleceği için, bir fırsatlara hazırlık safhası olduğunu anlayamaz. Zamanını boşa harcar, ders çalışmaz, kitap okumaz, dil öğrenmez, kendine bir beceri kazandırmaz. Herkes müdür, patron, zengin, lider ya da başarılı olmak ister. Herkes mutlu, huzurlu, sağlıklı, sevgi ve saygı dolu bir ortam ister. Ama bütün bunları elde edenler ve elinde tutanlar bunlar için gerekli çabayı gösterenlerdir.
Aslında hayatımız başlı başına bir fırsat değil midir daha güzel yaşamak, daha çok iyilik yapmak ve daha çok kalp kazanmak için. Elinizin tersiyle ittiğiniz fırsatlar gelip geçti mi gözlerinizin önünden. Hangileri sizin için büyük bir hazineydi.
“Erkek olsun kadın olsun mü’min olarak kim sâlih amel işlerse ona dünyada elbette temiz ve güzel bir hayat yaşatırız. Âhirette de onları, yaptıkları en güzel işleri esas alarak mükâfatlandırırız” (Nahl suresi 97)