Taç yapraklara sardım seni
Papatya sarısına
Yorgun martılara sordum seni
Dalıp ömür yarısına
Ordasın biliyorum
Ardında tuz gölünün
Bilirsin beni aklım
Bazı şeylere çok takılır
Sıralasam birkaçını
Takdir edersin kendini
Aklından geçirip beni
Senden hasıl cümleleri
Mesela çöl her yerimde benim
Seni anınca vadiye dalar
Serap dağılınca çöle düşerim
Düşün ki nedir o kum deryası
Sanki fışkırır her yerimden
Ağzımı açsam kum dökülecek
Boğazıma takılmadan
Hatırladın değil mi
Martı vardır denizin
Maviliğinde uçuveren
O bile zihnimde
Çölde kayıp biçare
Sonra tuz elimde hep
Bilirsin yaralarım var
Açıktır ve kapanmaz
Yetmez bana acısı
Tuz koyarım üstüne
Acısı çakılsın içime
Dikenli tellerim ayrıca
Başımda, ayağımda, etrafımda
Beni bir cezada düşün
Çöldeyim kanadım yok
Dikenli tellerim sarılı bana
Susuzum, tatsız ve suratsız
Olmadığın her yer bana
Meçhul diye deri
pöçüklere sarılı
Dikenli tellleri çıplak aşıp
Tuz dağına ilendiğim
Hayalimde ay halesi
Başımdaki sensin yine
Yedinci mevsimim,
Uzun hikayem,
Eşkiya çalımım,
Çöl martım,
Taşralı terennüme
Açık bıraktım Bağdat kapımı,
Burçlarından tuz gölleri
Beslendi kaç gecedir Ribâtın
Dua dua üstüne,
Kapanmasın üstüme,
Kapıları o hanların,
Senin için hepsi,
Çokçadır kapılar,
Başıma açılır sonuncusu,
Beni savurma çöllere,
Mataramda tuzlu su varken,
İçtim, kanmadım kendi tadıma,
Tuz koydum tuz matarama,
Beni savurdu Çöl rüzgarları
Beni tuz çölünde bırakma.