Kendinize hiç şu soruları sordunuz mu? Ben neden bu dönemde yaşıyorum. Neden başka bir yüzyılda değil de, bu yüzyılda yaşıyorum. Neden başka bir ülkede doğmadım, neden başka bir ailede doğmadım, neden ırkım, rengim, dilim, cinsiyetim bu şekilde? Neden doğdum ve neden yaşamak zorundayım?
Bize bir yaşam sunuldu. Doğacağımız tarih, yaşayacağımız süre, anne babamızın kim olacağı, ırkımızın ve dilimizin hangisi olacağı, cinsiyetimizin ne olacağı, rengimiz, kardeşlerimizin kimler olacağı bize sorulmadan belirlendi Allah tarafından. Bunların hepsi bizim tercihimiz olmadan oldu. Hepsini herkes için Allah belirledi. Kimsenin elinde olan bir şey olmadığı gibi, bunları tartışmanın da, önemsemenin de bir anlamı yoktur.
Bütün bunları Allah belirlediğine göre, sorumlusu da Allah’tır, biz değiliz. Eğer bu dönemde yaşamamızı ve bütün bu özelliklerimizi Allah belirlediyse, bizim için en uygun olan bu olduğu için böyle belirlemiştir. Hepimiz doğumdan ölüm anına kadar bir sınava tabii tutulduğumuza göre, bizim için en uygun sınav ortamı buymuş demek ki. Bütün bu saydığımız özelliklerimiz de sınavı geçebilmemiz için bize uygun olarak sunulmuş demek ki, Allah tarafından.
Kimsenin kendini bu özelliklerinden dolayı üstün görmeye hakkı ve anlamı olmadığı gibi, başkasını hor görmeye de, suçlamaya da, dışlamaya da hakkı yoktur, hatta böyle düşünüp davranması insanlık suçudur. Kimsenin tercihiyle var olmayan özelliklerden dolayı övünmek de, başkasını dışlamak da, gülünç, komik, adi ve insanlık dışı bir suçtur.
Halbuki herkesin sınavı kendisine yeter de artar bile uğraşmak için. Aynı uçakta, aynı gemide, aynı trende veya aynı otobüste yolculuk yapan insanlar nasıl ki sadece kendi derdindeyse, bütün dünya insanlarının da öncelikle kendi derdiyle uğraşması gerekir. Elinden geliyorsa eğer, diğer yolculara da yardım etmesi gerekir.
Asıl sorumlu olduğumuz ve sınava tabi tutulduğumuz şey, ne kadar kaliteli bir insan olduğumuzdur.