Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
·
39 günde okudu
Oh Joy’un yeni biçtiği çimlerin kokusu, beyaz tahta çitlerin arkasındaki atların sakince uzanması pek tabii Fırtına gibi olanların -hoş ondan da bir tane var ama- kendini dinginleyerek yavaş bir süratle koşturması, Bay Forrest’ın iş görüşmeleri için gelen beş on kişilik kafilesi ve küçük hanımefendinin piyano başındaki hayat dolu, canlı kahkahası… Büyük ev böyle bir tabloyla arasına alıyor okuyucuları. Jack London yine bir kitabında kendi yaşanmışlıklarını, bir zamanlar ait olduğu mekanları aktarmış bizlere. Fakat bu sefer tarzını değiştirmiş benim fikrimce. Dick Forrest, erken yaşlarda planlamaya mecbur kaldığı hayatını harfi harfiyen elde etmiş, başarısı ve ticari zekasıyla tanınmış, hayvanlar ve çiftlik dendiği zaman güvenerek iş yapabileceğiniz insanlar listesine adını altın harflerle yazdırmış. Ne kadar işkolik olduğunu bilmediğimiz onca terimle, adını hatırlayamadığımız onca insanla, günün her saatinde yapmış olduğu stratejik görüşmelerden anlıyoruz. Hem de fazlasıyla. Hatta o kadar fazla ki birçok okuyucunun belli bir kısma kadar gelip bu hikayeyi yarım bırakması çok olası bir ihtimal gözümde. Dick’in, Ernestine’e söylediği: ‘Bir kızın gönül işlerinde, aşk böceği güzel kafasında çok yüksek sesle vızıldamaya başlayınca öyle bir zaman gelir ki, artık kızın hata yapmaması ve yanlış adamı sevmemesi gerekir.’ sözü doğru zamanda küçük hanımefendiye söylenmiş olsaydı kitabın işleyişi ortadan kalkardı sanırım. Zira küçük hanımefendi o zaman anlayabilirdi iki erkekten biri arasında seçim yapamamanın onu gururlu hissettirmeyeceğini ya da kendisinin dediği gibi çok az kadının cüret edeceği bu oyunu ısrarla devam ettirmenin başta kendisi için kötü sonuçlar doğurabileceğini. Bay Forrest’a neredeyse kitap boyunca imrendiğim şey ise olayları yaşamak yerine hep fotoğraflarını çekiyor olmasıydı. Bir taraftan yeni işlere imza atıp, nereden kar elde edeceğini hesaplarken kafasının üstündeki onlarca kişiyle, bir taraftan da küçük kareleri görmeyi başarabilmişti. Belki de çoğunluğumuzun dediği kadınlara has o his onda da olduğu için. Başta küçük hanımefendiye sonrasında ise kendine öyle bir koşulsuz güveni vardı ki onu hep izleyici konumunda tuttu. Artık oyunun sonuna yaklaştıkları vakit ise geçmişteki aşkın bugünkünü engelleyemeyeceğini, sevgi borcu diye bir şey olmadığını, aşkta hak iddiasının gereksiz olduğunu oyunculara sezdirip durdu. Küçük hanımefendinin oyundan çekilişi oyunun büyüklüğünü mü gösterdi okuyuculara yoksa gerek olmadığını mı bilemiyorum. Fakat insanın fikirler denizinde pusulasız, dümensiz ve haritasız kaldığı bir dünyada asil bir yol olduğu aşikar kendimce.
Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
Büyük Evin Küçük HanımefendisiJack London · Maya Kitabevi · 2018180 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.