İnsanları bir şeylere ikna etmenin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Bilinçli ikna karşılıklı etkileşimle olurken, farkında olmadan bir şeylere ikna edilmek, bir davranışa kabullendirilmek veya bir ürünü almaya ikna edilmek ve hiç farkında olmadan değişmek çok ürkütücü bir ikna metodu olup çeşitli yollardan ve çeşitli yöntemlerle bilinçaltımıza gönderilen mesajlarla sağlanmaktadır. Bir oran vermek gerekirse bilincimiz beynimizin yüzde beşini, bilinçaltımız yüzde doksan beşini oluşturuyor. Bilinçaltına mesajlar göndererek bir toplumun savaşta başarılar sergilemesine veya yenilmesine, tüketim bağımlısı olmasına, ihtiyacı olmayan şeylere muhtaçmış algısı yaratılmasına, ahlakının topyekün değiştirilmesine ve kalitesiz bir kitleye dönüşmesine yol açabilirsiniz. Bütün bunlar gözümüz açık, şuurumuz yerinde, göz göre göre ancak farkında olmadan bilinçaltımıza iletilen çok kısa ve etkili mesajlarla yapılabilmektedir. En çok görsel ve işitsel yollarla iletilen bu bilinçaltı mesajlar televizyon reklam ve filmlerinin içerisindeki milisaniyelik zaman dilimlerinde, reklam panolarındaki illüzyonlarda, müzik dosyalarında ikinci bir ses dosyasıyla ve bilimum birtakım başka yollarla bilinçaltımıza gönderilmektedir. Bir takım kanunlarla yasaklanmasına rağmen gözden kaçarak varlığını ve tehdidini halen ve artarak devam ettirmektedir. Günümüzde görsel ve işitsel medyanın kullanım oranlarını göz önünde bulundurduğumuzda özellikle genç nesillerin ve çocukların ne kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu anlayabiliriz. Bilinçaltımızın başkasının emrinde olması ve onlar tarafından yönlendirilmesi ne kadar korkunç değil mi? Peki bundan kaçınabilir miyiz, çocuklarımızı ve kendimizi koruyabilir miyiz, gerçekten bu kadar korkunç mu, bütün bunlar ayrı bir merak konusu. En azından böyle bir durumun varlığının farkında olmak bile belki bir şeyleri değiştirebilir, ne dersiniz?

Subliminal İşgalSefer Darıcı · Destek Yayınları · 2017123 okunma

·

16 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.