‘’Ya ben bu kitapla hiç karşılaşmasaydım, iyi ki karşılaşmışım’’ dediğiniz ve hayatınıza aldığınız bir kitap var mı, mutlaka vardır. Benim için de bu kitap onlardan bir tanesi. Tam onsekiz yıl oldu tanışalı bu kitapla, tanışma hikayemiz de bir o kadar güzel. Uzmanlık sınavı için Ankara’ya gittiğim o zamanlardan yine bir zamandı işte, farkında olmadan göz göze geldik bir kitapçının raflarında. İsmi bana ilginç geldi, merak ettim işte. Gençlik hevesi işte bizimkisi, o tam bundan bahsediyordu beni almalısın derken. Biraz daha bakıştıktan sonra ve biraz daha birbirimizi tanıdıktan sonra, birbirimizle arkadaş olmaya karar verdik. Tabii ben başlık parası falan verdikten sonra ve gerekli prosedürleri atlattıktan sonra, birbirimizi hiç bırakmamak üzere anlaşıp ayrıldık baba evinden. Ben onu okumaya söz vermiştim bir kere, hem de dediklerini yapacaktım. O da bana gerçekten faydalı şeylerden bahsedeceğini, söylediklerini yaparsam bana iyi geleceğini söyleyip duruyordu her konuşmamızda, ama ben dinliyormuş gibi yapıyordum başlangıçta yeni dostumdan ne kadar beklentim olabilirdi ki, altı üstü bir kitaptı işte. Evi mi temizleyecekti, yemek mi yapacaktı, bulaşık mı yıkayacaktı benim için, tabii ben o zamanlar çiçeği burnunda bir bekarken beklentilerim farklıydı ama, artık dostum ne yaparsa vicdanına kalsın dedim. Nihayet evimize gelmiştik, biraz gurbetlik çekti garibim ama alıştı sonunda benimle yaşamaya. Ankara nereee, Adıyaman nere? Beraber bir takım egzersizler, nefes alıp verme değişikliği ve bir takım yeme alışkanlıkları derken alışmıştım ona ben. O da bana yeni şeyler öğretmenin mutluluğuyla avunurken gurbeti unutup gitmişti. Hatta artık nerdeyse dilimizi öğrenecekti ama çok sokağa falan bırakmadım onu. Öyle saf ve orijinal kalmasını istiyordum biraz, sanki benim için büyüsü kaçacaktı, anlamını yitirecekti sanki. Aslında biraz toplumu tanımasına izin mi verseydim acaba, belki başkalarına da anlatacağı bir şeyler olabilirdi, belki de sosyal olmak istiyordu, acaba bencil mi davrandım bilemiyorum, yoksa ihmal mi ettim onu da bilmiyorum. Onu köye mi götürseydim, kırlarda mı dolaştırsaydım, arkadaşlarımla mı tanıştırsaydım garipser miydi beni acaba. Belki de iyi gelecekti.

Tibet'in Gençlik Pınarı 1. KitapPeter Kelder · Dharma Yayınları · 2010521 okunma

·

51 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mehmet Sertkaya