Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

230 syf.
·
Puan vermedi
Kültür Dil Din ve Tarih
Kültür ve Dil: bana soracak olursanız, Kültür, Din, Dil ve Tarih olmalıydı. Çünkü bunlara da el atıyor yazar. Peki kim bu Mehmet Kaplan? 1915’te Eskişehir Sivrihisar’da dünyaya gelen yazar, çocukluk yıllarında tren garında seyyar satıcılık yaptı. 1939 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk dili ve edebiyatı bölümünden “Emir Sultan” üzerine hazırladığı lisans tezi ile mezun oldu. Aynı yıl Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü tarafından asistan namzedi olarak mezun olduğu bölüme alındı. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu ve Edebiyat Fakültesi’ndeki eğitiminde Köprülü dışında Ali Nihad Tarlan ve Reşit Rahmeti Arat etkilenerek onların profillerini devam ettirme eğiliminde oldu. Ancak fakülteye Maârif Vekaleti tarafından profesör olarak atanan Ahmet Hamdi Tanpınar’ı kültür, sanat ve şahsiyetiyle daha çok beğeniyordu. Tanpınar onun kariyerinde etkili bir isim oldu ve zamanla dost oldular. Köprülü, siyasette devam edince kendisi de Ahmet Hamdi Tanpınar yönetimindeki “Tanzimat sonrası Türk edebiyatı” kürsüsüne katıldı. Tanpınar’ın asistanlığında bulunarak Namık Kemâl’e dair yazdığı monografi ile 1942’de Türk edebiyatı dalında Ali Nihat Tarlan sonrasında ikinci, yeni Türk edebiyatı dalında ise doktorasını tamamlayan ilk kişi oldu. Bu tezi, “Namık Kemal: Hayatı ve Eserleri” başlığıyla kitap olarak da yayınlandı. 1958’de Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde kurucu dekan olarak 2 yıl görev yaptı ve burada Türk dili ve edebiyatı bölümünü kurdu, 1960’ta İstanbul’a döndü. 1962’ye kadar Tanpınar’la beraber çalıştı. Tevfik Fikret hakkındaki tezi ile 1946’da doçent, 1952’de ise “Şiir Tahlilleri” başlıklı çalışmasıyla 37 yaşında profesör oldu. Aynı zamanda Kültür ve Milli Eğitim Bakanlığı komisyonlarında görev aldı. 1963’te Tanpınar’ın ölümünden sonra onun bütün şiirlerini psikolojik yöntemlerle incelediği “Tanpınar’ın Şiir Dünyası” başlıklı eserini yayımladı. 1965’te “Cumhuriyet Devri Türk Şiiri” olarak da bilinen Şiir Tahlilleri”nin ikinci cildini, 1967’de çeşitli konulardaki denemelerinden oluşan “Nesillerin Ruhu”nu, 1969’da “Büyük Türkiye Rüyası”nı, 1979’da “Hikâye Tahlilleri”ni ve 1981’de “Tip Tahlilleri”ni yayınladı. 20’ye yakın öğrenciye doktora hocalığı yaptırdı. Abdullah Uçman’a göre fakültenin altın çağında en önde gelen hocalarındandı. İnci Enginün ve Zeynep Kerman gibi isimler onun asistanlarıydı. Kaplan bir yazısında Fransız filozof Alain’nden “mürşidim” şeklinde bahsetmektedir. (Kitabında da Alain’den alıntılar yaptığını görebiliyoruz.) Ondan K. Domaniç imzasıyla tercümeler yaparak yabancı dilini geliştirmiştir. Uçman’a göre Kaplan, yazarken düşünenlerdendir ve bu nedenle az sayıda eser vermiştir. Düşünsel makalelerinde kültür meselesi önemli bir yer tutmaktadır. 100’e yakın kitaplara girmemiş fikri yazıları bulunmaktadır. Bu yazıları ağırlıkla folkloriktir. Fikri hayatında Ziya Gökalp, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mümtaz Turhan ve Nurettin Topçu’dan etkilenmiştir. Uçman’a göre Yahya Kemal ve Tanpınar çizgisini devam ettiren bir isimdir. Metin tahlili metodunu ilk kullanan edebiyat kuramcısıdır. (Online1) Kitabın başlıca noktaları şunlar: Türkler, Türklük ve İslamiyet, Dil ve İslamiyet, Öz Türkçe, Tarih vs. Bu konular etrafında toplanıyor denemeleri. Dinin, tarihin, dilin kültür üzerinde ne kadar etkili olduğuna sık sık değiniyor. Kaplan’ın düşüncelerini şu şekilde anlatabiliriz: Osmanlı-Selçuklu devrinin, yani bin yıllık mazinin, asla reddilmemesi gerektiğini düşünüyor. Onun için bu bin yıllık mazi, dili, dini, inancı, hayat felsefesi ile Türklerin biricik devridir. Yahya Kemal’e de hayran biri Kaplan. Kitabında sıkça Yahya Kemal’i methetmiş, hatta “Kendi Gök Kubbemiz” şiirine de yer vermiştir. Ne diyordu Yahya Kemal: Kökü mazide olan atiyim. Kaplan da işte böyle. İrfanın farkında ancak geçmişi bağnaz bir şekilde savunmuyor, sadece kıymet verilmesini ve Türk kültürünün “itidalli ve ilmi bir şekilde” ilerlemesini savunuyor. Yazarın bu konuda hemen hemen her tespitine katılıyorum. Hızla küreselleşen ve farklılıkların da aynı hızla arttığı dünyada kültürel değerlerimizden koptuğumuzu, kendimize ve içine doğduğumuz topluma yabancılaştığımızı fark edemiyoruz, belki de fark etmek istemiyor, ayak uydurmak istiyoruz. Peki bu dilimize pelesenk olan kültür nedir? Kitaptan edindiğim bilgilerle ben tanımını şu şekilde yaparım: TDK’ nin yerine “ekin” kelimesini yakıştırdığı kültür, en genel tanımıyla tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Kültürün oluşmasında ve gelişmesinde birçok unsur etkilidir. Dil, din, tarih, gelenek ve görenekler, bulunulan coğrafya, kültürü meydana getiren ögelerden bazılarıdır. Kültür; millî, tarihî, özü değiştirilemez ve milletin ortak malı olarak nitelendirilir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bir sosyal mirastır, varlığını ve canlılığını ancak bu yolla sürdürebilir. Yaklaşık 210 sayfalık bu kitap; Mehmet Kaplan’ın çeşitli tarihlerde dil, kültür, sanat, musiki ve edebiyat içerikli denemelerinin bir kısmı ile hazırlanmış olup dil ve kültüre dair akıllardaki tüm soruları yanıtlamakla kalmayıp; edebiyattan, tarihe, sanattan musikiye, ordudan, dine kadar birçok konunun nasıl dönüp dolaşıp dil ve kültüre dayandığını gösteren tespitlerini içermekte. Mehmet Kaplan, eserini okur ile samimi bir sohbet havası içerisindeymiş gibi açık, anlaşılır ve yalın bir üslupla dile getirmiştir. Öyle ki yazdıkları paragraf soru kitaplarında bile kullanılmaktadır. “Kültür ve Dil” kitabını akademik anlamda ele aldığımızda kültürümüzü Türk dili üzerine ustaca yorumlayıp dilin sadece konuşmak için var olmadığını, gelişen, değişen zaman içerisinde dil ve kültür üzerindeki değişikliklerin kapsamlı bir şekilde günlük yaşantımızdan akademik yaşantımıza kadar işleyişini okumaktayız. Kültürümüzü bilmek bizim için büyük önem arz etmektedir. Yalnızca bir milletin içinde yer almakla kültür tam manasıyla bilinemez. Mehmet Kaplan’ ın kitabında söylediği gibi: “Bir millete mensup olmak onu bilmek demek değildir. Şairin dediği gibi: O mahiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler.” Dolayısıyla kültürü öğrenmek, öğretmek, geleceğe aktarmak için önemli araştırma ve çalışmaların yapılması gerektiği düşüncesine ben de katılıyorum. Buram buram Türk tarihi, milliyetçiliği kokan kitap, milletlerin kültürel değerlerini koruması gerektiğinin altını çizmekle beraber buna karşın günümüz değerlerinin de göz önünde bulundurulmasını ve her iki değerin harmanlanarak milletlerin kültürlerinden kopmadan çağın gerekliliklerine ayak uydurabileceklerini belirtmektedir. “Kültür’ ve ‘”Dil”in; ince elenip sık dokunarak ele alındığı, sorunlarının ve çözüm önerilerinin yer aldığı kitabı yalnızca edebiyat çerçevesi içinde değerlendirmenin yetersiz kalacağı kanısındayım. Zira bunların dışında tarih, güzel sanatlar, doğal güzellikler, İslamiyet ve sosyo-ekonomik konular da kültür ve dil kavramlarıyla ilişkileri bağlamında ele alınmış. Üniversitede edebiyat ve saydığım diğer bölümlerde eğitim gören öğrencilerin okuması için uygun bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ancak bizler gibi lise çağındaki öğrenciler için hem yazarın denemelerinin derlemesi olduğu için tekrara düştüğü yerlerin olduğunu hem de okumak için biraz daha erken bir vakitte bulunduğumuzu, okununca çok şey kattığını ancak bir süre sonra sıkmaya başlayan bir kitap olduğunu söylemek istiyorum. Kültürü oluşturan öğeleri ve önemini anlamak için kıymetli bir kitap ancak vakitlice okumak gerek. KAYNAKÇA Online1: tr.m.wikipedia.org/wiki/Mehmet_Kaplan
Kültür ve Dil
Kültür ve DilMehmet Kaplan · Dergah Yayınları · 20201,390 okunma
·
130 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.