Gönderi

422 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
#Okudum #KitapYorum #ZifiriyetFabrikası #HakanYücel #Roman #KaraMizah #İkinciAdamYayınları #421Sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere İkinci Adam Yayınları'ndan çıkmış olan Hakan Yücel'in yazmış olduğu "ZİFİRİYET FABRİKASI" isimli kara mizah içerikli romanla geldim. Diyebilirim ki şimdiye dek okumadığım belki de geç kaldığım bir tür olan kara mizahla ilk kez buluştum. Gerçi Kafka'da Dönüşümde yer yer rastladığımı söylemem mümkün. Şimdi kara mizah pek çoğumuzun bildiği komik esprilerin yapıldığı okuyucuyu güldüren bir tür olarak biliniyor olsa da, tam olarak öyle değil. Kara mizah: Komedi öğesi eklenerek romanlarda ve oyunlarda tabu sayılan konuların tartışılmasını sağlayan edebi bir araçtır. Cambridge sözlüğü Kara mizahı "ciddi konuların mizah eklenerek anlatılması" olarak tanımlar. Genellikle ciddi ve acı verici konuları dalga geçerek anlatmada kullanılır. Yazarlar kara mizahı ciddi olaylar ve düşünceleri incelemek için kullanır. Zifiriyet de yazar, bu anlamda hassas çizgiyi fazlasıyla yakalamış. Bu açıklamayı yapmakta yarar görüyorum. Bazen unutulan doğru bildiklerimizi düzelterek anımsamak gerekiyor. Okumaya başladığım andan itibaren merak duygumun hızla yükseldiğini hissettim. Kırklı yaşlarda bir aile babası İzmir'den bir şekilde taaa Aydın'a geliyor. Gerçi onun da haberi yok nasıl geldiği konusunda. Gözlerini açtığında kendisini çöp yığınları arasında, dövülmüş bir halde buluyor. Zor bela oradan ana yola çıkıyor. Tabi kurtulurken kurduğu cümleleri duysanız şaşta kal olursunuz. Adam bin beter durumda bu sarhoş kafayla bilim insanlarına taş çıkaracak kinayeli, komik, korkunç, acı dolu, sanki çok olağan, aman sende dalgası ve edasıyla neler neler diyor, aklınız durur. Hatta zekânız yetmez. Halihazırda son tahlilde kendiyle ilgili beyanlar matematikçi, tarihçi, psikolog, doktor, avukat, kahveci, kasap, taksici ağzıyla bir anlatıyor pir anlatıyor. İçinizden Allah aşkına şu ağlanacak halini elektirikçi edasıyla nasıl kısa devre şeklinde tesisatı yaktın, beynimi yedin, pes doğrusu diye diye satırlarda ampul patlatıyorsunuz. Tam aha da düzeldi dur dur akıllandı adam derken tavla zarı atıpta tek çıkarsa İstanbul'a, efendim çift zar atarsam doğuya diye ilerleyen beyin lobu kafeste, idrak lobu gecelerde bir halim selim, kaçık bir vatandaş. İsmi Selimle başlıyor, parçalı bulutlu coğrafi konuma doğru hisleri ve kimliği dahil değişiyor. Bir otobüs yolculuğu rüyası var evlere şenlik. Tabi paşamız İstanbul yolcusu bu arada. Laf aramızda çalan radyoda ki şarkılarla mesela, Yıldız Tilbenin "Dayan yüreğim dayan", İbrahim Tatlısesten "kavuşmuyor düğmeler" vs. şoför ve muavinlerin tacize kalkma planları olduğunu sezinleyip, provokasyon eylemlerini planladığı anda uykudan uyanıyor, yazık o sırada muavinin burnu uyandırma esnasında kırılıyor. Aman ağlaksavar gözlüğü satış durağında Japonlarla cebelleşmesi mi dersiniz, Ragıp denen bir adamla tanışıp tuzaklara düşmesi mi dersiniz, sıkı durun koltuklara yapışın böbreği çalınıp buzlu bir küvette karpuz gibi soğusun da keselim kıvamı mı dersiniz, İzmir de iki çocuklu eşinin terki diyar yolculuk macerasında dört gözle babalarını beklediğini mi dersiniz, hastane de polislerin Şaban misali akıldan firar ettirme manipülasyonları mı dersiniz, oooo neler neler, ne fişmancalar, sinirleriniz kısa devre yapsın, fabrika ayarlarına dönsün saçmalardan seçmeler diyarına sahipsiz Maldivlerde sörf yapayım, şöyle bi kendime geleyim derseniz Zifiriyet Fabrikası tam size göre, Hazır yaz gelmişken çıldırın derim Tabi relaxörleriniz aktive olacak yani iyi bişey.. Çatlak bardakları kırın, yenileri gelsin. Her bölümde konuların devamı gibi bir gaflet ve delalete düşsem de, aklımı az biraz komşu köye kiraya versem de, kurusun diye astığım yaz güneşi sarı yapraklı hislerimle dalga geçsem de, içimde bir ben bir de Selim kulu macereları var desem de, çene kaslarım gülmekten konumu el yordamıyla bulsam da, hayaller hawai hayatlar sanayi köşkünden selam göndersem de, sonunda da işte budur, aklım kudur desem de bu kitap okunur sevgili okur. Benden buharlı saçlarımdan çıkan, bir anlama, kani olma, eski çamlardan bardak yapma devlet destekli girişimim sonucunda herkese selam eder, kara mizahlı "ZİFİRİYET FABRİKASI" kıvamında günler dilerim. Baba alıntılar icabında Kimse hiçbir şeyi istemeden yapmıyor artık. İşledikleri günahlara bir kılıf uydurmak suretiyle meşru hale getirip kendini temize çıkarıyorlar sadece. Kendini temize çıkarmayı iyi biliyorsan, işlediğin günahların hiçbir önemi yok. Hiç günah işlemeyenden bile daha temiz görünen günahkârın masumiyet seremonisi görkemli olur. (say. 42) Sosyal medyada eteğinin boyu kısa bir fotoğraf paylaşan bir kadını iffetsizlik ve toplum ahlakını bozmakla suçlayanların, aynı zamanda kendi hesabından beğendikleri pornografi denizine sahip olanlar aynı kişiler. Porno sektöründe olup da boynuna üstünde Allah yazan kolye takıp ne kadar dindar biri olduğunu bütün topluma göstermeye çalışmanın beyhude çabası ve iki yüzlülük toplumun en ücra köşelerine kadar sirayet etmiş durumda. Bu ne perhiz bu ne bol tereyağlı İskender kebap? Üstelik hem gut hem de angut! (say. 52) Biri için belki değişir ve iyileşir umuduyla yapılan yatırım, ölü yatırımdır. Müslüman mahallesinde salyangoz ya da domuz eti satmaya çalışmaktan farksız bir durum. Ben de bu hatayı mahalle eşrafının baskılarına rağmen defalarca yaparak, dinden afaroz edilir gibi evliliğimden afaroz edildim. (say. 41)
Zifiriyet Fabrikası
Zifiriyet FabrikasıHakan Yücel · İkinci Adam Yayınları · 2020621 okunma
··
161 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.