Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

AVUSTRALYA TATARLARI
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23 milyona yaklaşmaktadır. Burası daha önceler Büyük Britanya İmparatorluğunun bir kolonisi olduğundan hala Commonwealth organizasyonu içindedir ve İngiliz kraliçesi ülkenin başkanı addedilir. Nüfusun o/o 25'ni İngilizler, o/o 25'ni Australyalılar, kalanları ise İrlandalı, İskoçyalı, İtalyan, Alman, Çinli, Yunan vb. başkalar teşkil eder. Esas yerli halk Oborijini'ler o/o 5'lik bir nüfusa sahiptir. 20 yıl süren ekonomik büyüme, düşük işsizlik, enflasyonsuz bir pazar ve çok düşük devlet borcu olan sağlam bir finans sistemine sahipti. Ancak 20 1 5'te büyüme azaldı, dünyadaki fiyat düşüşünden etkiledi. Yine de Çin'in ham madde ihtiyacı ekonomiyi ayakta tutuyor. Hizmet sektörü GSMH' nın o/o 70' ni ve iş hayatının o/o 75'ni karşılıyor250. Dolaysıyla Avustralya göçmenlerin tercih ettiği bir ülke konumunda bulunuyor Uzak diasporadaki Tatarların en son yerleştikleri yer burası olmuştur. İkinci Dünya savaşından sonra Australya'ya gelen bazı Tatarlar olmasına rağmen bunların sayısı fazla olmamıştır. Esas Tatar nüfusunu 1 970'lerden sonra göçenler teşkil etmiştir. Zaten dernek kurma faaliyetleri de bundan sonra başlamıştır. Bu şekliyle Türkiye'ye gelen üçüncü dalga Tatarlar gibi Avustralya'ya da ilk dalga gelmiştir diyebiliriz. [Aşağıdaki bilgiler A. Maski-Z.Maski, Journey to Freedom, (Adelaide: Prim Matters 20 1 2), 393 s. adlı eserden alınmıştır.] Tiniş, Mansur, Baygildin, Amur, Nadir, Gibadullin, Maski, Agi ve Tarpiş (Torpiş) adlı aileler 1 950'li yıllar ile 1 980'lerde başlıca Çin, Japonya ve Kore'den Sidney ve Melbörn gibi büyük Avustralya şehirlerine göç ederek yerleştiler. Bir müddet sonra buradan Türkiye'ye ve daha sonra bir kısmı tekrar Avustralya' ya hicret etti.Bu arada 1 939'dan sonra Adelaide yerleşen üç aile vardı. Ancak Adelaide gerçek ikinci göç 1 970'lerde gerçekleşti. İlk olarak Sadri ve Abid (Abidov) aileleri 1 976'da Çin' in Doğu Türkistan bölgesinden Adelaide'de ulaştılar. Bu iki aile 1 985 yılında Abasov; Çanişev, Allayari, Davut, Mahmudi ve Şalar adlı ailelerine Beyaz Rus kontenjanından Adelaide göçlerini gerçekleştirmede yardımcı oldular. 1 990'lar başında ise Rusya'nın Tataristan, Özbekistan ve Kazakistan gibi ülkelerinden Tacetdinov, Çamsedinov, Hayrullinov, Nadirşin, Sakmar, Garipov, Yavuşova ve Şaripova aileleri Güney Avustralya' ya kabul edildiler 25 1 . Yabancı bir ülkeye gelen herkes gibi çeşitli zorluklarla karşılaştılar. Bunların başında ülkenin dili olan İngilizce'yi bilmemeleri teşkil ediyordu. Dil bilemedikleri ve mesleklerinin bu ülkede geçerliliği olmadığından en ağır işleri kabul etmek zorunda kaldılar. İngilizce kurslarına giderek biraz dil öğrendikten sonra dertlerin anlatmaya ve daha iyi işler bulmaya başladılar. Tabii ki çocuklar ve gençler bu ailelerin en şanslılarıydılar, çünkü onlar çok daha kolay ve çok daha hızlı İngiliz dilini benimsediler. Bilhassa Doğu Türkistan'dan gelen Tatarların mal-mülkleri Çin makamlarınca müsadere edildiğinden en fazla sıkıntıyı belki de onlar çekti. Özbekler nisbeten daha iyi durumdaydılar. Zaten başta bu iki etnik gurubu bir biri ile nispeten kaynaşmıştı. Kendisini maddi olarak biraz toparlayan aileler taksitle ev almaya başladılar. Çocukları artık yüksek tahsil yapma şansını yakalamıştı252. Doğu Türkistan'dan Avustralya'ya göçenlerin kaderi hayli acı olmuştur. Hala baskıcı ÇHC rejiminden kurtulamayanlar mevcuttur. Bunlardan hepsinin hikayesini anlatmak mümkün olmayacağından başta bir aileyi seçtim. Bunun iki nedeni vardı. İlki bu aile Avustralya' ya göçen ilk Tatar ailesi olmuştu. İkinci neden ise bu ailenin fertlerinden biri ile bir müddet birlikte çalıştığımdan, hakkında yukarda belirtilen eserde yazılanlardan daha fazla bilgiye sahip olmamdan kaynaklanıyor. Sait Sadri (Sadretdinov) ailesi: Avustralya' ya göç eden ailenin reisi 1 7 Ağustos 1 9 1 7 Gulca (Yining) doğumlu Salih Sait'in oğlu Sait'tir. Salih Çin' in Doğu Türkistan bölgesine 1 905 yılında göç etmişti. Çünkü o dönemlerde Rus askerine alınanların ekserisi 25 yıl hizmet etmek zorunda kalıyorlardı. Bazı askerlik çağına gelenler işaret parmaklarını yaralayarak veya keserek askerlikten kurtulmanın yolarım arıyorlardı. Gulca'ya yerleşen Salih burada ailesi Batı Sibirya'daki Tümen şehrinden buraya göçen bir Tatar kızı Keşife ile evlendi. Sait, Mesut, Mahmud adlı üç oğulları ve Şafika ve Elfiye adlı iki kızları dünyaya geldi. Salih'in hali vakti yerinde bir tüccardı. Oğlu Sait henüz seyahat imkanları olduğundan komşu Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde Taşkent'te bulunan Sredney Asiatski Gosudarstveniy Universitet (Orta Asya Devlet Üniversitesi) 'te değişik bir soyadla (Sait Yuseyev) yüksek tahsile başladı. Bu sırada Taşkent'teki Çin Büyükelçiliğinde tercümanlık da yapıyordu. 1 937'de tahsilini tamalayarak Gulca'ya döndü ve 1 939'da Leyla Gabitova ile evlendi. Bu evlilikten İlham, Raif, Rüstem, Rami! adlı dört oğlan ile Naile adlı bir kız çocuğu dünyaya geldim. Bu arada Japonya Kore, Mançurya (Harbin, Haylar, Mukden) ve Çin'in Peking ve Şanghay gibi şehirlerini işgal etmişti. Ülkede ise milliyetçi Çan Kay Şek yönetiminde Çinliler ile Mao Tse Dung'un liderliğindeki Komünistler Japonlara karşı mücadelede kısa bir ittifaktan sonra birbirleri ile de silahlı mücadeleye giriştiler. Doğu Türkistan'da ise Uygurlar ve Kazaklar ayaklanmış hatta 1 2 Kasım 1 933'te Kaşgar'da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulmuştu. Hoca Hacı Niyaz Cumhurbaşkanı ilan edilmiştir. Ancak kısa ömürlü oldu 6 Şubat 1 934'te dağıldı. 1 944 yılında ise Gulca'da Kazakların Çinlilere karşı yine ayaklanması gerçekleşti. Ayaklanmaya destekleyen SSCB, Gulca'da 1 944 yılı Ekim ayında Şarki (Doğu) Türkistan Cumhuriyeti'nin kurulmasına yardımcı oldu. Ancak bu hızlı gelişmelerden korkan SSCB desteğini çekti. Uygurlar Üç vilayet isyanı dediği bu kalkışma, Komingtang askeri güçlerinin hücumuna uğradı. Cumhuriyet çeşidi çalkantılarla devam ettiyse de, bu hükumet de ortadan kalktı. Cumhuriyetin yöneticilerini Çinliler ile anlaşmaya zorlamışlardır. 1 949'da ise Mao bütüm Çin'de hakimiyeti ele geçirdi ve Çin Halk Cumhuriyetini ilan etti. Çan Kay Şek taraftarları ile Tayvan'a kaçtı. İsyana katılan Uygur ve Kazaklar Tienşan (Tannrı) dağlarınını kayıplar vererek, bin bir zorlukla Hindistan' a ulaştılar. Bu gurup daha sonra Türkiye'ye sığındı. İşte bizim Sadri'ler de bütün dalgalı dönemleri yaşadılar. Sadri ailesi Mao iktidarı ile yaşam şartlarının kötüye gitmesi ve devamlı tehdit altında kaldıkları için ülkeden gitmeyi planlıyorlardı. Ancak ülkeden çıkmak için her hangi bir ülkeye vize almaları gerekiyordu. Ahpaplarından duydukları üzere Şanghay'daki Birleşik Kırallık (United Kingdom-İngiltere) BüyükElçiliğinden vize alabileceklerdi. Bunun üzerine karı koca ve birkaç ahpap Şanghay'a gidip lüks bir otele yerleştiler. Komünist Çin gizli servisi onların bu teşebbüslerinden haberdar olarak hepsini tutukladı. 1 958'de Doğu Türkistan' a geri yollandılar. Sait Sadri Batıya kaçmaya teşebbüs suçundan hüküm giyerek yedi yıl çalışma kampına mahkum edildi. Onunla birlikte kardeşi Mahmud, kayınçosu Şerif Hasanov, Tevfik Çanışef, Agzam Hoca ve Rifat Şalarhocayev adlı Özbekler de Şanghay'da tutuklanmışlar ve aynı cezaya çarptırılmışlardı. Tek Şerif Hasanov SSCB'ye ve oradan Türkiye'ye gitmek istediğini beyan edince serbest bırakılmıştı. O tercihini bir cehennemden diğerine yapmış oldu Çünkü Sovyetler Birliği hiçbir şekilde onun Türkiye'ye göç etmesine izin vermeyecekti254• Leyla kocası mahkum edilince bir yıl sonra l 959'da Gulca'dan ayrılmasına "Beyaz Rus İnsani Programı" çerçevesinde izin verilen Ruslar gibi kendilerine de aynı izinin verilmesini talep etmek üzere bu sefer Bejing (Peking)' e gitti. Burada Britanya Yüksek Komiserliğinden vize almaya çalıştı. Ancak bu sefer de Çinli makamlar onu tekrar tutuklayarak geri Urumçiye yolladılar. Muhtemelen kocası çalışma kampında olduğundan onu çalışma kampına yollamadılar, ancak bir hastanede bir çeşit mahkum olarak görev yaptırdılar. Bu arada anasız-babasız kalan beş çocuğu ise Leyla'nı ağabeyi Azrail Gabitov (Abid) Gulca'da yanına aldı ve 1 96 1 'de anneleri serbest bırakılan kadar baktı. Baba Sait ise ancak 1 964 yılında yedi yıldan sonra çalışma kampından azat edildi. 1 966 yılında Çin'de Mao'nun göz yumduğu ve karısının elebaşılığını yaptığı Kültür Devrimi ülkede bir kaos yaratmıştı. Komünist militanlar eski olan herşeyi yok etmeye başlamışlardı. Tarihi eserler tahrip ediliyor, okul ve üniversiteler saldırılıyor hocaları sokaklarda sürükleniyordu. Hatta Komünist Parti üyeleri bile bu anarşiden nimetlerin almışlardı. Eğitimli olmak nerdeyse suç sayılıyordu. İşta bu ortamda Sait Sadretdin kendi ve karısının başına gelen felaket, çocukların maduriyetini de göz önünde tutarak tekrar bir felakete uğramamak için şehirden uzaklaşmanın en akıllı yol olduğunu düşündü. Kitapta Açea (Achea) denilen, ancak Çin'de bulamadığım (böyle adlı bir dağ Yunanistan'da var), dağlık bir bölgeye taşınma kararı aldılar. Kulca (Gulca veya Yining) Kazakistan'a yakın bir bölgede olduğu için dağlık bir alana sahiptir. Burada ailece arıcılıkla geçimlerini sağlamaya ve insanlardan uzak yaşamlarını sürdürmeye başladılar255• Rüstem Sadri' nin bana anlatıklarından hatırladığım kadarıyla arıcılık yaparken dış dünya ile olan irtibatlarını yabancı radyoları, bilhassa Tatarca yayın yapan Azatlık Radyosunu dinleyerek sağladıklarını anlatırdı. Avustralya ufukta: Rüstem bu olayı şöyle anlatıyor: " 1 976 yılının Ağustosunda dört çeker bir jeep Achea Dağındaki arı çiftliğimize geldi. Dışişlerine mensup dört kişi araçtan inde ve bizim yıllardan beri beklediğimiz mutlu haberi, Avustralya' ya vize verildiği haberini, illetti. Gulca'ya dönerek Avustralya'ya Hong Kong üzerinden gitmek üzere hazırlık yapmamız gerekiyordu. Böylece 1 1 Şubat 1 976'da Doğu Türkistan (Şincang-Uygur Özerk Bölgesi)'da Avustralya'ya gelmesine izin verilen ilk Tatar ailesi biz olduk".256 Rüstem Sadri 1 977'de Adeleid Göçmenler Bürosunda çevirmen olarak çalışmaya başlar. Daha önce Adeleid Üniversitesi Lisans programına girmiştir. Üniversite yıllarında üye olduğu Liberal Kulüp aracılığı ile Senatör Baden Teague ile tanışır. Onun sayesinde Dışişleri Bakanı Andrew Peacock'a Çin'de Tatarlara yapılan mezalimle ilgili bir dilekçe verir. Bakan 1 976'da Doğu Türkistan'da Urumçi kentine de ziyaret yapmıştır. Onun uğraşları aslında 19 yıl esir tutulan Sovyet diplomatlarına yarar. Çinliler onları serbest bırakır. Babası Sagit Sadri ve annesi Leyla Tatar konuları ile çok ilgilidirler. Onun Hayerle Dus hem Gomer Yulı adlı şiir derlemesi 2003'te Kazan'da basılır. Babasının Tatar başı nine kürmi adlı hatırları da basılır. Rüstem kendi bir ara Münih'te Azatlık (Özgürlük) radyosunda çalışır. Daha sonra Arapların daveti ile Cidde'de İslam Bankasında çalışır. Ancak oraya fazla dayanamaz. Neticede ticarete başlar. 1 996'da artık South Australian Meat Cooperation (SAM 00 R) 'u kurarak canlı hayvan kesimi yapan bir fabrika meydana getirir. Bu mezbahada 300'ün üzerinde insan çalışmıştır. Kazan ile de ilişkileri olduğundan onu 1 995-2000 yılları arasında Plenipotentiary Representative for Tatarstan in Australia (Tataristan'ın Avustralyadaki vekaletli temsilcisi) görevini üstlenir257• Moskova'dan bir Tatar hanımı ile evlenmiş olup, üç çocuk sahibidir. 20 1 6 yılında Rüstem Sadri Liberal Demokrat Parti'den milletvekili adayı olmuştu. Ancak lisanssız uçak kullanmak, 500.000 Avustralya doları rüşvet vermek gibi suçlamalara maruz kaldı258.Malum Rüstem bir Müslüman aday ve üstelik Tatar idi. Anlaşılan bazılarının bu hoşuna gitmedi ve böyle bir komplo hazırladılar demek istiyorum. Kızkardeşi Naile Taşkent (Sadri) Tatar Etnik Okulunda yıllarca hocalık yapmıştır. 29 Eylül 20 1 1 'de Tataristan Cumhurbaşkanı Minnihanov Adelaide' ı ziyaret ettiğinde Sadri ailesinin üyeleri Sait, Leyla, Rüstem ve Naile'ye takdir belgeleri vermiştir. Rüstem' in annesi Leyla 20 1 2 yılında, ardından ise eşi Sagit Hayri 95 yaşında vefat etmiştir. Journey to Freedom kitabında mülteci/göçmenlerin başlarından geçen ilginç, ilginç olduğu kadar da trajik hikayelere bolca rastlıyoruz. Biz ancak birkaç tanesine değinmekle yetineceğiz. Böyle ilginç bir yaşam öyküsüne Rustem Tarpesh (Rüstem Tarpiş veya Türkiye'deki imla ile Torpiş) ve ailesi sahip. Ailenin kökeni Rusya'daki Penza eyaletinde dayanıyor. Burada gene11likle Mişerler yaşıyor. Hatta direkt buradan olanların kendilerine biz "Pinzek"iz dediklerin duydum. Beni büyüten üvey annem Aynicemal Devlet (Alukay-İlyas) bunlardan biri idi. Zahidullah Tarpiş buradan Haylar kasabasına göçmüş ve sonra daha büyük olan genellikler Ruslar ve Çinlilerin çoğunlukta olduğu Harbin şehrinde karısı Fatima ile evlenmiş. Bu evlilikten dört oğlan ve bir kız dünyaya gelmiş. Aile bir müddet sonra Kore'ye Seul şehrine göçmüşler. Kore aslında Tatarların ekserisinin pek tercih ettiği bir ülke olmuyor ve o dönemlerde Japonya' nın işgali altında bulunuyordu. O dönemde Seul'de ancak 1 5 aile bulunuyordu. Buna rağmen çocukların eğitimi ile Raziye Devlet Kildi meşgul oluyor. Öz babam İbrahim'den boşandıktan sonra Raziye Hanım iki kızı Saniye ve Şefiga ile ailesinin yanına Seul' e gidiyor. Daha önce de öğretmenlik sanatını icra ettiğinden, burada da o işi mecannen yürütüyor. Çocuklardan Rüstem Tarpiş Kore lisesini tamamlıyor. 8 Mayıs 1 945'te Japon İmparatoru Hirohito topyekün yenilgiyi kabul ederek, ülkenin teslim olduğunu ilan ediyor. Böylece Kore'deki Japon hakimiyet dönemi sona eriyor. Ancak Kuzeyde SSCB'nin etkisi ile Komünist bir direniş oluşuyor. 1 950'de ise Güney ve Kuzey Kore arasında savaş patlak veriyor. Yani buralarda yaşam daha da zorlaşınca, buradaki Tatarlar bir şekilde ülkeyi terk etmeye başlıyorlar. Raziye Devlet Kildi çocukları ile birlikte ABD'deki amcalarının daveti ile oraya gidiyorlar. Tarpiş'lerin bir oğulları Türkiye'ye göçmüş bulunuyor, onun daveti ile de kalan Tarpiş'ler İstanbul'a göç ediyorlar. Yani baba Tarpiş üçüncü bir ülkeye göçmek ve yeni bir ülkeye adapte olmak zorunda kalıyor. Mutlaka bilhassa yetişkinler için yeni çevreye, yaşama, dile alışmak hiç de kolay değil. Başta Hong Kong' a gidiyorlar. Oradan bir gemi ile Süveyş kanalını geçerek Mısır'ın Port Sait limanına ulaşıyorlar. Bir müddet sonra oradan İzmir limanına vasıl oluyorlar. İzmir'den sonra nihayet İstanbul' a varıyorlar. Yolculuklar da hayli meşaketli oluyor. Baba Tarpiş Kore'den getirdiği varlıklarla İstanbul'da bir dükkan açıyor. Baba Tarpiş 1 960, anne Tarpiş ise 1 963'te vefat ediyorlar. Rüstem radar geliştirme sistemlerinde çalışıyor. İşi dolaysıyla Ankara'ya gidiyor. Bir iş gezisi dolaysıyla Samsun'da iken Mücella Hanım ile tanışıyor ve 1 963 yılında evleniyorlar. 27 Mayıs 1 960 askeri darbesinden sonra onaya çıkan huzursuzluk yatışmaya başlıyor. Fakat 1 970'li yıllarda ortalık tekrar karışmaya başlıyor. 1 969'da sokak gösteri ve kavgaları, daha sonra işçi olayları derken Genelkurmay Başkanlığı 1 2 Mart 1 97 l 'de muhtura (ültimatom) vererek siyasete müdahale etti. Bütün bu gelişmeler tabii ki savaş şartlarından gelen Tatarları ziyadesiyle rahatsız ediyordu. İmkanı olanlar yavaş yavaş Türkiye'yi de terk etmeye başladılar. İşte Rüstem Tarpiş Avustralya'dan göçmen vizesi almayı başardı ve 1 975 yılında eşi ile Sydney' e göç ettiler. Onu kardeşleri Fuat ve ailesi, Lebib ve kızkardeşleri Rukiye takip ettiler. Ferit Maski Ailesi: Ziya Maski' nin ve dolaysıyla ailesinin de hayat hikayesi hayli ilginçtir. Dedesi Fettah İşbak ve karısı Zühre Hanım Penza'da doğmuşlar ve Çin'e hicret etmişler. Oğulları Ferit İşbak burada Harbin'de 1 922 yılında doğar. Daha sonra bir oğul Ahat ve Şafika adlı bir kız dünyaya gelir. Ancak Fettah İş bak vefat eder ve Zühre üç çocuğu ile dul kalır. Buna rağmen Japonya'da yaşayan Yusuf Maski bu kadınla evlenir, çocuklarına üvey babalık yapar ve kendi soyadını vererek büyüklük gösterir2•0• Japonya yerleşen Ferit ordaki cemiyet tarafından imam ihtiyacını karşılamak üzere tahsil için dört gençle birlikte 9 Temmuz 1 936'da Mısır'daki El-Ezher Mederesesine yollandı. Fakat dünyadaki kriz nedeniyle bu öğrencilere zamanında ve yeterince para yollanamadı. 1 938 yılında Ferit Maski ile iki öğrenci Japonya'ya geri döndüler. Ferit zeki biri olarak Tatarca ve Türkçe'nin yanında Japonca ve İngilizceye de sahip bir becerikli genç olarak yetişir. Nagoya'daki Tatar okulunda tanıştığı Seyide Hamidulla ile evlenir. İşte bu evlilikten Kamil ve Ziya Maski adlı iki oğulları dünyaya gelir. Seyide'nin babası Timirbay Japonya'da milli konularda çok faal bir zattı. 1 937'de Nagoya'da bir cami açılmasına önayak olur. Ayrıca tanınmış yazar Ayaz İshaki ile derin bir dostluk oluşturur. 1 959 yılında birçok Tatar ailesi gibi Maski ailesi de Türkiye' ye göç ederler. Baba Ferit dil bilgisi sayesinde JUSMAT adlı Amerikan teşkilatında tercüman olarak çalışır. Ferit Maski 1 970'li yıllarda Türkiye'deki sağ-sol çatışması ve askeri müdahaleden fazlasıyla etkilenir ve ailesini başka bir ülkeye götürmeyi planlar. Bu konuda da başarılı olur ve 1 972 yılında bütün aile Avustralya'da Sydney şehrine yerleşirler. Ferit Maski burada da bildiği İngilizce ve Japonca ile iş bulur. Karısını da yanına alır. Çocuklar Avustralya'ya intibak ederler. Kardeşlerden Ziya Maski cemiyet hayatında faal bir bireye dönüşür ve büyük katkılar sağlar. Kısacası Uzak Doğuya göç eden o dönemdeki Tatarların bir kısmının hayatları bu şekilde yön almıştır. Ömürleri üç değişik ülkede geçmiştir. Yaşadıkları her ülkeden ise bir takım acı-tadı hatıralar biriktirmişlerdir. Tatarların Avustralya'daki konumları Okyanusya kıtasına dahil Avusturalya Avrupa ve Amerika kıtalarında en uzak köşesinde bulunmaktadır. New York Adelaide uçak mesafesi 1 0.627 mil/ 1 7. 1 02 km.; İstanbul Adelaide arası 8.689 km/ 1 3.983 km.'dir. Belli başlı şehirleri Melbourn, Camberra, Sydney, Perth ve Adelaide'dir. Ülke 7 bölgeye ayrılmış olup, nüfusu 2 1 ,5 milyondur. Bir zamanlar Büyük Britanya'nın kolonisi olan bu dev ada hala kraliçeyi en yüksek otorite olarak kabul eder ve bayraklarında Union Jack (Britanya bayrağı) bulunur. Nüfusun % 25 İngiliz (7.238.000) , % 25 yerli Avustralyalı (7.094.000), % 6,4'ü İskoç (4.792.000) 'tur. Kalanlar İrlandalı, İtalyan ve diğer halklardır. Avustralya'da 447 bin kişi Çin, 40.660 kişi Türkiye ve 24. 700 kişi Rusya doğumludur. Tatarlar işte bu son üç kategoriye dahildirler. İngilizce'nin dışında Mandarin, İtalyanca, Arapça, Kantonca, Yunanca konuşulur. Halkın % 75'i evde İngilizce kullanır. 53.957 kişinin Türkçe konuştuğu tespit edilmiştir. Şahıs başına düşen GSMH 2008 verilerine göre 40 bin doların üstünde idi.26 1 Ülkede Hıristiyanlık yaygın olmakla birlikte halkın % 22'si herhangi bir inanca sahip olmadıklarını beyan etmişler. İnançları tespit edilemeyenlerin oranı ise %)'un biraz üstünde ve Müslümanlar o/o 2,2 oranına sahipler. Tatarların yoğun yerleştiği Adelaide şehri 1 836'da kurulmuş ve kiliseler şehri diye biliniyor. Buna rağmen 20 1 1 'de halkın % 28 her hangi bir dine inanmadıklarını bildirmişler. Şehide bir merkezi cami bulunuyor. Bir de Tatarların açtığı mescit mevcut. Australiantatar'ın 'un verdiği bilgilerden ise özet olarak aşağıdakileri aktarıyoruz: Lailya (Leyla) Sadri "Tatar Association of South Australia" (Güney Avustralya Tatar Derneği) ilk fahri (onur) başkanı seçilmiştir. Kocası Sagit (Sait) ile birlikte uzun yıllar Tatar toplumuna hizmet ettiler. İlklerden olmak üzere l 980'de küçük bir gençler gurubu Adelaide Üniversitesinde Tatar dansları gösterisi yapmışlardı. 1 984 yılında Azrail Abid Etnik Okullar Derneğinin yardımları ile Tatar Etnik Okulunu açtı. Burada Tatar dili ve İslam dini kuralları öğretilmeye başlandı. Okula Tatar, Uygur ve diğer etmik guruplardan öğrenciler katıldı. Leyla Sadri 1 886 yılında Avrupalıların Avustralya'ya yerleşmelerinin 1 50 yılı dolaysıyla düzenlenen etkinliklere katılmayı teşvik etti. Neticede eski profesyonel sanatkarların katkısı ile gösteriler yapıldı, Tatar yemekleri tanıtıldı. Dernek aynı zamanda Avustralya'ya yeni göçenlere gücü kadar destek verdi. Ev ve iş bulmalarında yardımcı oldu. Doğu Türkistan'dan göçen Tatar, Uygur ve Özbek ailelerin giriş vizelerini almalarında yardımcı oldu. Tatarlar ve diğer göçmenler şimdi Avustralya' nın Adelaide, Sydney ve Melbourne kentelerinde yaşıyorlar ve kendi ufak dernekleri mevcut. Çoğunluk artık bu ülkeye intibat etti, İngilizce öğrendiler. Başta dil bilmezlik çok büyük sıkıntılar yaratmıştı. Ekserisinin kendi evi ve işi var. Çok başarılı olarak Güney Avustralya'nın en büyük et kombinesi SAMCOR'u kuran Rüstem Sadri gösterilmektedir. Bu et kabinesinde 600 kişi çalışmaktadır. Gençlerin ekserisi yüksek tahsil yaptılar ve dolaysıyla beyaz yakalı olarak çalışıyorlar. Aysha Maski&Ziya Maski'lerin yayımladıkları Journey to Freedom adlı esere göre ise, Tatar gençleri 1 990 yılında Güney Avustralya Gençlik Derneğini kurdular. Başkan olarak MusharrafValiyff (MüşerrefValiyef) ve sekreter/muhasebeci olarak Ziya Maski seçilirler. Dernek bir evde yetişkin ve çocuklara İngilizce ve ayrıca çocuklara din dersleri kursları düzenler. Beş yıllık bir faaliyetten sonra ise 17 Kasım 1 995 'te dernek adını Tatar Cultural, Social and Youth Association of Australia (Avustralya Tatar Kültürel, Sosyal ve Gençlik Derneği) olarak değiştirir. Başkan Ziya Maski, yardımcısı M. Valiyff ve sekreter Kafıya Chanisheff (Kefıye Çanişef) olurlar. İki yıl geçmeden 1 4 Ekim l 997'de dernek tekrar adını Tatar-Bashkurt Association of Australia, ine. (Avustralya Tatar-Başkurt Derneği) adını alır. Bu dernek böylece SSCB veya Rusya Federasyonundaki siyaset olarak başlayan ikiliği Avustralya topraklarına da taşımış oldular. "İki Tatarın olduğu yerde üç dernek çıkar" söylemi galiba doğru. Her iki derneğin faaliyetlerine baktığımızda Avustralya'da yaşayan Tatarların, hadi diyelim bir mikltar da Başurtların sayısı o kadar az ki, resmi makamlardan destek almadan pek fazla etkinlik yapamadıklarını görüyoruz. Neticede iki rakip dernek bazen işbirliği yapmak zorunda da kalıyorlar. Kesin olmayan verilere göre Avustralya'da 70 kadarTatar ailesi mevcut. Ortalama dört kişi olduklarını varsayarsak 300 kişiyi aştıkları pek söylenemez. Buna rağmen eğitime önem vermeleri, diğer kültürel etkinliklerde bulunmaları ve dini eğitim ve ibadet geleneğini sürdürmeleri şayanı takdirdir. Bir Avustralyalı yetkili olan Güney Avustralya Yasama Meclisi üyesi J.S.L. Dawkins, 1 2 Ağustos 1 998'de yaptığı konuşmasının bir yerinde şu tespiti paylaşmıştır: "Tatar-BaşkurtlarAvustralya'da şimdiye kadar gördüğümüz en küçük mülteci gurubunu teşkil ediyorlar. Takriben 70 aile (Avustralya'nın değişik) devletlerinde ve en fazla olarak da Adelaide bulunuyorlar. Onların birçok ailesi için Avustralya'ya göç onların ilk tecrübesi olmamıştır. Anavatanlarından Almanya, Türkiye, Doğu Türkistan Letonya, Litvanya, Rusya, Özbekistan ve Kazakistan gibi ülkeler dağılmışlar büyük sıkıntı ve zorluklara maruz kalmışlardır. Avustralya' ya ilk göçmen 1 949 yılında gelmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra Almanya'da kamplarda kalmışlardır. Bugün Tatar-Başkurt cemiyetleri ABD, Finlandiya, Türkiye ve Avustralya'da bulunmaktadır.263" Yapılan konuşmadan yetkilinin Tatar-Başkurt Derneğinin etkisi altında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu dernek birbirine düşman edilmiş iki Türki topluluğun Avustralya makamlarınca da tescil edildiğini göstermektedir. Dawkins TatarBaşkurtların Rusya'ya yayıldığı gibi bir açıklama yaparak hataya düşmüştür. Çünkü bugün Rusya adı verilen topraklar Tatarların asırlardan beri yaşadığı anavatanlarıdır. Tatarların tarihi vatanlarına yayılan (işgal eden) aslında Ruslardır. Derneğin Başkan Yardımcısı görevini Shawn Valiff 1 997-2004 yılları arasında başarı ile yönetmiştir. O ayrıca Avustralya azınlıklarla ilgi resmi komitelerinde derneği temsil etmiştir. Ziya Maski 2004 yılında sağlık sorunları nedeniyle dernek başkanlığından çekilmiş ve yerine Shohrat [Şöhret] (Alex) Valiff seçilmiştir. Her iki Valiff'lerin Hıristiyan adı taşıması, Avustralya toplumuna uyum göstermeleri ile açıklanabilir. Çünkü son yıllarda ABD, Avrupa'da ve dolaysıyla Avustralya'da da artan İslam düşmanlığı bu ülkelerde yaşayanların yerel adları almaya mecbur etmeye başlamıştır. Aslında RF'de yaşayan Tatarlar da Sovyet döneminde enternasyonal olacağız diyerek çocuklarına Hıristiyan adları verdiklerinden Tataristan'da bu nevi adlar yadırganılmayacaktır. Ancak Sovyetlerle hiçbir alakası olmayan uzak diasporadakiler için dikkat çekici bir durumdur. Fakat şunu da söylemek gerek, ABD'de de o ülkedeki İslam fobisi dolaysıyla adlarını değişenlere rastlıyoruz. Avustralya Tatarlarının sosyal faaliyetleri 1 995 yılında Tataristan Yüksek Şurası (Millet Meclisi) Başkanı Ferit Muhametdşin Avustralya'nın Adelaide şehrine gelen ilk resmi Tatar temsilcisi oldu. Burada başına Rüstem Sadri' nin getirildiği Tataristan Cumhuriyetinin Avustralya'daki ilk resmi temsilciliği açılmış oldu. Meclis başkanını Güney Avustralya Tatar Derneği ile Avustralya'daki Tatar-Başkurt Derneği birlikte karşıladılar. Bir avuç Tatarın iki derneğinin olması muhtemelen resmi temsilciyi şaşırtmıştır16'. 1 997 yılında ise Rusya Federasyonun Avustralya Canberra'da Büyük Elçisi olan Reşit L. Hamidullin ve eşi Tatar-Başkurt Derneği tarafından Adelaide'te karşılandılar. Bu dernek Güney Avustralya Tatar Derneğine haber vermeyerek, gazetceilerin yaptığı gibi haber atlatmış oldu. Kimin başı büyüdü, kime ne fayda sağladı? Büyük Elçi oradaki Tatarlara ne fayda getirdi?16' Avustralya Tatarlarının ilk Sabantuy toplantısı 1 997 yılında gerçekleşti. 2 1 Aralık 1 997'de Stockade Botanical Park' ta gerçekleşen Sabantuy' a Tataristan' ın başkenti Kazan Belediyesi Başkan Yardımcısı Ferit İşmakov da katıldı. Böylece Tataristan kendinden hayli uzaktaki Avustralya'da bir avuç Tatar ile ilgilenmiş oluyordu. Bu etkinliğe Avustralya resmi makamları da ilgi göstermişti. Başbakanı temsilen milletvekili Trish Draper ve Göçmenlik ve Çok Kültürel İlişkiler Bakanı adına başka bir millevekili Philip Ruddock katıldılar. Böylece Avustralya sayıları az olsa da bu azınlığı unutmadıklarını göstermiş oldu. Sabantuy'a Sydney'den de birkaç kişi katıldı. Açılış konuşmasını ise Tatar-Başkurt Derneği Başkanı Ziya Maski yaptı. Bu vesile ile Ayşe Maski' nin Sabantuy adlı eseri de dağıtıldı. Sabantuy' a yalnız Tatarlar değil Adelaide'te yaşayan Tatar, Uygur, Özbek ve Türkler de katıldılar2"'. 1 Ağustos 1 998'de Güney Avustralya Göçmen Müzesinde aşağıdaki plaket yerleştirildi. This plague is dedicaced to ehe memory of Tatars&Bashkurcs who lost their lives in the kong struggle for a free nationhood, and for those who were forced country as a direct result policies of Russian impreialism and communism. God bless their souls. Tatar-Bashkurt Assocation of Australia ine. 1 998 (Bu plaket özgür bir vatan için uzun mücadelede hayatlarını kaybeden ve Rusya'nın emperyalist politikalı ile Komünizm dolaysıyla ülkelerinden sürülen Tatar-Başkurtları, hatırlamak için ithaf edilmiştir. Tanrı ruhlarını kutsasın.
701 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.