Charlie Mackesy
Toplum seyrinde karşılaştığımız insanları izlerken, vitrinden ne kadar mutlu, ne kadar sakin, ne kadar kendilerinden emin gibi görürüz onları… Oysa suyun üzerinde durmaya çalışan bir kuğudan farkı yoktur pek çoğunun: ayakları çırpınır ha çırpınır su üstündeki sakinliklerini temin etmek için.
Kendimizi topluma kabul ettirmek adına ne kadar çok tavizler verdiğimiz akla gelince, ilginç duygulara kapılıyor insan. Sevilmek, beğenilmek, onaylanmak ve daha neler neler…
Oysa, Charlie Mackesy bu minik ama gönlü zengin öyküde bizi bambaşka bir şekilde karşılıyor bizleri. Hepsi kendi halinde olan öyküdeki bu dört arkadaş sevmek sevilmek üzerine, umut etmek üzerine hayli güzel diyaloglar sunuyor bizlere. Hersi birbirini olduğu gibi seviyor, değiştirmeye çalışmadan, ayıplamadan.
Önsözde “Aslında herkes el yordamı ile ilerliyor.” diye not etmiş yazar. Toplum resmini çekme adına ne kadar hoş bir cümle. Bu durumdan kurtulma adına hepimiz birer mum yakmaya ne dersiniz?
Kitapta yer alan cümlelerden bir tutam bırakacağım, belki bir tanesi de sizin yolunuza ışık olur.
Sevgiler.. Kitapla kalın…
* “büyüdüğünde ne olmak istiyorsun..”
“iyi kalpli..” dedi çocuk.
* “ sence en büyük zaman kaybı nedir?”
“ kendimi başkalarıyla karşılaştırmak.” dedi köstebek.
* “ çok tuhaf değil mi? sadece dışımızı görebiliyoruz, oysa hemen her şey içimizde oluyor.”
* “ iyilik görmek için bekliyoruz çoğu zaman… oysa kendine iyi davranmaya hemen başlayabilirsin..”
* “ genellikle en zor kendini affediyorsun..”
* “ en güçlü olduğun zaman ne zamandı?” diye sordu çocuk.
“ zayıflığımı göstermeye cesaret ettiğim zaman,” dedi at.