benim bir kitabı sevebilmem için gereken ilk şey karakterleri de sevmiş olmam. eğer karakterleri sevmiyorsam kitabı da sevip övmem çok zor. bu kitapta da karakterlerin hiçbirine ısınamadım ve sevmediğimi de üzülerek söylüyorum. serinin ilk kitabını okuduktan sonra devam etmeyi kesinlikle düşünmüyordum ama her kitap birbirinden bağımsız ve farklı olaylar ile karakterleri anlattığından ve bu kitabın çok sevildiğini de gördüğümden bir şans vermek istedim ama beklediğimi bulamadım. karakterlere üzüldüğüm bazı yerler olsada özellikle erkek karakterin benim için bittiği o yeri koymak istiyorum.
"Ya bana sadık olursun ya da sevdiğin herkesin karınlarını deştiğimi izlersin. Sonra seni bir kısrak gibi zincirlerim ve sen boş bakmaya başlayana kadar tüm çapulcuların canı ne zaman isterse, siklerini içine sokmalarına izin veririm. Seni yalnızca onların vahşi zevkleri için hayatta tutarım. Ölmek için yalvarmana rağmen devam ederim. Anlıyor musun?"
üzgünüm ama bu karakterin nesi sevildi anlayamıyorum. bu sahneyi okuduğum andan beri tüm kitap boyunca bunlar aklımdan çıkmadı. biz haberlerde neler gördük, nelere şahit olduk ve yaşadık. ben artık böyle karakterler ne okumak ne görmek istiyorum ve kafa dağıtmak için elime aldığım kitaplarda lütfen artık böyle şeyler yazılmasın.
ilk kitabın aksine burada güçlü kadın gördük ama bana kalırsa aptal da bir karakterdi bu yüzden onu da sevmedim. biz gerçekleri biliyoruz ama sen? en kötüsünü düşünüyorken ve bu gerçekten ağırken daha hiçbir gerçeği öğrenmeden hemen tristan'la yatması. gerçekten deli etti beni, o düşünceye inanmışken bunu nasıl yapabiliyorsun? ve tüm kitap boyunca tristan'ın 'o benim, benimsin, kimin olduğunu söyle' gibi gibi şeyleri sürekli söylemesi ben de kriz geçirtecekti. yazar bir yerden sonra olayları karıştırmayı seviyor o kısımları okurken sevdim sadece onun dışında da yazarın dili akıcı ama benlik bir kitap değildi, daha çok sinir olarak okudum. tavsiye etmem.