Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

YA ZİLLET YA ZAFER: KUDÜS
KUDÜS... Allah (Azze ve Celle)’ın bizzat kitabı Kur'an-ı Kerim’de "Mukaddes "ve "Mübarek" dediği şehir... Nebiler diyarı, Müslümanların ilk kıblegahı, İsra ve Miraç durağı... İçerisinde Müslümanların üçüncü haremi olan Mescid-i Aksa’yı barındıran şehir... Büyüklerin semalarda inşa edilip yeryüzüne indirilen şehir olarak tarif ettiği, arzın en güzel süslerinden biri olan şehir... Üç semavi din içinde kutsal olan şehir... Bugün ise Müslümanların kanayan en derin yarası... PEKİ, NEYDİ KUDÜS’Ü BU KADAR GÜZEL VE ÖZEL YAPAN ŞEY? Rabbimizin ilahi kelamında "Mukaddes" ve "Mübarek" olarak damgalaması mıydı Kudüs’ü böylesine güzel yapan? Yoksa insanların ve cinlerin hükümdarı Hz. Süleyman (As.)’ın, demire yön ve şekil veren Hz. Davud (As.)' un, Allah’ın Halili, dostu Hz. İbrahim (As.)’in, Ruhullah olan Hz. İsa’nın, güzeller güzeli Hz. Yusuf’un, Hz. Yakup’un, Hz. Musa ve Hz. Harun’un, Hz. Nuh ve Hz. Zekeriya gibi peygamberlerin (Aleyhisssalatü vesselam) hayatlarının bir döneminde bu güzel şehirde Allah’ın kullarını tevhide çağırması, Kudüs’ün cadde ve sokaklarında yürümesi, gülmesi, o güzel kokularını bırakması mıydı Kudüs’ü bu kadar güzel ve özel yapan? Hatem’ül Enbiya olan Allah’ın Habibi Peygamber Efendimiz Muhammet Mustafa (sav)’nın İsra durağı olması mı? O kutlu Nebi Miraç’a yükselirken başını Rasulullah’ın ayağının altına koyması mı? Yahut cümle peygambere orada imamlık yapması mıydı onu böyle güzel ve özel yapan? Hz. Ömer (r.a)`in kapısından yürüyerek girmesi mi? Selahaddin Eyyubi’nin onu Haçlı işgalinden kurtarana kadar bir tebessüm bile etmemesi miydi? Yavuzların, Kanunilerin, Abdülhamitlerin ona hizmet etmesi miydi onu böylesine güzel yapan? Kalbinde Mescid-i Aksa’yı barındırması mıydı yoksa? Kubbetü’s Sahra mıydı onu böyle güzel kılan ya da Nureddin ZENGİ minberi miydi? Elbette saydığımız bu sebeplerin her biri Kudüs’ün güzel ve özel olması için yeterli sebeplerdir ve Kudüs bizim burada sayamayacağımız ve zikretmeyeceğimiz onlarca sebepten ve barındırdığı hikâyelerden ötürü hep güzeldi ve güzel olmaya devam edecek. FARKINDA MIYIZ? Çok sevdiğimiz, canımız, ciğerimiz, kutsalımız Kudüs ve Mescid-i Aksa işgal altında. Mübarek Aksamız Siyonist İsrail askerleri tarafından her türlü fiziki ve psikolojik saldırıların gerçekleştirildiği bir yer. Hem de 1967’den beri tam 56 senedir... Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın işgal altında olması bir Müslüman için çok büyük bir felaket ama daha büyük bir felaket var ki o da bugünkü Müslümanların bunu dert edinmemesi hatta farkında bile olmamasıdır. Bunun en büyük nedeni ise biz Müslümanların ve Müslüman liderlerin Vehn hastalığına tutulması yani dünyayı çok sevmeye ve ölümü istememeye başlamasıdır. Rasulullah (sav) asırlar öncesinden bugünleri görüp şöyle buyurmuştur: “Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler.” Sahabe efendilerimizden biri; “O gün biz sayıca az mı olacağız?” diye sordu. Bunu üzerine Rasulullah (sav) : “Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak ve sizin gönlünüze de vehn koyacak.” buyurdu. Yine bir sahabe efendimiz dehşetle: ‘’Vehn nedir ya Rasulallah?’’ diye sorunca: “Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir.” buyurdu. 1 Bugün ümmet olarak hastalıkların en kötüsüne yakalanmış, birlik ve beraberliğimiz darmadağın olmuş bir durumdayız. Ve ne yazık ki başımızda onu görünce şeytana bile yönünü değiştirtecek bir Hz. Ömer (r.a) yok. Müslümanlara cihadı hatırlatacak bir Nureddin ZENGİ (rh.a) yok. Kudüs’ü zalimlerden kurtaracak bir Selahaddin (rh.a) yok. Şarka nizam ve intizam getirecek bir Yavuz (rh.a), düşmanlarının kalplerine korku salacak bir Kanuni (rh.a) ve Siyonistlere asla geçit vermeyen Abdülhamidimiz (rh.a) yok. KORKUYORUM! Siyonistlerin bir gün Mescid-i Aksamızı yıkmasından, yerle bir etmesinden korkuyorum. Bir sabah uyandığımızda son dakika haberlerinde Mescid Aksa'nın yıkıldığı haberini görmekten çok korkuyorum. "Yok ya o kadarına da cesaret edemezler deme. " Bir zamanlar Filistin’de Siyonist bir devlet kurmak da onlar için çok ama çok zor, Müslümanlar içinse imkânsız görünüyordu. İlk ve en büyük amaçlarına 1948 yılında İsrail devletini Filistin’de kurarak ulaşmamışlar mıydı? Daha sonra Müslümanlar için felaket derecesinde olan ikinci amaçlarına 1967’de Kudüs’ü işgal ederek ulaşmadılar mı? Geriye üçüncü ve son büyük amaçları olan Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Tapınağını inşa etmeleri kaldı. Mescid-i Aksa’nın altında yapmış oldukları kazıları arkeolojik bir kazıdan ibaret mi sandık? Allah muhafaza o gün geldiğinde, şu dünya gözlerimiz ile Mescid-i Aksa’nın yıkıldığını gördüğümüzde bu utanmaz başımızı nereye sokacağız? O gün Müslümanlar birbirlerinin yüzüne nasıl bakacak? Kim bilir belki de Mehmet Akif ERSOY şu satırları bizim için yazmıştır: ~ Ey bu toprakta birer nâş-ı perişan bırakıp Yükselen, mevkib-i ervâh! Sakın arza bakıp Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var! Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza! Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza! Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün! Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!2 ~ SON BIR FIRSAT... Bugün bunca karamsarlığa rağmen belki de elimizde son bir fırsatımız, son bir şansımız vardır. Bizler günümüz Müslümanları olarak Fahr-i kainat efendimiz (sav) ile birlikte Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te omuz omuza müşriklere karşı savaşacak kadar talihli değildik. Mekke'nin fethinde de bulunamadık. 637 yılında Hz. Ömer (ra) efendimiz Kudüs'ü ilk defe fethederken de orada bulunamadık. 711 yılında Tarık bin Ziyad (rh.a) ilk defa askerleriyle Avrupa kıtasına ayak bastığında, 1071’de Sultan Muhammet Alparslan (rh.a) Malazgirt’te Bizans’a karşı büyük bir zafer kazandığında da yoktuk. 1187’de Selahaddin Eyyubi (rh.a) Kudüs’ü haçlı işgalinden kurtarırken, 1453’te Sultan Mehmed (rh.a) İstanbul surlarına İslam sancağını diktiğinde bizler o övülmüş ordunun için de yine olamadık. Bunlar gibi nice zaferlerin içinde bizler yoktuk. Bize düşen sadece mağlubiyet ve zillet mi? Melekleri bile kıskandıracak bir zaferin içinde olmamız için son bir şansımız kaldı. Rasulullah efendimiz şöyle buyuruyor: "Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!' diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”3 İşte ahir zamanda Yahudilerle yapılacak bu savaşın içinde olup Filistin’i, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı Yahudilerden temizleyecek bu zaferin içinde olabiliriz. Belki de savaş bizim zamanımızda cereyan etmeyecektir. Ama bizler Kudüs ve Mescid-i Aksa bilinçli ve şuurlu nesiller yetiştirerek bedenen olmasa bile zihnen o savaşta ve zaferde yer alacağız. Ya Mescid-i Aksa’nın gözümüz önünde Yahudilerce yıkılmasını seyredip çok büyük bir zillet içinde olacağız ya da Rasulullah (sav)’ın haber verdiği o zaferin içinde yer alıp melekleri bile kendimize hayran bırakacağız. Adem SÜRÜL 28.06.2023 Trabzon 1 Ebû Davud, Melahim, 51 2 Gitme Ey Yolcu, Mehmet Akif ERSOY 3 Müslim, Fiten, 82 *Bu yazı Hucurat Hareketi’nin Aksa Halkaları projesi kapsamında yazılmıştır.
··
1 artı 1'leme
·
501 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.