Bu kitaba ve içindeki her cümleye , sözcüğe , noktaya , virgüle hayranım . Birçok önemli ve değerli yazardan birçok klasik okumuş birisi olarak söyleyebilirim ki bu kitap kadar beni sarsan , bu kitap kadar kalbime hitap eden ve bu kitap kadar sevdiğim az eser vardır . Bunun sebebi yazar mıdır bilmem . Elbette Dostoyevski’nin , Victor Hugo ‘ nun , Balzac ‘ ın , Gogol ‘ ün ve şu an sayamayacağım bir sürü değerli yazarın kitapları da insanı etkiler hem de derinden ama ben her kişinin belli başlı kitaplara daha fazla bağlandığını düşünüyorum bunun sebebi pek çok şey olabilir . Bence ben ve bu kitap arasındaki münasebet de bundan kaynaklanmaktadır .
İşte daha önce kısaltılmış halini iki kere okuduğum ve tam metnini okumanın şimdiye kısmet olduğu bu kitap bende o hem açıklanabilir hem de açıklanamaz yere sahip . 1552 sayfa boyunca beni kendine o kadar bağladı ki kitabı bitirdikten bir gün sonra dahi karakterlerini , alıntılarını düşünüyorum .
Ama sanırım kitabı bu kadar övmek yeterlidir biraz konusundan bahsetmek istiyorum . Edmond Dantes 19 yaşında parlak bir mesleğe , güzel bir nişanlıya , iyi kalpli bir babaya Kısacası güzel bir hayata sahip mutlu bir gençtir . Ve kendi düğün yemeğinde tutuklanıp ardından da kendisini girişin olup çıkışın olmadığı If Şatosu ‘ nda bulana kadar oldukça şanslı birisi olduğunu düşünmektedir . Ama dediğim gibi bu düşüncesi ihanete uğrayıp iftira atılınca bir de üstüne haksızlığa uğrayıncaya dek sürer ancak . Sonrasında kendini ömrünün çürüyeceği parmaklıklar ardında bulur . Ya da öyle sanmaktadır . Çünkü zindandayken tanıştığı komşusu sayesinde ( nasıl kaçtığını söylemek istemiyorum çünkü kitabı okumadıysanız ve okuyacaksanız o kısım sizin için güzel bir sürpriz olacak ) If Şatosu ‘ ndan da bahtsız talihinden de kurtulur on dört yıl sonra . Geriye ona bunları yaşatan kişilerden intikam almak ya da daha doğrusu düşmanlarına uğramayan adaleti yerine getirmek kalmıştır . Bu da Edmond Dantes için zor olsa da Monte Cristo Kontu için hiç zor değildir .
Bir intikam meleği gibi Paris sosyetesine süzülen Monte Cristo Kontu için imkansız diye bir şey kalmamıştır . Zaten asıl olaylar da bu dediklerimden sonra başlar .
Biz Edmond Dantes ‘ i kitap boyunca pek çok surette görürüz : Denizci Sinbad , Lord Wilmore , Rahip Busoni , Monte Cristo Kontu . Ama aslında o hep Edmond ‘ dır . Kaptan olarak denizlere açılmak isteyen Edmond , nişanlısıyla gelecek hayalleri kuran Edmond , babasını seven dürüst Edmond . . . Sadece yaşadığı adaletsizlikler , ihanetler , nefretler onu Monte Cristo Kontu yapmıştır .
Her ne kadar adaletin resmî kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi gerekse de kitap boyunca Monte Cristo Kontu ‘ na hak vermediğim tek bir an bile olmadı . Dedim ya çok bağlandım kitaba .
Kitap için başka ne diyebileceğimi bilmiyorum çünkü ne desem az olacak benim için . Size iyi okumalar dilerim .
————————————————————————————————
“ Yüreğimin sevgili evlatları , yaşayın ve mutlu olun ve Tanrı ‘ nın geleceği insanın gözlerinin önüne sermeye tenezzül ettiği güne kadar tüm insani bilgeliğin şu iki sözcükle ifade edileceğini asla unutmayın : beklemek ve umut etmek ! “