KARLI KAYIN ORMANINDA
Karlı kayın ormanında
Yürüyorum geceleyin.
Efkârlıyım, efkârlıyım,
Elini ver, nerde elin?
Ay ışığı renginde kar,
Gece çizmelerim ağır,
içimde çalman ıslık
Beni nereye çağırır?
Memleket mi, yıldızlar mı,
Gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
Bir pencere, san, sıcak.
Ben ordan geçerken biri:
“Amca dese, gir içeri.”
Girip yerden selamlasam
Hane içindekileri.
Eski takvim hesabiyle
Bu sabah başladı bahar.
Geri geldi Memed’ime
Yolladığım oyuncaklar.
Kurulmamış zembereği
Küskün duruyor kamyonet,
Yüzdüremedi leğende
Beyaz kotrasını Memet.
Kar tertemiz, kar kabarık,
Yürüyorum yumuşacık.
Dün gece on bir buçukta
Ölmüş Berat, tanışırdık.
Bende boz bir halısı var
Bir de kitabı, imzalı.
Elden ele geçer kitap
Daha yüzyıl yaşar hadi.
Yedi tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü
Ne ölümden korkmak ayıp
Ne de düşünmek ölümü.
En acayip gücümüzdür,
Kahramanlıktır yaşamak:
Öleceğimizi bilip
Öleceğimizi mutlak.
Memleket mi daha uzak,
Gençliğim mi, yıldızlar mı?
Bayramoğlu, Bayramoğlu
Ölümden öte köy var mı?
Geceleyin, karlı kayın
Ormanında yürüyorum.
Karanlıkta etrafımı
Gündüz gibi görüyorum.
Şimdi şurdan saptım mıydı
Şose, tirenyolu, ova,
Yirmi beş kilometreden
Pırıl pırıldır Moskova...
Sayfa 162 - Sosyal Yayınları