Gönderi

439 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
"Modern Bildungsroman"ın İzinden: İçimdeki Yangın
Karşımızda 440 sayfalık gayet hacimli bir ilk roman mevcut. Günümüz okurunun "hızlı kitap okuma isteği" ve "kısa kitap sevgisi" bilinmesine rağmen yazar
Mehmet Bahçeci
Mehmet Bahçeci
'nin hem de ilk kitaptan böylesine hacimli bir eserle giriş yapması takdire şayan. Öncelikle bildungsroman tanımıyla incelemeye giriş yapayım. Alman edebiyatından çıkma bir kavram olan bildungsroman, dilimize oluşum ya da gelişim romanı olarak çevrilebilir. Böyle romanlarda karakter evinden ya da bulunduğu ortamdan ayrılarak bir yolculuğa çıkar ve dönüşüm yaşar. Fakat sonunda toplumla uzlaşma gerçekleşir. Modern bildungsoman diye tabir edebileceğimiz 20. ve 21. yüzyıl romanlarındaysa bu dönüşüm yaşanır ama romanın finalinde toplumla uzlaşma olmaz. Kısacası dönüşüm tersine gerçekleşir.
İçimdeki Yangın
İçimdeki Yangın
her ne kadar ana karakterin aşkı üzerinden kurgulanmış bir metin olsa da karakterin yaşadığı değişim ve başına gelen olaylar bana modern bir bildungsroman havası verdi. Ayrıca modern bir
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)
yorumunun/parodisinin de olduğunu ana karakter ve başına gelen olaylar neticesinde gözlemledim. Roman tamamen kahramanın gözünden anlatılmış ki özellikle ilk roman için oldukça cesur bir tercih. Yazar bunun altından gayet başarılı bir şekilde kalkmış. Anlatımda herhangi bir aksamayı 440 sayfa boyunca yaşamadım. Akışkan ve ardı ardına gelen olaylarla gayet sürükleyici bir yapıt. Karakterimiz yetimhanede büyümüş, sonrasında aldığı özel bursla Sanat Tarihi bölümüne girip fakülteyi tamamlamış, öğrenciyken sağ bir partinin genel başkanının kızına aşık olmuş, bir süre işsizlik yaşadıktan sonra bölümüyle kel alaka bir işe girmiş, üniversite bitimiyle kızla bağlantısı kopmuş ama tekrar kavuşabilmiş, kendi hataları nedeniyle sevdiğini tekrar kaybetmiş ve kitaba ismini de veren "içimdeki yangın" sürecine girmiş. Tüm bu anlattıklarım kitabın 110 sayfalık ilk bölümünden. Kalan 330 sayfada nelerin yaşandığını artık siz zihninizde tahayyül edin. Karakterin başından çok sayıda olayın gerçekleştiği, yazarın da geniş bir hayal gücüne sahip olduğu enteresan bir roman İçimdeki Yangın. Sırf bu engin hayal gücü için bile okunmaya değer. Karakterimiz saf ve iyi biri. Modern bir Don Quijote desem sanırım abartmış olmam. Başına gelen enteresan hadiseler bir Don Quijote parodisi havasını roman boyunca bana verdi. Anlatımında güzel bir mizah var. Yetimhanede büyümesini, talihsiz çocukluğundan bahsederken bile o kırık tebessümü okurken yüzünüze kondurmayı biliyor. Bu güzel dil karakterle yeterli bağı kurmamızı da sağlıyor. Yaşadığı tutkulu aşk, başına gelecek olan çeşitli olayların bir bakıma bahanesi konumunda. Her ne kadar kitabın ismi İçimdeki Yangın olsa da öyle hadiseler yaşıyor ki kimi zaman üzüldüğünüz, kimi zaman güldüğünüz, kimi zaman da gerilip macera tutkusuna kapıldığınız bir serüveni yaşıyorsunuz. Örneğin karakter kendi hatalarından dolayı sevdiğinden kopmasından sonra çareyi doğada tek başına yaşamakta buluyor. Sonrasında amatör bir tiyatro platformu olduğunu anladığımız bir köyde başına çok garip olaylar geliyor.
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)
romanını okuyan arkadaşlarımız için özellikle bu köy ve oyun sahnesi belli noktalarda tanıdık gelecektir. Buradaki şakacı ve oyuncu muhtarla eşini Don Quijote'de yer alan dük ve düşes karakterlerine benzerliği sezilebilir. Tabii ki burada yazarın yaptığı bir parodi ve metinlerarasılık bulunmaktadır. Romanın finaline kadar muhtar karakteri ve onun yaşadığı köyde olduğu gibi çok sayıda gerçekliğin dışına çıkılmadan yaşanılan ilginç olaylar ana karakterimizin başına geliyor. Bu garip hadiseler ve tesadüfler kimi zaman "pişmiş tavuğun dahi başına gelmeyecek" enteresanlıkta halleri bize gösteriyor. Olaylar vasıtasıyla metne girip çıkan yan karakterlerin hemen hepsinin farklı bir yanı mevcut. Parti başkanın kızı, Oyuncu muhtar, purocu patron, purocu patronun aksi annesi, fizyoterapist Madonna, karakterin "köylü güzeli" diye adlandırdığı evdeki uşağın kızı gibi birbirinden değişik yan karakterleri roman boyunca gözlemliyoruz. Bütün bu karakterler ve olaylar kitabı yüksek tempoda götürüyor. Metnin temposunun neredeyse hiç düşmediğini, son sayfalara kadar soluk soluğa gelindiğini rahatlıkla ifade edebilirim. Mizahın, gerilimin, polisiyenin, yer yer dramın roman boyunca iyi harmanlandığını söyleyebilirim. 440 sayfa süren bir kurgunun temposunun aynı yoğunlukta devam edebilmesi aslında yazarın engin hayal gücünün ürünü. Başlangıçta tutkulu ve aslında bildiğimiz bir aşk hikayesiymiş gibi başlayan romanın sonrasında çok başka bir metne evirilişi yazarın kurgu kuvvetinden kaynaklı. Sırf bu kurgu gücü dahi romanı belirli bir seviyenin üzerinde tutuyor. Anlatımın da yeterli düzeyde olması ve akışkanlığı, bu metni dikkate değer kılıyor. Özellikle aşk kısmını atladıktan sonra ben metni gayet keyifle okudum. Başlangıcına göre oldukça farklı bir serüvenle karşılaştım. Bundan dolayı yazarı tebrik ederim. Bundan sonrası yazacaklarım iki yazarın karşılıklı hasbihali olarak düşünebilirsiniz. Kısacası okumasanız da pek bir şey kaybetmezsiniz. *** Tamamen gerçeklik düzleminde giden bir ben anlatıcı yerine güvenilmez/tekinsiz anlatıcı tercih edilse kurmacanın gerçeklik düzeyine çok daha fazla inanabilirdik. Çünkü roman boyunca yaşanılan garip olaylar, normalde pek de denk gelinemeyecek ilginç karakterlerin varlığı kurmacanın gerçeklik düzlemini sürekli sorgulatıyor. Yazarın engin hayal gücü uçmaya meyilli, bir yazar olarak da bunu çok sevdiğimi söylemeliyim. Ama bütün olayları gerçeklik düzleminde bırakarak bu uçuşu yazar kendi kendine sınırlamış. Roman büyülü gerçekçiliğin sınırlarına da girebilirdi veya dediğim gibi güvenilmez anlatıcı kullanılarak tıpkı
Teneke Trampet
Teneke Trampet
'in cüce Oskar'ı gibi gerçeklikle gerçekdışılık arasında gidip gelebilirdik. Böyle bir anlatıcı tercih edilse bu roman günümüz edebiyatı içinde çok daha başka bir yerde olabilirdi. Karakter neden yetimhanede yetişti, bir kitap sevdalısı olmasına rağmen neden edebiyat yerine sanat tarihi gibi bir bölüm okudu, neden yüksek puan alıp özel burs kazandı, bir genel başkanın kızıyla nasıl böyle büyük ve zamanla erozyona uğramayan tutkulu bir aşk yaşadı, nispeten normal bir karakterken niye aşkından Mecnun gibi bir hayatı seçti gibi sorular roman süresince zihnimde dolanıp durdu. Kitap boyunca süregelen hayatın olağan akışında pek de denk gelinemeyecek karakterlerin varlığıyla da bu gerçeklik düzlemini sorgulayışım metnin sonuna kadar sürdü. Yani aslında bolca övdüğüm yazarın hayal gücünün, karakteri tamamen gerçekliğin ve nispeten normal bir karakterin içine hapsettiğinden dolayı eksik kaldığı, bu nedenle de kurmacanın gerçekliğinin bozulduğunu bana düşündürttü. *** Yukarıda belirttiğim bence bazı eksik yanlarına rağmen
Mehmet Bahçeci
Mehmet Bahçeci
'nin
İçimdeki Yangın
İçimdeki Yangın
romanı başarılı bir ilk roman. Yazarın kaleminin daim olmasını ve mümkünse büyülü gerçekçilik türünde eserler de vermesini bir okuru olarak gönülden diliyorum.
İçimdeki Yangın
İçimdeki YangınMehmet Bahçeci · Sapiens Yayınları · 202320 okunma
··
594 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.