Gönderi

Evlilik mi Evcilik mi..?
"Dünyanın en mutlu insanı kimdir diye sorsalar, eş seçimini doğru yapanlar derdim.." 💭 Doğan Cüceloğlu Ahde Vefa.. Evlilikten ziyade hayatımızın her alanında dikkat etmemiz hassasiyet göstermemiz ve gözetmemiz gereken erdemlerden biride vefadır diye düşünüyorum, zira günlük hayatın akışı içinde verdiğimiz sözlerden, nikahta eşlerimize verdiğimiz söze ki bu manevi boyutuyla bir misak, hukuki boyutu ile bir akit, ahlaki boyutuyla ise bir ahittir. Her söz sorumluluktur ve verdiğimiz her söze karşı ahde vefamız, aslında Allah'a verdiğimiz söze sadık kaldığımızın bir göstergesi değil midir..? Bu yönüyle evlilik de mülkiyet değil aidiyet üzerine inşa edilmeli, insan daha varlık sahnesinde vücut bulmadan önce, hayatının en büyük ahdini en büyük sözünü vermekle nasıl bir sorumluluk üstlendiğinin bilinciyle hareket etmeli hayatın her alanında ahde vefayı gözetmeli.. Zira insanın aslının temiz, neslinin asil olduğunu gösteren en açık delillerden, en güçlü kanıtlardan biridir vefa.. konuya çok sevdiğim bir dizeyle başlayayım; virandır bağların gülleri viran ölür mü dünyada dengini bulan..? bu dünyada sevdiğini saran kavuşan gündüzü arife gecesi bayram.. Evlilik bir nevi iletişim etkileşim ve denge sanatıdır; "bazıları tarafından evlilik özgürlüğün bitimi olarak algılanabilir..." "oysa gerçek sevgi diğerini kısıtlamaz, aksine özgürleştirir..." Evlilik aşkı bitirir mi gibi yaygın bir yanılgı olsa da bu aşktan ve evlilikten ne anladığımıza algımıza ve yaşam tarzımıza göre değişir.. Kadın ve erkeğin tanımları uyumun ahengin ve dengenin varlığının ispatı içindir. Kadın ve erkek farklı yaratılmıştır ve farklılıklar birçok zıtlığı da beraberinde getirir, fakat tüm bu zıtlıklara rağmen kadın ve erkek birbirini anlamalı ve tamamlamalıdır. insanın partneri ile bir olabilmesi biz olabilmesi ve bütünleşmesi için öncelikle kendi içinde birliğini ve bütünlüğünü sağlaması gerekir. Uyum ve denge içinde bir birliktelik öncelikle içte başlar dışarıda idealini bulur ve sadakat kendiliğinden gelir. İki veya ayrı olanı tek ve bir yapmak, ikilikten birliğe ulaşmak, ancak aşk ile mümkündür.. Ve; Sevgiyi tüm farklılıkların uyumunda birleştirip, büyütmekten daha güzel ne olabilir? Evlilik özgür ve bilinçli bir tercih olmadığında ailenin veya çevrenin dayatmasıyla çoğu zaman bir felakete davetiye niteliğinde oluyor diye düşünüyorum çünkü temeli olmayan bir şeyin üzerine bir şeyler inşa etmeye temelsiz bir binanın terasında boş hayallerle yanlışa yanlış eklemeye fakat mutluluk ve huzur beklemeye benzetiyorum. Böyle bir evlilik sadece aşkı değil hayatı da bitirir kısaca her şeyi bitirebilir. Toplum nazarında adı evlilik olan, yine toplum tarafından kutsanan, fakat ne bireyi nede bireye ait değerleri önemsemeyen, toplumun ve toplamın normları dışında hiçbir şeyi dikkate almayan bir düzenin dayatması nihayetinde totalin bireyi şartladığı şeyin adı evcilik bile olmamalı.. Evlilik yada evcilik içini neyle doldurduğumuz önemli değil mi? Günümüzde adına evlilik diyerek kutsadığımız şey ya hiç başlamamış oluyor yada başlamadan bitiyor dağılıyor ve çoğumuz bunu fark ettiğinde çok geç oluyor. Yazının başından da anlaşılacağı gibi denklik önemli fakat özgür ve bilinçli bir tercih olması da önemli tüm bunlar mutluluğu huzurlu bir yuvayı garantiler mi elbette hayır? Benim bu yazıda eleştirel yaklaştığım vurguladığım noktalar farklılık arz edebilir bunu da okuyucunun kanaatine bırakıyorum ayrıca evlilik müessesini bir kaç paragrafla özetlemek benim harcım değil, gelelim mevzumuza.. Aşk mükafat evlilik de bedel barındırıyor, ödül ve bedel arasında uçurum varsa ve sürekli bedel ödeniyorsa evlilik de kaçınılmaz olarak bitiyor.. Boşanmaya kadar varan iç kopuşlar hiçbir zaman durduk yerde ve kısa zamanda oluşmuyor. Boşanmayla yıkılan her evlilik daha öncesinden mutlaka duygusal yönden yıkılmış oluyor. Boşanmayla biten her evliliğin tarihçesinde sürekli derin yalnızlıklar vardır. Bir de yalnızlığın ayrılmaz yoldaşı.. Biten ilişkilere velev ki evlilik de olsa nokta koymayı bilmeli ve hiç bir bitişte kendini de bitirmemeli.. Her başlangıç, bir bitişle başlar.. Nihayet kaçınılmaz olan sonda biten bir ilişkide yada evlilikte karşınızdaki kişiyi yeniden tanırsınız, karakterine ve ilişkiye dair çok şey öğretir giderken.. Bu sahnede kadının terbiyesini ve erkeğin sevgisini yada tam tersini kısaca her ikisininde kalitesini görebilirsiniz.. Aslında bu yönleri ilişkide gözden kaçırdıklarımızdır. Kişinin ayrılma zamanı, şekli, hızı, sözcükleri, gelgitleri, şiddeti ya da naifliği karakterine ve ilişkiye dair çok şey öğretir giderken, zira karakterler karanlıkta açığa çıkar ve sahte dünyamızda çok fazla ışık var.. Birbirimizi aldatıyorsak, duygularımızı saklıyorsak, kontrol etmeye ve değiştirmeye çalışıyorsak, incitiyor ve sevgisiz bırakıyorsak ve yetmezmiş gibi çocukla bir şeylerin düzeleceği masalına inanıp birde çocuğun ruhunu zehirliyorsak tüm bu iki yüzlülüğü kutsayıp adına evlilik diyorsak “Her ilişkide evlilikte böyle şeyler olur” başlığı altında inkar, çaresizlik, değersizlik ile bir evlilik sürer ve bir ömür geçer mi..? Evlilik sadece bir amaç olmadığı gibi araç da değildir, hazzın, saygının, bağlılığın, hayranlığın ve gerçek aşkın her zaman var olduğu uzun soluklu bir yolculuktur.. Bu yolculuk beraberlikle başlar birliktelik ile devam eder nihayetinde bir-lik ile zirveye ulaşır.. Evlilik; bir başkasından mutluluk umanların değil, bir başkasını da mutlu edebilecek kadar mutlu olanların birlikteliğidir.. Gelelim evlilik ve aşka.. Aşk; nedensizliği, koşulsuzluğu ve izahsızlığıyla var kılar kendini.. Aşk; aşmaktır, beni aşmak ben'in hudutlarını, kalıplarını, sınırlarını ve sınırlamalarını aşmak ve; Aşık olabilecek özgürlüğe ve olgunluğa erişerek bir öte ben'e ulaşmak. Onunla oradaki mesafeyi eritmek, ta ki! 'O' ve ben diye bir ayrım olmadığını anlayınca ya kadar, ben'in dışına uzanan yolculuktur.. Sevgi insanı yaratılana Aşk ise, Allah’a götürür. Sevgi, olanı olduğu gibi kabul eder sadece sever. Aşkın yolu meşakkatlidir çünkü bedeller ve ödüller barındırır.. Evliliğe aşk zaviyesinden bakacak olursak; Evlilik, iki bireyin sağlıklı birlikteliğidir, bir olmak için bireylikten vazgeçmesi değildir, birey kalarak bir olmaktır. Bir olmadan birey olma hırsı bencilliğe, bir olmak için bireylikten vazgeçmek ise, aşk bitince pişmanlığa sebep olur. Zira benliğin hükmünde olanın sevgi diye tanımladığı sevgiden anladığı şey benliğinin hoşuna gideni hoş ilan etmektir. Hoşuna gitmeyeni kolayca yerden yere vurabilen benlik, aslında ne sevmeyi bilir ne de değer vermeyi öğrenir.. Evlilikte aşk varsa eğer, bir olmuştur iki ayrı beden. Kalben ve ruhen birleşirler ve 'sen ben oldun ben de sen oldum' teması ortaya çıkar ve kapı vurulup kim o diye sorarsa, asla ben'im demez, hep sen'im der. Aşk ki ayrıcalıktır gereksinim değil bir erdemdir şifa vericidir tüm çelişkileri aynı potada eritebilir, ıstıraplarımızı yatıştırdığı, bizi uyuşturduğu için değil, derunumuzu çelişkiler içinde diri tuttuğu içindir. Aşk bir nevi sarmaşık gibidir, kök salar ruha ünsiyet olur saçakları.. İki nefsin bir nefes olması, iki insanın bir ruh olması. Birbirinde fani olmak, benlikten (ene'den) sıyrılmak demektir bunu da ancak aşk başarabilir lakin herkesin harcı değildir.. Söz konusu evlilik olduğunda ilk akla gelen sevgidir saygıdır olmazsa olmazımızdır lakin evliliğin en temel dinamiklerinin başında aşk ve şefkat vardır. Memnuniyet seviyemizi aslında algılarımız ve bakış açılarımız belirler fakat algılar yanlış olunca anlayışlarda farklılaşıyor, netice itibari ile sadece aşkı değil neyi bilmediğini de bilmeyen lakin her şeyi bildiği gibi zanneden kişilikler bilinçaltı kalıplarını tekrarlamaya devam ederken yanlışa yanlış eklediğini fark etmeden hayal kırıklığına giden yolun taşlarını bir bir kendi elleriyle döşerken; Bilinçli olmayan ne varsa kader olarak deneyimlenir, sonrasında ya öğrenir ya da bir suçlu arar durur, kendi kendine söylenir herkesten her şeyden şikayetçidir. Suçlu kendi dışında herkes ve her şey olur “kader” olur “şanssızlık” olur olur da olur.. Kendi kendine yetemeyenin yetindiği, yalnızlık korkusunun bastırıldığı, çocuk arzusunun karşılandığı aynı çatı altında bile iki yabancının hayatta kaldığı beklenti veya ihtiyaca dayalı kalıplaşmış kalıplara sıkışmış her şeye rağmen kutsanmış ve sorgulanmamış kavram karmaşalarının ve istismarların yaşandığı bir düzene evlilik değil evcilik dahi denebilir mi..? Oysa bizim gerçek bir ilişkiye ihtiyacımız var, özgürleşmek için. Özgürleşmeye ihtiyacımız var, iyileşebilmek için, iyi bir gelecek mutlu ve huzurlu bir yuva için.. Evlilik yıllarınızın birikimi soğukluk ve uzaklık değil, sevgi ve yakınlık olmalıdır. Son olarak kimse boşanmak için evlenmez, hiç kimsede boşanmayacağını garanti edemez.. konuya sevdiğim bir dizeyle başlamıştım, mevzuları da sinema ve sanatın Leyla ile Mecnunu diyebileceğimiz rahmetli Meral Okay'ın güzel tespitleri ile sonlandırayım.. Aşk; kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden Biz olabilme halidir, insan egosu denetlenmesi en güç olan şeydir, bunu ancak Aşk başarabilir.. Bu topraklarda eksik olan ne? aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır. Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep.. Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz.. Ve eşine ithafen söylediklerini her okuduğumda gözlerim yaşarır yüreğim kamaşır.. Eşi için; O; o kadar ahlaklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız.. Onun kadar temiz onun kadar beklentisiz onun kadar masum yaşamaya çalıştım.. Bu ateşle yanma hali o kadar derinden için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın.. içinizdeki çocuğu öldürmeyecek adamı sevin. O çocukla derdi olan, ne koca olur, ne baba, ne de insan.. S-özün özü; bir daha dünyaya gelsem yine onu seçerdim yine onu severdim diye-bileceğiniz bir eşiniz olması dileğiyle.. Ben isterim senden seni Alsan da sen benden beni Zaten hayaldi her biri.. Gel de kurtar bu benliğimden Yalnız sen ol çıkar ikiliğimden Bir olalım bize varalım bir-den.. Evlilik aşkı öldürür (aşkın katili) diyorlar, (suça karışalım mı) ölür müsün benimle..?
h̷i̷ç̷ ོ
h̷i̷ç̷ ོ
··
1 plus 1
·
184 views
h̷i̷ç̷ ོ okurunun profil resmi
Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir… Külli irade de yazılı olsa da Cüzi irade ile bazen kendi kaderimizi kendimiz çağırırız biz bir yola çıkarız ve yola çıkma kararını kendimiz aldık sanırız oysa hayat biz onu yaşarken çizilen yollardır..
h̷i̷ç̷ ོ okurunun profil resmi
ɑⵢ̧ƙ varsa eğer.. Tanıdık yüzler Diz dizeler Ellerde kadehler Gül şarabı içmekteler Yakalara takılmış çiçekler Güzel’i görür gözler iç içe kalpler Birbirinde Bir’i sevmekteler.. Leylî sözler Aydın geceler Şarap tazeler sâkiler Cezbede gönüller Hû nefesler Aşk, varlığı birler..
h̷i̷ç̷ ོ okurunun profil resmi
ɑⵢ̧ƙ olmazsa meğer.. Silik suratlar Tanınmazlar Kadeh değmemiş dudaklar Hâmûşlar Yine çiçekli yakalar Lâkin gözlerden ıraklar Kalpler ki yalnızlar Bir’le atar, Bir’de dururlar Leylî sükûtlar Aydın karanlıklar Sâki aramaz, şarap sormazlar Fenâda ruhlar Nefesler daim Hû’lar Aşk, varlığı “yoklar”
h̷i̷ç̷ ོ okurunun profil resmi
Bilirim bir olması zor bir birim Ah kucaklaşınca batar dikenim Ben seni gül bilirim Güller ile dikenler Bir için birim..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.