Merhaba arkadaşlar. Hepimize hayırlı, huzurlu, bereketli sabahlar; kolay bir gün dilerim. Ahmet Mithat Efendi ile alakalı olabildiğince geniş, uzun ve tüm kitapları hakkında genel bir inceleme de bulunacak bu yazımızda. Evvela bunu söyleyerek başlamak istedim. Şimdi birkaç kitabını okuyacak belirli bir sırayla gideceğiz ama birkaç yıl sonra bir okur, yazarın kitaplarını merak edip geldiğinde sadece incelemeyle değil aynı zamanda Ahmet Mithat Efendi ile ilgili bir şeyler öğrensin, bizim de araştırmalarımız birkaç günle kalmasın uzun yıllara yayılsın diye çabalıyoruz. Yazarlarımız arasında daha fazla eseri olan birisi yok ve bu kadar çok kitap yazıp daha pek çok kitabı değil basılmak, günümüz Türkçesine bile çevrilmemiş birinin eserleri üzerine çalışma yapmak da haliyle epey zor oldu takdir edersiniz. 2022 yılı Kasım ayından beridir bir yandan bu projemle uğraşıp bir yandan da günlük hayatıma odaklanmaya çabaladığım için de burada ekleyeceğim genel bilgileri diğer incelemelerde de paylaşacağım. Paragraf düzeni ise sadece okunan kitabın anlatıldığı bölüm büyük harflerle kitabın adı iki kere yazılmak şeklinde olup, aradaki boşluğa yapılan kitap incelemesini içerecek, kalan kısımlar genel bilgi üzerine olacaktır.
ARNAVUTLAR SOLYOTLAR - DEMİR BEY yahut İNKİŞAFI ESRAR - FENNİ BİR ROMAN yahut AMERİKA DOKTORLARI
Türk Dil Kurumu’nun emekleri neticesinde iki kişinin hazırladığı ama hazırlanmasına pek çok yardımın dokunduğunu düşündüğüm; 6, 19, 24 numaralara eklediğim kitaplarının birleşiminden oluşan bir eser olduğunu belirtelim. Yine kitabın oluşumunda temel kaynak olarak Tercüman-ı Hakikat gazetesinin ele aldığını belirtir aslında bu gazetenin yalnızca bir gazete olmadığını, pek çok alanda bizlere nasıl katkılar sunduğunu ve yayımlandığı dönemde ne kadar önemli bir medya organı olduğunu görüyoruz. Günümüzde tüm popüler sosyal medya uygulamalarının dijital öncesi birleşimi olarak görürüm ben bu gazeteyi.
Diğer yandan TDK yayınları kimileri için bir nimet iken aradığı eserleri sadece buradan bulabilenler için bir illet de olabilir. Asla haddimize değildir TDK küçümsemek gibi şeyler, yanlış anlaşılmasın. Çünkü okuyucu bu metinlerde anlaşılırlık bekler. Ahmet Mithat, kitaplarını sanat için değil halk için yazmış hatta halkın anlayacağı şekilde yetmemiş kitaplarına dipnotlar eklemiştir. Şimdi okuyucu kitaba başladığında “Geçenlerde hamiyetli bir Bulgar tarafından Levant Herald gazetesine bir makale derç ettirilmişti ki ehemmiyeti fevkaladesinden naşi matbuatı Osmaniyye dahi bu makaleyi tercüme ve hükmünü muhakeme eylemişti” şeklinde cümleyi görünce ne anlayacak yahut metnin ilerlemesinden mi anlam çıkaracak yoksa 600 sayfa her satırda kelime anlamı bulacağım diye 2 günde okunacak kitabı 2 hafta da mı okuyacak ne yapacak? İşte benim beğenmediğim kısımlar bunlar, anlatmak istediğim durum ve örneği budur.
Arnavutlar Solyotlar: Verilen hikayeleri incelemeye başlayalım. Arnavutlar, Hristiyan olmalarına rağmen oldukça savaşçı bir millet olduklarından (günümüzde de suikastçı olarak kullanılırlar) Osmanlı döneminde halkla beraber silah taşıma hakları olan aynı zamanda Osmanlı tarafında savaşlara katılmakla yükümlü bir millettir. Ruslar tarafından kışkırtılana kadar ve milliyetçilik -önemli- 18. yüzyıl sonlarında başlayana kadar da bu görevi yapmışlardır. Yani ilginç bir millet ve kitapta ilginç biçimde başlıyor. Hasta bir adamın yatağından geçmişe dönerek konuk olduğumuz bir hikaye karşılıyor bizleri. Yaşanan olayların da etkisiyle kaleme alındığını düşündüğüm bu hikaye bana göre hem yaşanan mücadeleleri anlatmak hem de bağımsızlık mücadelesini örneklemek olsa da yetersizdir. Bunun tek sebebi ise anlamadığımız çeviri yüzünden olsa gerek. Olayların içine giremediğimiz için tam olarak anlayamadığımız bir durumdur yani. Verilmek istenen mesaj ise devletinin her daim yanında olmaya çalışan Ahmet Mithat Efendi’nin devlete isyan eden Arnavutların çektiği çilelere ve yaşadıkları sıkıntıları anlatma çabasıdır. Ancak çeviri kalitesi nedeniyle bunun aktarımı ve anlaşılması hayli güç. Aynı zamanda Müslüman Arnavutlar ile Hristiyan Solyotlar arasındaki mücadele de kitaptaki en önemli detay olarak karşımıza çıkar.
Demir Bey: Hikayeye adını veren kahraman artık yaşlanmış eski topraklardandır. Oğlu Mustafa Kamerüddin Paris’te eğitim görürken kendisini de ağır bir hastalığa yakalanır. Hayatında hiç Fransızca konuşmamış birisi bir anda sayıklamaya başlayıp bu dili konuşunca da herkesin dikkatini çeker. Bunca yıllık karısının dahi hiçbir şey bilmediği bir oda vardır ve burası açtırılınca burada Pierre Heyder isminde birine ait evraklar madalyalar bulunur. İlginç olan ise burda bölümün aniden bitmesi ve farklı bir konuya geçilmesidir. İkinci bölümde evlat öne çıkar. Okuduğu okul, arkadaşları, hayatına giren bir kız, beraber olmaları ama zamanla kızın farklı birini tercih etmesi ama tercih ettiği kişinin ailesi tarafından istenmemesi kısımları ben yazarken Yeşilçam izleri taşıyor olsa da okurken ki kopukluk dolayısıyla aynı hissi vermedi. Sonra birtakım belgeler ve Polini adındaki kızın ailesinin araştırılması başlar. Burada tabi bir tezat var. Çünkü Demir Bey Fransızca sayıklarken odasından evraklar çıkıyordu ilk bölümde ve oradaki kimlik ile Polini’nin annesinin öldüğü babasının ise Heyder isimli bir Fransız binbaşı olduğunu öğrendik. O zaman bu ikisi kardeş veya üvey kardeş olmalı derken bir anda farklı bir final bizleri karşılar ve bir evliliğe çıkarız. Oldukça ilginç bir kitaptır ki bu kitabın iyi bir tercümesi olsun isterdim.
Fenni Bir Roman: Yine çok ilginç ve günümüz diline çevirisini okumak için beklediğim bir eserdir. Bunun temel sebebi olaraksa hikayenin çok başarılı bulduğum noktalarını anlatacağım. Amerikalılara yönelen bir eserdir bu hikaye özünde. Orada çok başarılı olan Gribling ve Bovlay adındaki iki doktor ve Bovlay’ın eşi July bizim hikayenin ana karakterleridir. Gribling’in eritilmiş metal içine istediği maddeyi koyup elektrik akımı geçirerek eşyayı madeni bir tabakayla kaplamasını konu edinir. Gribling’i konu etmemizin en temel noktası ise bu yaptığı işin sadece cansızlarda değil canlılarda da yapacağına olan inancıdır. Alanında tektir belki istediği gibi de değildir ama altın kaplama olaylarını göz önüne aldığımızda yazarın yıllar evvel yaklaşımı çok önemlidir. Kuş üzerinde yaptığı deney harika olmakla beraber çeviride sürekli olarak bakıyor olmak açıkçası beni istediğim kadar etkilemedi. Tabi daha sonraki deneyler arasında medeniyet denilen Avrupa yollarının anlatımı -yol yaptık- ve İstanbul kıyaslaması da çok önemlidir. Batı özentiliği yerine batı gelişmişliğinin alınması yönündeki en büyük eleştirilerden birini yazar aynı anda hem zengin özentilere hem dönem yönetimine hem de bütün halka yönelik yapmıştır. Aynı zamanda bu eleştirilerden payını ABD’de alır. Ahmet Mithat bu, lafını kimden sakınmış. Gribling’in aynı zamanda July ile beraber olmak için yaptığı ahlaksızlığı da onun dinsizliği üzerinden ele alır ki burada konu onun Müslüman olsa böyler yapmayacağı değil, Amerika’nın binlerce dine ev sahipliği yapması ve insanların bir din çıkmazında inançsızlık etkisinde yaptıkları işlerin eleştirisidir. Normal zamanlarda yazarın bilhassa karakteri iyi insan olmaları için Müslüman yaptıklarına kitaplarında şahit olduğumdan bunu söyleyebiliyorum. En yakın örnek ise bir önceki okuduğumuz Demir Bey hikayesinde mevcuttur. Günümüz diline çevrilse yok satacak hikayelerden biri olduğu aşikar.
ARNAVUTLAR SOLYOTLAR - DEMİR BEY yahut İNKİŞAFI ESRAR - FENNİ BİR ROMAN yahut AMERİKA DOKTORLARI
Kitap incelemesi ardından devam ediyoruz. Evvela Ahmet Mithat Efendinin eserlerine ve neleri okuduk neleri okumadık bunları ayırdığımıza yönelik açıklamaları yapacağız. Bulabildiğimiz kitapları ve bunların neler olduğunu anlatacak, bulduklarımız üzerinden sıralı bir liste yaparak ilerlemeye çalışacağız. Aynı zamanda bu birkaç günlük - haftalık proje de değil. Yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında düşündüğüm zaman dilimini kapsayarak son bulacak bir proje olacaktır. Hatta bu süreçte ve sonrasında bizlere yardımı dokunacak her türlü bilgiye de açık olduğumuzu belirtmek isterim.
Araştırma sürecinde bulduğumuz eserler neler oldu? Neleri sıraladık? Şöyle bir isim sırası şeklinde ilerlemenin en doğrusu olduğu kanısındayım ve burada büyük emek harcadığımı belirtmek isterim:
Acaib-i Alem
Ahmed Metin ve Şirzat
Alayın Kraliçesi - Alayın Kraliçesine Zeyl
Aleksandr Stradella
Altın Aşıkları
Amiral Bing
Arnavutlar Solyotlar
Avrupa’da Bir Cevelan
Ben Neyim?
Beşair
Beşir Fuad
Bir Acibe-i Saydiyye
Cellad
Cinli Han
Çengi
Çerkez Özdenler
Çingene
Çocuk Melekat-ı Uzviye ve Ruhiyesi
Dolaptan Temaşa
Durub-u Emsal-i Osmaniyye Hikamiyyatının Ahkamını Tasvir
Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul’da Neler Olmuş
Dürdane Hanım
Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar
Eski Mektublar
Esrar-ı Cinayat
Eyvah
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Fenni Bir Roman yahut Amerika Doktorları
Gönüllü
Gürcü Kızı yahut İntikam
Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar
Hayal ve Hakikat
Haydut Montari
Hayret
Henüz On Yedi Yaşında
Hilal-i Ahmer Cemiyet-i İnsaniyesinin Tarihi
Hikmet-i Peder
Hüseyin Fellah
İstibşar
Jön Türkler
Karı Koca Masalı
Karnaval
Kıssadan Hisse
Letaif-i Rivayat (İçerisinde 21 öykü vardır. Bazı öyküler farklı kitaplarda farklı isimlerle yayımlanmış olabileceğinden buna da değineceğiz ve o öyküleri de ekleyeceğim)
Suni’fi Zan
Gençlik
Esaret
Teehhül
Felsefe-i Zenan
Gönül
Mihnetkeşan
Firkat
Ölüm Allah’ın Emri
Bir Gerçek Hikaye
Bir Fitnekar
Nasib
Çifte İntikam
Para
Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar
Diplomalı Kız
Dolabdan Temaşa
İki Hudutkar
Emanetçi Sıdkı
Cankurtaranlar
Ana Kız
Menfa
Mesail-i Muğlaka
Müdafa’a
Müşahedat
Nedamet mi – Heyhat
Niza’ı İlm-ü Din
Pariste Bir Türk
Rikalda yahut Amerika’da Vahşet Alemi
Seyyadane Bir Cevelan
Süleyman Musli
Şeytankaya Tılsımı
Şopenhavr’ın Hikmet-i Cedidesi
Taaffüf
Üss-i İnkılab ve Zübdetül Hakayık
Vah
Volter
Volter Yirmi Yaşında
Yeniçeriler
Yeryüzünde Bir Melek
Görüldüğü üzere bizim bulabildiklerimiz Ahmet Mithat kitaplığında yalnızca %15 civarında. Daha bunun yayımlanmayan, çeviri bekleyen, illa ki kaybolan veya yazar tarafından yazılıp da ona ait olduğu imzası olmadığı için anlaşılmayan gibi pek çok çeşidi var. Elimizden geleni de yapacağız bu konuda.
Şimdilik araştırdıklarımız ve bulduklarımız bu kadar. Birkaç yıl sonra yeniden bu çalışmalara döndüğümüzde hem yeniden araştırmamıza gerek kalmayacak hem de –umudum bu yönde- yeni bilgilerle harmanlamaya çalışacak ve eldeki Ahmet Mithat eserlerini güncellemeye çabalayacağız. Bu konuda kütüphaneci ve moderatör arkadaşlardan da ricam, bilmediği kitaplara lütfen dokunmasınlar. Bilhassa isimleri farklı diye kafalarına göre ayırma yapmasınlar bazı eserlere. ‘Geçmiş’ kısmından özellikle emek verip düzenlediğim eserlerde bunu rica ediyorum. Hayatımın 4’te 1’ini bu işe adadığım için bu şekilde konuşup hepinizden rica ediyorum.
Hepimize iyi okumalar dilerim..