Gönderi

68 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
uzun günlerin hasadı'na dair düşünceler
uzun günlerin hasadı, hasan onur kaya'nın ilk kitabı. arka kapakta "güçlü bir yazarın edebiyattaki ilk adımlamaları" olarak bahsediliyor kitaptan, merak ettim ve kitabı edinip okudum. haklı bir söylem. hasan onur kaya'nın güçlü, şiirsel ve sürükleyici bir kalemi var. onun sözcüklerindeki akıl çelici haz okurken keyif veriyor, zihnimi ele geçirip beni kendisini okumaya çağırıyor. çünkü insan zengini metinleriyle çok iştah kabartıcı. yazar bir hikâye avcısı. sadece insan bilmek de değil mesele elbette, yazarın gözlem gücü, kelime seçimleri ve üslubu ilgi çekici, bir hikâye çok farklı biçimlerde anlatılabilir, hasan onur kaya'nın anlatması ise o metni lezzetlendirir diye düşünüyorum, uzun günlerin hasadı böyle bir eser. kitapta onur karakterinin/ben anlatıcının anlattıkları yabancı olduğumuz konular değil, kaya hikayelerini yaşamın içinden alıyor, bir kısmı bizim hikâyemiz, fakat onu görece farklılaştıran olaylara bakış açısı, anlatmayı seçtiği kısımlar ve bu seçimlerin onun varlığında bıraktığı izler. bazen onur'un gündelik yaşam içindeki şeylere karşı tepkisinin olağanlının rahatlatıcı olduğunu düşünüyorum, evet böyle bir şey var, ne olmuş yani? bazen de, aslında hep, kendini o kadar çok yargılıyor ki onun algıladığı, ona dair olan ve onun dışındaki her şey de bu yargıdan nasibini alıyor. uzun günlerin hasadı onur'un bir yargı tiradı gibi değerlendirilebilir bu nedenle. yazar gözünün takıldığını rahat bırakmıyor, onu bir şekilde kelimelere büründürmesini beceriyor, kitaptaki son öykü "ben, bekleyenim"de bunu açıkça, okurla karşılıklı konuşarak yapıyor. yazar genel olarak okuruyla iletişimde kalarak ilerletiyor metni. okur olarak yazarın hikâyeyle arama girmesinden hoşlanmıyorum, fakat yazar dil cambazı olduğu için bunu da ustalıkla lehine çevirebiliyor. yine de son öykü en az sevdiğim öykü oldu, orada oldurulmaya çalışılmış ancak eğreti durmuş bir şey var, kelimeler birbirine kaynaşmamış gibi. körkütük musa'nın ve dilan'ın hikâyesi ise hâlâ aklımda, tekrar okumak isteyeceğim metinlerden. beni en çok etkileyen ise "alınyazısına karşı adımlar" adlı öykü oldu. anlatıcımız iskandinavya'nın ücra bir köşesine gidiyor ve orada hayatta kalabilmek için çalışmaya başlıyor. beden yorgunluğunun, yürüyüşlerin ve keşiflerin anlatıldığı bu öykü de çok yaşamın içinden, keşiflerimiz, yaşama uğraşlarımız birbirinden ne kadar farklı olursa olsun bazen bizden bağımsız şeyler de bizde bir yankı uyandırabilir, bambaşka şeylere evrilebilir. onur arkadaşı viktor'un kendine dair yaptığı keşfi düşünürken kendisini daha çok tanıyor o anda. hasan onur kaya'nın iyi bir kalemi var, şiir ve düz yazı arasında kurmaya çalıştığı ve sık sık kurcaladığı ilişki henüz tam olarak bir bütünlük sergilemiyor, şiirinin dili ile düz yazısının dili birbirinden farklı, düz yazıda daha esnek, akıcı ve kapsayıcı bir anlatıma sahipken şiir söz konusu olduğunda daha keskin, buyurgan ve düşsel. yine de uzun günlerin hasadı'ndaki denemelerinin değerli olduğunu ve gelecekteki metinleri için sağlam nüveler barındırdığını düşünüyorum. her öykünün sonunda karekodla açılan bir playlist olduğunu da not düşelim.
Uzun Günlerin Hasadı
Uzun Günlerin HasadıHasan Onur Kaya · Holden Kitap · 20215 okunma
·
51 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.