Sanayileşme/kentleşme sürecinin ürettiği yeni düşünsel, toplumsal, tinsel beklentiler yazarların, şairlerin, sanatçıların vurguyu bireye yapmasını zorlamıştır önce de belirttiğim gibi. Farklı'nın, öteki'nin keşfi ve dillendirilmesi de bu süreç içinde mümkün olmuştur. Ece Ayhan, Devlet ve Tabiat' ta en keskin ve yetkin düzeyine ulaşan toplumsal/siyasal eleştirisinin ve kişisel ayrıksılığının ilk örneklerini Kınar Hanımın Denizleri, Bakışsız Bir Kedi Kara ve Ortadoksluklar adlı kitaplarında vermiştir. Ayhan'ın şiiri dönemin şiirine en radikal bir tepkidir: Anti-estetik, anti-romantik, anti-realistik ve anti-po litik. Tarihe yönelir ama resmi tarihe değil: Marjinal ve yasaklanmış tarihe. Ermeni bestecilere ve kantoculara (Hamparsum, Cuhacıyan, Peruz vb.) Bizans'ın ve Osmanlı'nın yasak lı ya da unutulmuş figürlerine, yapılarına (Karatodori Paşa, Kanlı Nigar, Cihannüma vb.), arkaik ve yabancı sözcüklere (cinaedi, sodomita, porne, raspop vb.) yaslanır. (Erener, 1969). Ece Ayhan, tümüyle melez, kozmopolit, metinlerarası ve kül türlerarası bir şiir kurmaktadır. Gel gelelim ilk bakışta çok kişisel görünen bu şiir, ironik biçimde başkaldırıcı ve yer yer devrimci bir şiire dönüşür: Bicimsel/biçemsel devrimcilik, ki şiirsel/sanatsal düzlemde asıl belirleyici öğe budur; giderek siyasal söyleme bitişir. Şair ortalama imgelemden koparken, sadece kişisel sorunlarını dillendirmiyor: Tam tersine; bir üyesi olduğu dışlanmışlara, atıklara derinlemesine bir tarihsel boyut kazandırıyor: "mor biletli yolcular! el değiştiren halk kartları / ne kadar az yer kaplıyorsunuz." (E. Ayhan). "Mor bilet" ikinci mevki vapur yolcularına aitti. Şimdilerde kimi Kadıköy-Karaköy vapurlarında lüks mevki uygulamasına dönüldüğü anımsanacak olursa, mor bilet bulunmasa da sınıf ayrımının yeniden resmileştirildiği söylenebilir.