Gönderi

Hanım veya Erkek, Evli yada Evlenecek olanlara Resulullah'tan Hadisler...
Selamın Aleyküm Allah'ın rahmeti ve bereketi, Resulluh'ın Şefaati, Büyüklerin himmeti ve duası üzerimize olsun arkadaşlar, lafı uzatmadan konuya gireceğim. Evlenecek Kadınlarda Aranacak Özellikler: Hoş bir hayat sürmek, yuvayı devam ettirmek ve güzel neticeler almak için kadında aranacak özellikler sekiz tane olup şunlardır: 1. Dindar olması 2. Güzel ahlaklı olması 3.Güzel olması 4. Mehrinin az olması 5. Çocuk doğurmaya elverişli olması 6. Bâkire olması 7. Nesebinin belli olması 8. Çok yakın akrabalardan olmaması. "Kadın; malı, güzelliği, soyu ve dindarlığı için nikahlanılır. Sen dindar olanını seç ki elin ve evin bereketlensin" Hikmet ehli Araplar'dan biri demiştir ki: "Altı sınıf kadınla evlenmeyin! 1. Ennâne, 2. Mennâne, 3. Hannâne, 4. Haddake, 5. Berrâka, 6. Şeddâka." (Açıklamalar alt kısımda fotoğraflarda) "Kadının en hayırlısı yüzü en güzel, mehri az olandır" " Kadının hemen evlendirilmesi, hemen çocuk doğurması ve mehrinin az olması bereketli olduğunun alametlerindendir." "Sevimli ve doğurgan kadınlarla evlenin" "Çok yakınınız olan bir kadınla evlenmeyin; çünkü çocuk cılız olur" "Nikah bir çeşit köleliktir (kocanın emrine girmektir). O zaman kişi kızını kime teslim ediceğine iyi baksın" Adamın biri Hasan-ı Basrî'ye (rahmetullahi aleyh) gelerek "Kızımı isteyen bir çok kişi var; Hangisine vereyim?" deyince, Hasan-ı Basrî, "Yüce Allah'tan korkanına ver. Çünkü o, kızını severse, ona iyi bakar; sevmezse zulmetmez" demiştir. Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) bir defasında, "Cehenneme baktım; oradakilerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm" buyurdu. Bunu işiten kadınlar, "Neden yâ Resulullah?" diye sordular. Efendimiz şöyle cevap verdi: "Çünkü çok lanet ediyorlar ve kocalarına nankörlük ediyorlar!" " Eğer birine (Allah'tan) başkasına secde etmesini emredecek olsaydım; kocanın hanımı üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim." ["Hz. Aişe Sıddıka [r.a] şöyle dedi: " Ey Allah'ın Resulü! Bana vasiyet eyle." Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki: " Ey Aişe! Ben sana vesiyet edeyim, sen de ümmetimin hanımlarına vasiyet eyle. (Kadın) yarın kıyamet gününde evvela imandan, ikinci abdestten, üçüncüsü eşi hakkında (kendisinden) sual olunur.Hangi erkek hanımın sertliğine sabrederse, Hak Teâla ona Eyyûb peygamber sevabını verir. Bir hanım da erkeğinin sertliğine sabretlerse Aişe-i Sıddıka mertebesini hak eder. Bir erkek, hanımını suçsuz yere döverse, kıyamette ben ondan davacı olurum." Üç yerde hanımını (meşru dairede usûlüne uygun) dövmek câizdir: Namazdan dolayı, yatağına gelmediğinden dolayı ve izinsiz dışarı çıktığından dolayı. Diğer kabahatlerde bir kaç tembih gerektir. Eğer olmazsa azapta olmamak için (kadını kendi haline) bırakmak gerekir.] Bu alıntı Mızraklı İlmihal syf. 216 *Şimdi burda olur mu demeyin caizdir. Mert bir erkek hanımı ile böyle bir duruma düşmek istemez. Dayaktan kasıt şiddet değil zannımca kötekten bahseylemiş.Kötekte şiddet değildir anne bile evladına uyguladığı bir terbiye yöntemi.Aksini düşünen bana bir uğrasın(Kadına şiddete Karşıyız) Nitekim kadının terbiyesi kocaya düşer. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu: “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27) *Şimdi bu satırları okurken kızıcaksınız bu fakire belki de kimleri de dua edecekler. Bakalım Efendimiz böyle bir durumda ne yapardı? Koca, hanımı dinî emirlerden herhangi birini yerine herhengi birini yerine getirmediğin, hanımına on, yirmi, otuz gün küsüp yaklaşmayabilir, hanımına kızabilir. Konuyla ilgili bir hadise şöyledir: Allah Resulü [sallallahu aleyhi vesellem], hanımı Zeynep bint Cahş'a [radıyallahu anhâ] bir hediye göndermişti. Zeynep validemiz hediyeyi kabul etmeyerek iade etti. Bu arada yanında bulunan başka bir eşi, " Gördün mü? Senin gönderdiğin hediyeyi kabul etmeyerek seni küçülttü!" dedi. Bunun üzerine Efendimiz, " Sizin beni küçük düşürmeniz, Allah'ın küçük düşürmesinin yanında hiç kalır" dedi ve sonra bütün hanımlarına darılarak bir ay yanlarına uğramadı." *Beyefendi kardeşlerim hanımlar evden kovulmaz! Adam gibi evden ayrılınır. " Kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse Rabb'inin cennetine girer!" Hz. Âişe [radıyallahu anhâ] validemiz anlatıyor: Bir genç kız Hz. Peygamber'e [sallallahu aleyhi vesellem] gelerek, ey Allah'ın Peygamberi! Bana dünür geldi, ben ise evlenmek istemiyorum. Kocanın hanımı üzerindeki hakkını bana bildirir misiniz?" diye sordu. Resulullah şöyle buyurdu: " Eğer kadın, tepeden tırnağa vücudu irin akan kocasını dili ile yalasa, yinede kocasına olan şükran borcunu yerine getirmiş olmaz!" Bunun üzerine genç kadın, "Peki öyleyse evlenmeyim mi?" diye sordu; Peygamber efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] , " Bilhakis evlenmelisin, çünkü bu daha hayırlıdır!" buyurdu. "Kocamın sözünü tutman sebebiyle babanın günahları affedildi" " Kocası kendisinden razı olduğu halde vefat eden her kadın cennete girer" -Esma b. Hârice el-Fezâri evlenip zifafa girecek olan kızına şu öğütlerde bulunur: "Yavrucuğum! Artık doğup büyüdüğün yuvandan çıktın, hiç tanımadığın birine hayat arkadaşı oldun. Sen ona yeryüzü gibi ol; oda sana gökyüzü gibi olsun. Sen ona istirahat yeri ol; oda sana direk olsun. Sen ona cariye ol; o da sana köle olsun. Bir şey isterken çok ısrarcı olma ki, sana kızmayasın. Sana yaklaştığında sende ona sokul. Senden uzak kaldığında sen de belli bir mesafede dur. Kocanın burnu senden sadece güzel kokular koklasın. Onun burnunu, kulağını ve gözünü köyü şeylerden koru. Kulağı sadece güzel sözler işitsin Gözü sana baktığında güzellikler görsün. Adamın biri hanımına şöyle der: Sevgimin devam etmesi için kusurlarımı görmeyesin Öfkemdiğim zaman konuşup sınırını aşmayasın Bir işin aslını öğrenmeden beni tefeye koymayasın İç yüzünü bilmediğin şeyi, anlayamazsın Fazlaca şikayetçi olarak nefsinin hevâsına uyma Kalp hep değişir, kalbimin dönmesine sebep olma. Kanaatim odur ki, muhabbet ve eza bir araya gelse eğer O kalpte muhabbet barınmaz, çıkar gider Uzun sözün kısası, kadının uyması gereken edepler şunlardır: Kadın evinin derinliklerinde oturmalı, miğzelini (İp bükme aletini) elinden bırakmamalıdır. Yüksek yerlere çıkıp etrafı gözetlememeli, komşulara giden gelenlere bakmamalıdır. Komşularıyla az konuşmalı, ancak gerektiği zaman onlara gitmelidir. Kocasının huzurunda ve gıyabında şerefini korumalı, her işte onu sevindirmeye çalışmalıdır. Hem kendi namusunda hem de kocasının malında ona ihanet etmemelidir. Kocasının müsadesi olmadan dışarıya çıkmamalıdır. Eğer kocasının rızasıyla dışarı çıkarsa da, tesettüre riayet etmeli, dikkat çeken elbiseler giymemelidir. Dışarıya çıktığında, kalabalığa karışmamalıdır. Mümkün olduğu kadar tenha yerleri seçmeli ve oradan yürümelidir. Yabancıların kendisini bilmesinden sakınmalı, onlara sesini duyurmamalıdır. İhtiyacını temini için, kocasının dostlarına kendini tanıtmamalıdır. Tanıdı bir kimseye veya kendisini tanıdığını zannettiği bir kimseye kendisini tanıtmayacak bir şekilde davranmalıdır. Gayesi kendini düzeltmek, evini sevk ve idare etmek olmalı, namazına orucuna yönelmelidir. Kapıya gelen kocasının bir dostu izin istediği zaman kocası evde yoksa kapıyı açmamalıdır. Onların kim olduğu dahi sorulmamalı ve onlarla karşılıklı konuşmaya girmemelidir. Yüce Allah'ın kocası vasıtasıyla kendisine verdiğine kanaat etmelidir. Kendisinden evvel kocasını düşünmelidir. Kocasının akrabalarını kendi akrabalarından üstün tutmalıdır Kendi temziliğine çok dikkat etmelidir. Bütün hal ve hareketleriyle öyle bir durumda bulunmalı ki, kocası onla istediği anda yakınlık kurabilmelidir. Çocuklarına şefkatli olmalı, onları örtmeli/korumalı, onlara kötü sözler kullanmamalıdır. Kocasına karşı sivri dilli olamamalıdır. "Esmaî [rahmetullahi aleyh] şöyle anlatıyor: " Bir ara çöldeki göçebelerin yanına gittim. Orada çok güzel bir kadının, çirkin bir adamın nikâhı altında olduğunu gördüm. Kadına, "Ey kadın! Senin gibi bir kadın böyle bir erkekle birlikte olmaya nasıl razı olur?" dedim. Kadın, " Sus! Ey kişi, çok kötü bir şey söyledin. Belki kocam sadece Allah'ın ve kendinin bildiği bir iyilik yapmıştır, Allah da beni ona mükâfat olarak vermiştir. Belki de benim yüce Allah'a karşı büyük bir kusurum vardır, Allah da ceza olarak beni buna vermiştir.Yüce Allah'ın benim için razı olduğuna ben nasıl razı olmayayım?" dedi ve beni susuturdu. Kaynak:
İhyâu Ulûmi’d-Dîn - 3. Cilt
İhyâu Ulûmi’d-Dîn - 3. Cilt
Mızraklı İlmihal
Mızraklı İlmihal
··
247 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.