Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Öncelikle kadın hakları olgusunun varlığını sorgulamış, evet biz de bunu sorguluyoruz zaten... Neden bizim haklarımızı korumak için ekstra bir alana ihtiyaç duyuyor oluşumuzu mesela? Eşitliği sağladığımızda umuyorum ki bu alana da ihtiyaç duymayacağız artık. Öncelikle erkek tahakkümünde sürekli ikinci sınıf insan muamelesi gören bu cinsiyetin denk cinsiyet olarak kabul edilmesi gerekiyor ki her olguyu topluca insan hakları adı altında kabul edebilelim ve de değerlendirebilelim. Evet dünya erkek egemenleşti ve kadınlar buna karşı koyuyor, şartlar böyle gerektirdi diyerek kenara çekilmenin lüzumu olmadığını düşünüyorum. Bu oldu, oluyor. Ve en doğal şey baskıya oluşan tepkidir. Ne kadar itersen o kadar geri kuvvete uğrarsın. Kadın-erkek savaşından ziyade, kadınların başta da bahsedilen "insani haklarına" ulaşabilmek verdiği mücadeledir bu. Üstünlük savaşı veya yarışı asla değil, olmadı. EŞİT şartları elde edebilmek amacımız. Milyonlarca yıllık evrimsel ilişkimize esas zarar veren biz kadınların ikinci plana atılmasıdır ayrıca. Erkeksiz yapabiliriz, yapıyoruz, yapacağız da, ayrıca duygusal ilişkileri sadece heteroseksüel düzeyde incelemek ve yorumlamak ne kadar doğru ve anlamlı? Esas düşmanlaştırılan ise erkekler değil, kendi hakkının ve varlığının farkında olan kadınlardır. Bütün evrimsel süreci kadının mağrasında kalması ve erkeğin ona yiyecek temin etmesine indirgemek pek de makul değil sanki? Şartlar da evrimleşiyor haliyle. Hani avcılık toplayıcılık yapmıyoruz artık... Annelik ve bunun kutsanmasına dair her şey ise tamamıyla baskı aracıdır. Bu kadına biçilmiş görev, kadını bir zincirle eve bağlama ve kocasına, çocuğuna, ailesine hizmeti kutsamak için bir araç sadece... "Kutsallık ve annelik" sürekli bize empoze edilen dayatmalar... Hem genel anlamda anne değil de bakım veren demek daha doğru... bir erkek de bir çocuğa bakabilir ha keza onu büyütüp yetiştirebilir. Bu cinsiyete indirgenemez bir olgu ve durum. Ve son olarak son paragraf için: sadece katılmıyorum diyeceğim. Teşekkürler...
Ahmet Eren

Ahmet Eren

@Ahmet_eren_123
·
21 Haziran 2023 20:08
yapıştır bunu geç ; Çünkü erkek hakları diye bir şey yoksa, kadın hakları da yoktur ve olmamalıdır. Dolayısıyla, yobaz bir erkek eşi veya kızının bu haklarına müdahale ediyor ve kadına baskı uyguluyorsa, bu «kadın haklarının ihlali» değil, «insan haklarının ihlali»dir. Devlet aracılığıyla gerçekleştiriliyor ve kadın vatandaşlara baskı uygulanıyorsa, bu da insan hakları ihlalidir. Yani aslında «kadın hakkı» dediğimiz her şey zaten insan hakkıdır. Ancak dünya, erkek egemen bir dünya olduğu ve kadınlara çok yüksek oranda baskı uygulandığı için kadınlar yıllarca erkeklere karşı direniş gösterdiler ve bu direniş erkek-kadın savaşı olarak sunuldu. Çünkü aranan şey kadın hakları değildi, erkeklerin baskı uyguladığına dair bir gerçek olsa bile. Bu ayrım, kadın ve erkeğin milyonlarca yıllık evrimsel ilişkilerini zedeler seviyeye geldi. Bazı açılardan kadın üstün, bazı açılardan erkek üstün. Bu devasa «eşitiz» yalanı, kadın-erkek ilişkilerini zedelemeğe başardı. Kadının erkeğe ihtiyacı olmadığı fikriyle birlikte, erkeksiz yapabildiğini gururla haykıran sayısız kadın ortaya çıktı. Çağlar boyunca birlikte yaşamış, birbirine ilgi duymuş, aşık olmuş, efsaneler yazmış, milyarlarca çocuk ve binlerce nesil meydana getirmiş kadın ve erkek, feminizm sayesinde birbirlerine ihtiyaç duymayan hatta düşman gibi görünen karakterlere dönüştü. Ve sayısız kadın da bu erkeğe direniş ruhunu, konuyla ilgisi olmayan başlıklar altında yaydı. Çocuk doğurup «çocuk bakmak zorunda değilim» diyen kadınlar artık oransal olarak çoğunluk haline geldiler. Erkek baskısı, politik, siyasi, ekonomik vb. Hamile kalan kadın, emziren kadın, fiziksel olarak daha zayıf olan kadın nedeniyle kadının evde çocuğuyla ilgilenmesi, erkeğin de avlanması, eve yemek getirmesi çok basittir. Bu durum, erkek baskısının yarattığı bir görev paylaşımı değil, mantıklı olanıdır. Biyolojik olarak annesi var olan ama duygusal, fiziksel, sosyal, kültürel olarak annesiz büyüyen milyonlarca çocuk artık var. Sanki kadının annelik yapması erkek baskısını ortaya çıkarmış gibi. Ama özetle, kadın hakkı-erkek hakkı diye bir şey yoktur. Bu nedenle konuya insan hakkı olarak yaklaşmak, erkek ve kadını pastadan daha büyük dilimler koparan, birbirleriyle savaşan değil, o pastayı birlikte yaratan ve var eden bir ekip olarak görmek ve bu iki cinsin arasındaki farklılıkları, üstünlükleri bir ayrım noktası olarak değil, aksine bağlılık noktası olarak görmek gerekir. Kadın ve erkek, cinsiyet açısından birbirleri için evrimleşmiş iki cinstir. Kadın ve erkek birbirleri için yaratılmıştır.
··
422 görüntüleme
Tamara okurunun profil resmi
Silva senin yazdıklarını okudum üstüne katacak çok şey var. Keza sen özet niteliğinde yazmışsın. Fazlasını anlatmakta yoruluyor insan. Alıntı yaptığın yazının ilk kısmını okudum daha da okumaya gerek görmüyorum. Kadının erkek karşısında duruşu bir siyahın beyaza karşı duruşuyla aynı. Cinsiyetçilik yüzyıllardır süre gelen bir durum kadınların hakları diye bir şey yok demek tamamen deve kuşunun başını kuma gömmesi ve poposunun açıkta kalması gibi bir şey.. neyse yaşasın feminizm ve feminik bacılar bu iş anca onların eylemseliğiyle olur.🌺🦋
Silva okurunun profil resmi
Kesinlikle katılıyorum, ben sadece çok ufak bir kısmına değindim. Çok iyi dedin "siyahın beyaza karşı duruşu". Öyleyse yaşasın kadın mücadelemiz! ✌🏻
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.