Gönderi

Murad Bey'i uğraştıran ilk sorun saltanat verasetinden kaynaklandı. “Düzmece” sıfatı yakıştırılarak hanedandan olmadığı savlanan, gerçekte ise Yıldırım'ın oğlu, Murad Bey'in amcası olan Mustafa, Limni'de göz hapsindeydi. (...) Çelebi Mehmed ölür ölmez, “Düzmece” Mustafa, kendisini meşru padişah tanıyan imparatorun (Bizans) gönderdiği bir filoyla ve İzmiroğlu Cüneyd Beyi de yanına alarak Rumeli'ne çıktı. (...) II. Murad'ın vezirazamı Bayezid Paşa ile Rumeli Beylerbeyi Yahşioğlu Bayezid Paşa, Sazlıdere Savaşı'nda “Düzmece” Mustafa-Cüneyd ikilisine yenik düşüp teslim oldular. Mustafa, halkın sevinç gösterileri arasında Edirne'ye girerek tahta çıktı. II. Murad, Mustafa'nın bir “düzmece” (yalancı) olduğuna, amcasının çevresindekileri inandırarak ilk başarıyı elde etti. Kendisine İzmir ve Aydın Beyliği sözü verilen Cüneyd Bey de Mustafa'yı yalnız bıraktı. (...) Mustafa Çelebi (...) kaçtı ama Tunca Vadisi'ndeki Kızılağaç Yenicesi'nde yakalanıp Edirne'ye getirildi ve kale burcunda asıldı. Onun adını kullanarak ileride yeni bir fitne çıkarma umudunu taşıyanlar ise Mustafa'nın Eflak'a oradan da Kırım'a kaçtığına ilişkin bir masalı halk arasına yaymakta gecikmediler. (...) “Düzmece Mustafa Vak'ası”nın tertipçilerinden olan İmparator II. Manuel, bu olay kapanınca yeni bir Bizans oyunu sergileyerek II. Murad'a yöneldi ve dostluk gösterisinde bulundu. Padişah ise (...) İmparatora sert tepki gösterdi ve 1422'nin Haziran sonlarından Eylül başına değin İstanbul'u karadan kuşattı. (...) II. Manuel, yüzlerce askerinin ölümüne, kent surlarının büyük çapta tahribine neden olan bu kuşatmadan kurtulabilmek için bu kez de II. Murad'ın kardeşi Mustafa Çelebi'yi ayaklandırdı. (...) İznik'e giren Şehzade Mustafa, İbrahim Paşa'nın sarayına yerleşip padişahlığını duyurdu. (...) Boğdurulan Mustafa Çelebi'nin cesedi İznik surları dışında bir incir ağacına asıldıktan sonra Bursa'ya götürülüp Yeşil Türbe'ye gömüldü. (...) 1440'ta altı ay boyunca Belgrad'ı kuşatan II. Murad, “tüfek ateşiyle” savunulan bu kaleyi alamadı. Kimi tarihlerde “Belgrat ricati” denilen bu olay, II. Murad'ın saltanatında bir dönüm noktası olarak yorumlanmıştır. (...) Bu olumsuz gelişmelerin Avrupa'daki yankıları, Bizans temsilcilerinin girişimiyle bir konsil düzenlenip büyük bir Haçlı ordusu oluşturulması kararına dönüş(tü ve) II. Murad (bu savaştan galip çıkamadı). (...) (İmzalanmış olan antlaşmalar) Rumeli'nde ve Anadolu'da bir barış dönemi başlatmış görünse de bunun bedeli, II. Murad'ın ilk 23 yıllık saltanatı boyunca Osmanlı sınırlarına katılan yerlerin büyük ölçüde yitirilmesi olmuştu. Bu durum, duygusal ve yorgun padişah için tam bir düş kırıklığı nedeniydi. Olasılıkla bu ruh hali içinde, Osmanlıoğulları tarihinde bir benzeri daha olmayan kişisel bir kararla padişahlıktan çekildi. 1444 Ağustosu'nda Mihaliç'teki (Karacabey) hanedan çiftliğinde din ulularını, beyleri ve kapıkulu (Yeniçeriler) zabitlerini topladı. Tahtını Edirne'den çağırdığı oğlu Mehmed'e bıraktığını, kendisinin bir köşeye çekilip dünya işlerinden ve eğlenceden uzaklaşarak Tanrı'ya yöneleceğini duyurdu. (...) II. Murad'ın bu beklenmedik kararı, henüz mürekkebi kurumamış antlaşmaların geçersiz sayılmasına neden oldu. (...) Bu karışık ortamda korkunç bir de yangın yaşandı. Edirne çarşıları ve yedi bin ev (olasılıkla bütün kent) kül oldu. Bir Venedik filosu Çanakkale Boğazı'nı kapatırken Kral Ladislas ve Macarların kahramanı Hunyadı Yanoş'un komutasındaki Haçlı ordusu da Varna'ya kadar ilerledi. İşte bu kritik günlerde, Karacabey'de ya da Manisa'da oturan müstafi padişaha, vezirlerin kararıyla tahta dönmesi çağırısında bulunuldu. II. Murad'ın kırgınlığı nedeniyle dönmek istememesi üzerine de oğlu II. Mehmed'in ağzından bir ferman yazıldığı ve kerhen gelmesinin sağlandığı rivayet edilir. II. Mehmed'in padişahlığı sürerken baba Murad, herhangi bir sıfat taşımaksızın ordunun başına geçip Varna'ya gitti. Bu da Osmanlı tarihinde benzeri olmayan bir olaydır. 10 Aralık 1444'teki Varna Savaşı, müthiş bir yenilgiyle bitmekteyken Karaca Bey'in bir taktiğiyle sonuç değişti. (...) Ertesi yıl, Osmanlı tarihindeki kapıkulu ayaklanmalarından ilki Edirne'de yaşandı. Yeniçeriler, 1446 ilkbaharında eksik vezinli akçelerle ulufe verilmesine tepki gösterip “buçuk akçe terakki” isteyerek daha sonra Buçuk Tepesi denilen yerde toplandılar. Ulufe zammı verilip asker yatıştırıldı. Ancak olasılıkla bu eylemi perde arkasından yöneten Çandarlı Halil Paşa, Manisa'ya haber uçurup Murad'ı Edirne'ye davet etti. 5 Mayısta Manisa'dan ayrılan Sultan Murad'ın dört ay sonra Ağustos ayının son günlerinde Edirne'ye ulaşmış(tı). (...) II. Murad, beş yıl süren bu ikinci hükümdarlığında da önemli başarılar kazandı. (...) 3 Şubat 1451'de Edirne Sarayı'nda öldü. II. Mehmed Edirne'ye gelip tahta oturuncaya dek ölümü 19 gün gizli tutuldu. Cenazesi Bursa'ya götürülerek adını taşıyan semtte oğlu Ali'nin yanına gömülmüş, daha sonra vasiyeti gereği üzerine üstü açık bir türbe yapılmıştır.
Sayfa 81 - 6- II. MuradKitabı okudu
·
66 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.