Gönderi

156 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 hours
Günlerdir sitede Aylak Adam'ın başkahramanı C. ile Yabancı'nın kahramanı Mersaut benzerliğine dikkat çeken gönderiler görüyorum..Bu benzerlik üzerine epeyce bir düşündüm bu sayede ve zihnimimin derinliklerinden okumamın üzerinden epey zaman geçmiş olan bu eserleri çekip çıkarmaya,olanca kuvvetim ile muhasebe etmeye çalıştım..Aklıma gelen birkaç detayı da paylaşmak istedim,zihnim beni yanıltıyorsa,bazı olguları yanlış hatırlıyorsam şimdiden affınıza sığınıyorum... Evet önsözümüz bitti,kendimizi güvenceye aldık,başlayalım o vakit :) Şimdi birçoğumuz sırtüstü yatmayı,hazır para yemeyi,kafamıza göre kimseye minnet etmeden yaşamayı severiz ve ya hayal ederiz..Şüphesiz C.'nin hayatı gibi bir hayat bize bahşedilse birçoğumuz buna hayır demeyiz.C.'nin bizdeki karşılığı biraz da özgür oluşundan ve kendi kurallarına göre yaşamasından bu kadar yüksektir herhalde..Yani C. bizim ütopyamızdır.Her ne kadar günlük hayatta C. gibi insanları görünce yadırgasak da bu bastırılmışlığımızdan gelir..Oysa boş gezen,kafasına göre yaşayan,toplumun tüm değerlerinden sıyrılmış,yalıtılmış bu insanlara karşı içimizde her daim kıskançlık vardır.Romanlarda gördüğümüz zaman bu zihnimizde tasavvur ettiğimiz varlığın somut değil de bir hayal ürünü olduğunu bildiğimizde onunla özdeşleşmemiz daha kolay olur.Zira romanlar bastırılmış duygularımızı açığa çıkarmada ve kendimizi tanımada etkin bir türdür.. Neyse C. abimizi biraz daha açalım.C. mirasyedi dediğimiz türden bir hayata sahiptir.Babasından ona yüklü bir maddi gelir kalmıştır.O bu gelirle ekmek kazanma derdi olmaksızın kafasına göre yaşamaktadır.(Bu nokta çok önemlidir,zira önüne gelen aylak olamaz,aylak olmak için belirli bir maddi gelir gerekir,aksi takdirde aylak olmayan kişi en azından dilenmek zorundadır zaten çalışıyorsa aylak olamaz) Bu maddi rahatlık ve fiziksel özgüven,yüksek libido ile birleşince ortaya böyle bir karakter çıkar.Ayrıca anne babasının ölmüş olması da bu davranış biçimlerinde bir hayli etkilidir.Öyle ki babasının aile içindeki soğukluğu,annesinin erken ölümü ve babasının teyzesi ile cinsel ilişkisi onu nevrotik bir kişilik yapmaya ve onun üzerinde çeşitli saplantılara yol açılmasına sebebiyet vermiştir.Babasının soğuk mizacı ve sertliği C. bir çeşit -teyzeye doğru yönlendirilmiş- bir oedipal komplekse yok açmıştır..C. annesinin ölümünden sonra teyzesi ile anne ilişkisine yakın bir ilişki kurmuştur.Teyzesi onun vazgeçilmez bir parçasıdır.Babası ise teyzesini ondan çalan kişidir.Bu yüzden C. oedipal bir kompleksin içindedir..Ayrıca babasının teyzesinin bacaklarını okşaması da ondan bir çeşit isterik krizlere ve saplantılara yol açmış ve bu trajedi hayatının tüm anlarında bir korku imparatorluğu gibi karşısına dikilmiştir..Romanın kemiği bu eksen etrafındadır.. Şimdi C.nin kişiliğini ana hatlarıyla betimleyip Mersault ile kıyaslama yoluna gidelim..C. her ne kadar umursamaz gibi görünse de aslında saplantılı ve nevrotik bir kişiliktir.İnsanlarla ilişkileri Mersaut'un aksine daha samimimidir.Toplumdan yalıtılmış olsa da topluma karşı duyarsız değildir.Kısmen yabancıdır topluma..Mersault ise hem kendine hem topluma aşırı derecede yabancıdır..Duygudurumu C. gibi inişli çıkışlı değildir..C.'ye göre aşırı derecede pasifizedir..C. bazı durumlarda insani davranışlar gösterir,örneğin yoldan geçen bir dilenciden sigara isteyip onların gururunu okşamak isteyecek kadar yüksek bir empati gücüne sahiptir.Oysa Mersault bu davranış biçimlerinin hiçbirini göstermez,hiçkimseye karşı en ufak bir yakınlık(cinsel ve aşk ilişkilerini saymıyorum) eğiliminde bulunmaz.Mersault bizim tabirimizle -cool- bir kişiliktir.. Kısaca C. aktiftir(aylak ve atılgandır) Mersault ise pasif ve durağandır.C. aşkın bir kişiliktir,Mersault ise içkin..Yaşam felsefeleri psikolojik bozuklukları da farklıdır..Aylak Adam'da "aylaklık",Yabancı'da ise "saçma" felsefesi işlenir.Tabi bu ayrımları fazla açacak donanımda değilim,bu konuyu felsefeye hakim arkadaşlara bırakıyorum..Psikolojik olarak da neredeyse tamamen zıt karakterdedirler.Dışardan bu kadar benzer görünmesi bizi şaşırtmasın,Dostoyevki'nin dediği gibi psikoloji iki uçludur her zaman..C. nevrotik bir kişilikken,Mersault duygusuz(bir nevi sosyopat) bir kişiliktir..Annesine karşı dahi hiçbir şey hissetmez..Öyle ki ölüm gibi en tabi bir duyguya karşı bile öylesine karşı soğuk ve yabancıdır..Bu bir çeşit derealizasyon ve depersonalizasyondur..Yine de ikisi de fiziksel olarak güçlüdür,libidoları yüksektir ve genel anlamda umursamazdırlar..Şimdilik size Dostoyevski ve Hüseyin Köse'nin aylaklık ile ilişkili sözleriyle veda ediyorum ve yanlış tespitlerim varsa-ki muhakkak vardır- paylaşmanızı rica ediyorum..Okuyan herkese teşekkürler.. "Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz,olanlar yalnız aptallardır." Yeraltından Notlar, Dostoyevski Var olmak algılanmış olmakla lanetlenmiştir artık ve boş zamanlarının erdemini hesaplı kesinliklere kurban etmiş bir uygarlığa inat, zamansızlığın efendisi olan aylaklığın esaslı bir övgüsü yapılmalıdır şu halde. Dahası, böyle bir övgüye her zamankinden daha fazla arka çıkılmalıdır. Çünkü aylaklığın erinci, düzenin ve mutlak değişmezliğin değil; rastlantısallığın ve apansız karşılaşmaların hesapsız harcama kalemine kayıtlıdır.Yersizyurtsuzluğun güven telkin etmeyen ama özgürleştiren toprağına buyur edilmiş her düşüncenin yolu er ya da geç AYLAKlığın muazzam bakışının gücüyle kesişmek zorundadır. Hüseyin Köse/Flanör Düşünce Çünkü yol, belki de esirgenmiş mutluluğun kol gezdiği bir dünyada “gitme”nin ayakucuna dek inen bir kelimedir. Belki de dur durak bilmeden akıp giden bu tekinsiz gidişe en iyi onun içindeyken ve “yolda”yken katlanılabilir, tıpkı yalnızlıkla ancak bir başınayken baş edilebileceği gibi… Hüseyin Köse/Flanör Düşünce
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201960.3k okunma
··
156 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.