Gönderi

Biz özgür müyüz?
BİZ ÖZGÜR MÜYÜZ? Günümüz insanın özgürlük anlayışı, her istediğini yapabilme, sınır tanımama şekline döndü. Sınır tanımama mecazi anlamda başkalarını düşünmemeyi içerirken, gerçek anlamıyla da alıp başını gitmeyi dile getirmektedir. Evet, günümüz özgürlük anlayışı istediğin yere gidebilmeye odaklandı. Bunu, kimi zaman yeni ulaşım araçlarını kullanarak somut olarak yaparken, kimi zaman da bir bilgisayarın başında, internette gezinerek yapıyorlar. Yaşama her an katılan modern aletler, bir yandan “özgürlük” getirirken ve reklamları bu özgürlük teması üzerine kurulurken, bir yandan da özgürlüğün kısıtlayıcıları olarak belirmiştir. İletişim aleti olan ve özgürlüğün temsili olarak satılan cep telefonlarımız, özgürlüğümüzü ulaşılır kılmaktadırlar. Her an her yerde ulaşılabilir olmak özgürlük müdür? Ve uydudan izlenebilir olmak, her konuşmanızın dinlenebildiğini bilmek bir kısıtlılık mıdır? Yoksa modern özgürlüğümüzün kanıtı mıdır? İnsanın, insan olmanın en üst düzeylerine çıkabilmesi ve mutlu olması için gerekli olduğu kabul edilen özgürlük nedir? Bu sorunun yanıtını bulmak kolay değil. Bir mahkûm düşünün. Suç işlemiş ve hapsedilmiş. Bu kişi hapishanede özgür müdür? Sonra bu kişinin hapishaneden kaçtığını farz edin. Kaçtığını ve gizlendiğini. Kapalı olmadığına göre, artık özgür olması gerek, ama kapalı olmadan da istediği gibi yaşama şansı olmayınca “özgürdür” diyebilecek miyiz? Ya da kimlik değiştirdiğini ve yeni bir yaşamı olduğunu varsayarsak, tanınabilme ve yakalanma endişesi nedeniyle, yani kendini güvende hissetmediğinde, istediğini yapsa, her yere gitse de özgür olacak mı? Görüldüğü gibi bu sorunun yanıtını vermek kolay değil. Toplum içi özgürlük Bir toplumun özgürlüğüyle, orada yaşayan bireyin özgürlüğü her zaman örtüşmez. Bazen toplumun özgürlüğü adına, bireyin özgürlüklerinden vazgeçilir. Ama daha fazlası, toplum içinde özgür olmak adına yaptıklarımızdır. Bir örnek verecek olursak eşyalarımız, modaya uygun seçilmiş giysilerimiz, benzer düşünce sistem ve kalıplarından oluşan söyleşilerimiz bizi özgür kılmakta mıdır? Yoksa özgür olma adına yaptıklarımız, bizi kendi yarattığımız kültürel gelişmenin bağımlısı, kölesi haline mi getirmektedir? Gelin bir daha düşünelim. Toplum olmanın gereği, kendi yarattığımız aletlerin ve kuralların sonucu hukuki, ahlaki, dini, beşeri kanunlarla sınırlanmış bir özgürlükten bahsederken, buna oluşturduğumuz moda kavramları, siyasi kalıplar, fanatik spor taraftarlığı gibi, tüm özgür insan davranışlarını belli kalıplara koyan düzeni ekleyerek, özgürlük nisbi bir özgürlük haline getirilmiştir. Aşk, sevgi ve evlilikten bahsederken, mutlaka özgürlükten de bahseder olduk. Modernlik, bu kavramları özgürlüğü kısıtlayıcı, bağlayıcı olarak belirledi. Buna karşın, birçok insanın demode olmayı göze alarak, gönüllü olarak özgürlüklerinden vazgeçmelerine minnettar olmak gerekir gibi görünüyor. Yoksa, tam tersini düşünüp, aşık olma özgürlüklerini kullandıklarından mı bahsetmeliyiz. Galiba, davranış özgürlüğünü yitirmiş insan, ancak kendi kendine vurduğu zincirleri beyninde kırabildiği oranda özgür olabilecektir. Bu durum bize, özgürlüğün içimizde olduğunu ve onu keşfetmek için içsel bir yolculuğa çıkmamız gerektiğini anlatır. Ünlü düşünürlerin de söylediği gibi: • "Gerçek özgürlük, içsel bir durumdur ve dış koşullara bağlı değildir." - Epiktetos • "Özgürlük, sadece düşüncelerimizdeki zincirlerin kırılmasıyla elde edilir." - Jean-Jacques Rousseau • "Kendini tanı, kendin ol, özgür ol." - Ralph Waldo Emerson #Soneratabek #yazar #Keskinkalemlerimiz #özgürlük
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.