Karıma Mektup
Bir tanem!
Son mektubunda:
"Başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"Seni asarlarsa
seni kaybedersem," diyorsun,
"yaşayamam!"
Yaşarsın, karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm.
Fakat emin ol ki, sevgili,
zavallı bir çingenenin kıllı,
siyah bir örümceğe benzeyen eli geçirecekse eğer ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar Nazım'a!
Ben, alacakaranlığında son sabahımın dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli, altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana istendiğini idamımın, daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar kellesini adamın.
Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal!
Paran varsa eğer bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı.
Ve unutma ki daima iyi şeyler düşünmeli bir mahpusun karısı.
31.11.11 / Bursa Hapishanesi