Aramızda kalacağına söz verin önce ve sonra sonuna kadar yazılanları okuyun lütfen. Hepimiz insanız diye başlayayım söze. Bu insanlığımız günaha meyilli bir fıtratta olduğumuzu belirtmek içindi.
Peşine de Müslüman olduğumuzu söyleyeyim. Bu Müslümanlıkta ahiretimizi düşünen insanlar olmak zorunda olduğumuzu belirtmek içindi. Bu iki noktayı belirttikten sonra gelen soruların ve duyduklarımın bunları yazmaya beni ittiğini de ekleyeyim. Mevzumuz şu; günahı ifşa etmek...
Genel örneğimiz de şu; hocam ben biriyle birlikte oldum (flört vs), tövbe ettim acaba evleneceğim kişiye bunu söylemezsem haksızlık etmiş olur muyum? Bu soruya ek olarak acaba ayrıldığım kişinin hakkına girmiş olur muyum, kul hakkına girdim mi?
Şimdi beni iyi dinle kardeşim! Hiçbir günahını ama hiçbir günahını kimseye anlatma. Birlikte olduklarını, yalanlarını, hırsızlıklarını, hatalarını, içkini, kumarını, faizini... aklına hangi günah geliyorsa onu anlatma. Tövbe etmiş olmanın ilk şartı o günahı toprağa gömmektir...
Ara ara çıkarıp baktığın, durup durup anlattığın, bir hocaya sorayım deyip içini rahatlattığın o günah var ya, toprağa gömülmüş günah değildir. Ben bu günahı nasıl işledim deyip pişman olduğun ve kıyamete kadar bir daha değil dile, kalbine getirmediğin o günah tövbe edilmiştir.
Tövbe ettiğin günahta ne onun öncesini ne de onun sonrasını ilgilendirmez. Yani evleneceğin kişiye anlatma bunları. Yani kimsenin kul hakkına girmedin. Günahı Allah’a karşı işledin, tövbeyi Allah’a yaptın, günahını da anlatacaksan Allah’a anlat. Kullarla işin olmasın..
Bu özel örneği diğer günahlara da uyarlayabilirsin. Sana bunları niye kimseye anlatma diyorum biliyor musun? Çünkü anlatmakla için soğumayacak. Bir şey değişeceğini sanırsın ama aslında karşıdakine derdini değil, zayıflıklarını kozlarını verirsin. Seni kınayacak fırsatı verirsin...
Anlatma diyorum çünkü, ümmetin aydınlık yarınlarına dair ümit besleyenleri anlatacaklarınla umutsuzluğa sevk edeceksin. Her anlattığın günahın ümmet daha kötüye gidiyor dedirtecek. O yüzden sus. Sen aslında kendi günahını, yanlışını değil, ümmetin ölüm fermanını anlatıyorsun...
Anlatma diyorum çünkü, anlattığın her günahın o günaha karşı olan toplumsal refleksi düşecek. Artık kimse o günahla alakalı sakındırma vazifesini yerine getirmeye cesaret edemeyecek. Kitlelerin işlediği günahlara bireysek tepki vermeye insanlar çekinecek. O yüzden sus, anlatma..
Anlatma diyorum çünkü, insanların aleyhine şahitlik yapmasına neden olma. Bırak seni iyi bilsinler ama sende iyi ol. Zaten iyi olmaya söz vermiştin, tövbe etmiştin. Ondan sonra dönüp kötülüklerini döküp saçma. İnsanların sana karşı hüsnüzan beslemesi sui zan beslemesinden iyidir...
Anlatma diyorum çünkü, bu dünyada günahlarını örtenlerin ahirette de günahları örtülecek müjdesine nail ol. Anlatma ki, günahlarında seninle beraber ölsün. Ama anlatırsan sen toprağın altındayken, toprağın üstü günahlarınla çalkalanacak. Arkandan okunacak Fatihaları engelleme!
Anlatma diyorum çünkü, kendini ifşa ettikten sonra kendini ihya edemezsin. Artık sende arsız biri olursun. Artık günah işlemek senin için su içmek gibi olacak ve Allah muhafaza eylesin bu durum ilerledikçe imanının gitmesine, günahlarını iyi görmeye seni itecek. O yüzden sus, sus..
Hele hele günahını sosyal medyada afişe etmek, günahı internet ağlarına düşürmek, küfürlü videolar çekmek, tesettürsüz fotoğraflar yüklemek, içki masasında poz vermek, cesur pozlar diye lanse edilen kötülük çukuruna yuvarlanmak canlı canlı ölmek demektir. Yapma, atma, yükleme…
Mevzu uzar, siz beni anladınız. Duayla bitsin. Allah'ım günahlarımızı ört, bizleri affet, tövbemize sadık kalmayı nasip et. Settar olan sensin, sen günahları örtmeyi emrediyorsun, emrettiğin şeyi senden istiyoruz, ört bizleri Allah'ım, biz dahil kimsenin açamayacağı şekilde ört..