Gönderi

Rüya
Ahmet Haşim'in O Belde'si şiirimizin şahikalarındandır bana göre. Şiirin ismi müphem bir uzaklığı en ünsî şekliyle anlatır. "O" bir işaret sıfatı olarak uzaklığı işaret eder ama içimizde bir yerdedir kayıp belde ve Haşim bizi oraya davet eder. O Belde evvelinde bir kaçış ve sonrasında bir arayıştır. Her kaçış bir şikayettir ve her arayış insanın ilahî olana teslim oluşudur. Haşim'in bu şiiri Baudelaire'in Seyahate Davet isimli şiirinden esinlenerek yazdığı söylenir. Şiirin çok güzel bir tercümesini Cahit Sıtkı Tarancı yapmıştır. Dileyen okuyabilir. Baudelaire bu şiirinde okuyucuyu davet ettiği yerde aynaların derin olduğunu söyler ve devam eder: "Her şey kendi dilince Ses verir bize; Ve kalbini gizlice Gösterir bize." Aynaların derinliğine davettir sanki bu mısralar. Aynaları derinleştirerek bakışımızı derinleştirebilir miyiz acaba? Yoksa ayna ile kastedilen bakışın kendisi midir? Derinleşen bakışlarda varlık da derinleşir mi? Sorduğumuz sorular mıdır bakışımızı derinleştiren? Vakt-i Garîbe Âlem-i Muhâl'in bir kaynağı da O Belde'dir. "O" ile işaret edilen bir âlem-i muhâl'de yaşanan gâîb bir zamandır vakt-i garîbe... Dinleyelim: "Orada kainat hulya İle sarhoştur, Sıcak, sıcak bir ziya İçinde uyur." Ölüm ile uyku arasında ama ölüme daha yakın bir sükûn halidir bu mısralar... Derinleşen aynalarda kaybolmanın eş anlamlısı bir arayıştır O Belde... Kimse kaybetmeden aramaz, kimse kaybolmadan kendini bulamaz... Derinleşen aynaların saflığında, uyuyan sıcak bir ziyanın rüyası... Bir rüyanın peşinden sefere çıkan Evliya Çelebi'nin tabiri ile Baudelaire'in Seyahate Davet'i arasında nasıl bir metafizik bağ vardır? Rüyalarımızın tabirini hangi uykunun ardından hangi aynanın derinliğinde aramalıyız? Bir ermişe gördüğü rüyanın tabirini sormuş bir derviş. "Bana uyanıkken gördüğün rüyayı anlat ki sana tabir edebileyim." diye cevap verir ermiş.
·
140 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.