Gönderi

Bi' takım nöbet motivasyonları...
İntörn doktor olarak çocuk acil nöbetinde uykunun ufak ufak bastırdığı şu saatlerde heyecandan uyutmayacak sebeplere sahip olduğumu hatırlatan bi' takım notlar... 20 Ocak 2023 ... Kulağımda müzik, peronda aşağı yukarı yürüyorum. Vaktin geldiğini düşündüğümde gelen trene bindim, dalgınlıkla ters yöne gidene binmişim ya da iki perona da üniversite treni geliyordu belki de öğrencilere yetebilmek için bilmiyorum. Ters yöne gittiğimi fark ettiğimde gelecek durakta inmeye karar verdim, bir yandan da kendi halime gülüyorum. Küçük şehirde yaşaya yaşaya iyice köyden inme şehre oldum diye dalga geçiyorum kendimle... Pink'ten Try şarkısı çalmaya başladı, ben de trenden inip karşıdan gelen trenle geri döneceğimi çaktırmamaya çalışarak peronda ilerlemeye başladım. "just because it burns doesn't mean you're gonna die" sözleri kulağımda ve Dörtçelik Çocuk Hastanesi ordaydı. Güneş yeni yeni doğarken pembe bulutlarla, pembemsi duvarlarıyla çocukluğumda iğne olacağımı bilsem de ortamını sevdiğim için, neden sevdiğimi bilmeden, içten içe mutlu hissettiğim o hastane tam karşımdaydı. Çocukken doktor olarak karmaşasıyla koşuşturmacasıyla kendimi koridorlarında hayal edebildiğim ve ben başka bir yerde olmak istemiyorum dedirten o hastane... Şimdi yolun yarısından fazlasını geçmiş olarak, pediatri stajını almış, üzerine neler neler yaşamış bir tıbbiyeli olarak, bir Dönem V öğrencisi olarak o hastane binasının karşısında durmak kalbimin hızlı hızlı atmasına sebep olmuştu. Böyle bir heyecanı, geleceğe dair böyle bir heyecanı olmadan yaşamak ne kadar kötü diye düşündüm. Yanlış yöne giden trene binmek ve tuğladan yapılmış bir bina bile size bazen ne kadar uzun bir yoldan geldiğinizi ve daha ne kadar uzun bir yolunuz olduğunu hatırlatabiliyor. Okumak gerekiyor sadece, anı okumak. Şikayet etmeden önce, kendine kızmadan önce, hayata "bıktım artık naraları" atmadan önce, o anın senin için saklamış olabileceği güzelliklere bir şans vermek, bakmak gerekiyor. Geleceğime dair umutlarla günümün geri kalanının aydınlandığını hissederek olmayı hayal ettiğin yer için çabalamayı asla bırakma diye öğüt verdim kendime. Oraya anne babasının elini tutarak çekinerek giren o küçük kızın elini tuttum ve sınava hazırlanılan onca yıl, etüt merkezine gitmek için defalarca bindiğin o tren, bir gün Stj Dr kimliğinle karşısında durabileceğin ve iyi ki diyeceğin o güne hazırlıyor seni, merak etme, "just because it burns doesn't mean you're gonna die You've gotta get up and try, try, try..." diye fısıldadım kulağına. "just because it burns doesn't mean you're gonna die You've gotta get up and try, try, try..."
·
98 görüntüleme
Merve Kılıç okurunun profil resmi
🤍🫂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.