Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
TEMBELLİK HAKKI / PAUL LAFARGUE Adı çok çekici olduğu için uzun süredir aklımda olan Paul Lafergue'nin Tembellik Hakkı kitabını aldım, okudum ve tembellik yapmadan hemen yorumunu yazdım. Aslında tembellik bana uzak bir kavram ama bu aralar biraz üşengeçlik var, yaşlılık mı dersiniz, bahar yorgunluğu mu bilmem artık. Ben de tembel olmak istiyorummmm . Bu yüzden bu kitabı okudum ki haklarımı öğrenebileyim. Paul Lafargue (1842-1911): Fransız Marksist, iktisatçı, gazeteci, yazar. Tıp öğrenimi gördü, Londra’da Marx ve Engels ile tanıştı, Birinci Enternasyonal’e katıldı. 1868’de Karl Marx’ın kızı Laura ile evlendi. Paris Komünü’nde faal bir rol aldı. Jules Guesde ile birlikte temellerini attığı Fransız İşçi Partisi’nin en etkili liderlerinden biri oldu. Lenin’in Marksizm’in en yetenekli ideologlarından biri olarak andığı Lafargue, yaşlılığın zihin ve bedende yol açacağı yıkıma katlanmamak için 1911 yılında eşi Laura Marx ile birlikte intihar ederek yaşamına son verdi. Keskin, yer yer ironik bir dille kaleme aldığı Tembellik Hakkı, ilk kez 1880 yılında haftalık Égalité dergisinde tefrika edildi, 1883 yılındaysa cezaevindeyken eklediği birkaç notla birlikte tekrar yayımlandı. Lafargue Tembellik Hakkı’nda sadece kapitalizmi değil çalışma dogmasıyla baştan çıkarıldığını söylediği proleteryayı da sertçe eleştirir. Zorunlu çalışmayı kapitalist toplumda her tür entelektüel soysuzlaşmanın, organik bozulmanın sebebi sayar. Diyor tanıtım yazısında. Lafergue'nin kaleminin sert olduğunu böylece öğrendik, bakalım fikirleri neymiş. Anlaşamama olasılığımız yüksek çünkü kendileri Karl Marks'ın takipçisi, damadı!!! Kayınpederini de sevmem zaten süt oğlan ( Süt Kardeşler (1976) filminden ) Neden Marks'ı sevmiyorum derseniz iktisat / işletme derslerinde yeterince bıktırmıştı. Şimdide keçinin istemediği ot burnunda bitermiş hesabı sosyoloji / felsefe tarihi gibi derslerde de Marks ve kuramlarına yakalandım. Kitaba dönersek, 'Çalışmanın Takdisi' adlı bölümde: "Kafası içler acısı bir karmaşadaki Auguste Comte'tan, insanı güldürecek kadar berrak Leroy Beaulieu'ye kadar burjuva filozoflarının, iktisatçılarının; şarlatanca romantik Victor Hugo'dan naifçe grotesk Paul de Kock'a kadar burjuva edebiyatçılarının hepsi, Çalışma'nın büyük oğlu olan İlerleme tanrısının şerefine mide bulandırıcı türküler yaktılar." !!!... İlginç tanımlamalar, hakaret derecesine varan küçümsemeler. En çok ilgimi çeken Comte için söyledikleri oldu, kafa karışıklığının sebebi acaba dahi olması olabilir mi? Çünkü Comte, sosyolog, matematikçi ve filozof. Sosyolojinin babası olarak anılan Comte, 'sosyoloji' adını kullanan ilk sosyologtur. Üç Hal Kanunu'da sosyolojide önemli bir kuramdır. Leroy-Beaulieu ise Legion d’honneur nişanı sahibi, Economiste Français dergisinin kurucusu, Ahlak ve Siyaset Bilimleri Akademisi üyesi önemli bir iktisat profesörü. Siz okurlara Victor Hugo'nun değerini anlatmama gerek yok herhalde. Daha birçok kişiye de bu tip saldırılarda bulunuyor. Bence fikir tartışmalarında bu tip hareketler gereksiz, yetersizlik göstergesi. Sen fikrini, kuramını anlat, savaşacaksan fikirle savaş, kişileri küçümsemen, hakaret etmen, aşağılaman senin kuramını yüceltmez, haklı olduğunu göstermez. Aynı bölümün sonundaysa: "Burjuva devriminin metafizik avukatları tarafından uydurulmuş tık nefes İnsan Hakları'ndan bin kat daha soylu ve kutsal olan Tembellik Hakları'nı ilan etmelidir; günde üç saatten fazla çalışmamalı, günün geri kalanında ve geceleri tembellik etmeli, yiyip içip eğlenmelidir." diyor Lafargue. Ayyy, ne güzel değil mi? Ama bu da benim aklıma birkaç soru getirdi: Üç saatlik çalışmada mola hakkı var mı? Varsa kaç kere ve süreleri nedir? Çalışılacak olan üç saat neye göre seçilecek, günün hangi saatinde çalışılacak? Emeklilik olacak mı, emekli olma süresi nasıl hesaplanacak? Bu çalışmaya karşılık sağlık güvencesi/ hizmetleri ne olacak? Ücretlendirme nasıl hesaplanacak? Yol - yemek gibi kalemlerin durumu ne olacak? Sosyoloji, sosyoloji dediğime bakmayın benim ilk sertifikam serbest muhasebecilik ve sonrasında lisans olarak işletme fakültesi mezunuyum. O yüzden bu kadar çok şey aklıma geldi. Seneler içinde sistem öyle karmaşıklaşmış ki hadi günlük 8 saat çalışma süresini üç saate indirelim demekle olmuyor maalesef. Ayrıca kitabın yazıldığı dönemde çalışma saatleri on iki ila on dört saat iken bugün sekiz saat. Özellikle bu konularla ilgilenenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Konuya uzak ama okumak isteyen okurların ise biraz yavaş, sindirerek okuması gerekiyor ama üzülmesinler zaten incecik bir kitap.
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202010,2bin okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.