Gönderi

129 syf.
·
Not rated
“Öyle işte. Hala biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?” İnsan olmanın sancılarını yaşam boyu gideremezken bir de üzerine kadın olmanın serzenişleri sarsıyor tabii bünyeyi. Sonu gelmeyen iç hesaplaşmalar insanın iki yakasına öyle bir yapışıyor ki sormayın gitsin. Gitmekten, gelmekten, beklemekten, sevmekten, hatta yaşamaktan bile sıkılıyor bazen insan. İnsanın içi bazen gerçekten öyle bir sıkılıyor ki kaçacak minik bir iğne deliği bile umut olabilecekken kaçtığı nokta yine kendi kuytu köşeleri oluveriyor. Eh bu sıcaklarda serin kuytular da fena fikir sayılmıyor. Kalemiyle tanışmak için can attığım bir isimdi Aylin. Her insanın hayatında bir Osman barındırdığının, besleyip büyüttüğünün sade örneklerinden aslında bu kitap. Kim bilir nice Osmanlar yaşatıyoruz içimizde. Küsüp küsüp barıştığımız, çokça sevip ardından fena halde sıkıldığımız, görmekten bıktığımız an yeniden görmek için can attığımız cinsten (!) Bazen öyle dönemeçlere denk geliyor ki insanın yolu ne devam edebiliyor hayatına ne de durup bekleyince geçiyor zaman, hisler veya zihindeki düşünceler.. Bu kitap içsel bir tamirin özeti aslında. Yaşanmış ya da yaşanamadan yarım kalmış hikayeleri, insanın tekrar tekrar ihtimaller dahilinde içselleştirmesiyle haiz oluyor. Salon boşalıyor ama film oynamaya devam ediyor. Ve diyor ki yazar; “Hayatım bir mekanmış da herkes içerideyken dışarı çıkmışım.” hangimizin şöyle usulca kendi hayatından çıkmaya ihtiyacı yok ki?
Bu Hikaye Senden Uzun Osman
Bu Hikaye Senden Uzun OsmanAylin Balboa · İletişim Yayıncılık · 20224,381 okunma
·
160 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.