Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1504 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
50 günde okudu
Bir Yazarın Günlüğü İncelemesi
Dostoyevski, 1873 yılında Grajdanin(Vatandaş) dergisinde başladığı bu yazıları 1881 Ocak ayına kadar sürdürmüştür. Bu dergi yazılarında onun çoğunlukla siyasi, teolojik, ahlaki yazılarını ve hikayelerini görürüz. Dostoyevski bu dergi yazıları sayesinde tüm Rusya’da ünlenmiş ve yıllar boyu yakasını bırakmayan borçlarından kurtulmuştur. İncelememi Din-Siyaset,Rusya ve Avrupa, Hikayeler ve Mahkeme yorumları olarak ayıracağım. - DİN VE SİYASİ GÖRÜŞLERİ İLE DOSTOYEVSKİ Ecinniler kitabında geçen bu diyalog, onun Rusya hakkındaki politik fikirlerini özetler; N. Stavrogin : Tanrıya inanır mısınız? I. Shatov : Ben Rusya’ya inanıyorum. Dostoyevski, Rusya ve Ortodoksluğu, bir elmanın iki yarısı gibi ayrılmaz bir bütün olarak görüyordu. Kendi deyimiyle ‘Hristiyanlığı bırakan bir Rus, aynı zamanda Rus olmaktan da çıkar’. Avrupa’da yanan nihilizm, ateizm ve komünist-sosyalist ideolojilerden tek kurtuluş yolunun Rus Ortodoksluğu olduğu inancındaydı. Bu inancı taşıyan Rus halkına karşı derinden bir sevgi ve saygı duyuyordu. Rus halkının yüreğindeki Ortodoks ve İsa sevgisinin sadece Rusya değil, Avrupa ve dünyanın kurtuluşu olduğu düşüncesindeydi. Dostoyevski, Rusya’nın Slav ve Ortodoks toplumların kurtarıcısı olarak görüyordu. Onun için Slav ve Ortodoks halkların birliği kurulmalı ve bu birliğin başkenti İstanbul olmalıydı. İstanbul’un elbet bir gün Rusların eline geçeceği inancındaydı. Yazılarında Osmanlı himayesindeki Rum ve Slav halkların ezildiğini söylüyor ve Rus Çarlığı’nı bu eziyete karşı mücadeleye çağırıyordu. Kendi döneminde yaşanan Osmanlı Balkan İşgali ve Osmanlı – Rus savaşına karşı düşünceleri oldukça milliyetçidir. Ülkemizde sevenlerinin ona karşı sempatisini azaltsa da objektif olunması gerektiğini düşünüyorum. O dönem gazeteler, Slav mülteci ve gazilerin, Türk’lerin uyguladığı ağır işkence yöntemlerinden ve gaddarlıklarından bahsederken farklı bir düşüncede olunması beklenemezdi. Zulme uğrayan Türkmen halklar ve askerlerimiz olsaydı biz de aynı tutumlarda bulunurduk. Aynı dönemde yazılan Anna Karenina romanının son bölümünü ve Levin karakterini dergi yazılarında uzunca eleştirmiştir. Aslında romanlarından aşina olduğumuz hümanist görüşü yansıtan bu eseri yermiş ve Tolstoy’u kafası karışık, farklı bakış açılarından yoksun ve hayalci biri olmak ile suçlamıştır. Dostoyevski için savaş hayatın bir gerçeği ve uzun süreli barış için şart bir olgudur. Uzun süreli barış halkı köhneliğe, akıl durgunluğuna ve daha gaddar bir kişiliğe iterken bu tür savaşlar hem ileride akacak daha fazla kanı engellerken insana barışın önemini gösteren bir eylemdir. - RUSYA VE AVRUPA DİPLOMATİK VE KÜLTÜREL ELEŞTİRİLERİ İLE DOSTOYEVSKİ Çar Petro’nun 200 yıl önce Petersburg kentini kurması ile başlayan Avrupalılaşma düşüncesinin herkes gibi hezimet ile sonuçlandığını düşünüyordu. Avrupa giyim kuşamı ve eğlencesinin benimsenmesi dışında hiçbir sonuç elde edilememişti. Aydın kesim Liberalleri, bu başarısız reform hareketleri için haklı suçlarken, kendisi Avrupa medeniyetinin Rus insanına uygulanamayacağına inanıyordu. Onun için Rus halkı, Avrupa’dan farklı kendine özgü dinamikleri olan bir toplumdu. Maddi ve manevi kurtuluşun halka ve Rus kültürünün köklerine inmekte olduğunu düşünüyordu. Bu liberal görüşlerin ve Avrupa medeniyetlerindeki işçi sınıfının, Avrupa’nın sonunu getireceğine inanıyordu. Döneminde Liberal ve ‘Avrupalı Rus’ dediği aydınları fazlasıyla eleştirmiştir. Rusya’da satılan toprakları ve köle tazminatları ile Avrupa’da yaşamını sürdüren bu kesimin ileride vatansız ve yoksul bir hayata doğru sürüklendiklerini düşünüyordu. Aydınların Avrupa’da yetiştirdiği çocuklarının, kendi topraklarının dilini tam öğrenmemesi, birçok Avrupa dilini yüzeysel öğrendikleri için sıkıntılar yaşayacaklarını düşünmüştü. İlerideki hayatlarında hiçbir dili derinine inmeden öğrenmedikleri için kalplerindeki duyguları sözcüklere taşıyamayacaklarını ve bundan dolayı ruhsal bulantılar yaşayacaklarını düşünüyordu. Dostoyevski’nin bu düşünceleri övgüye değerdir. Psikoloji ve Pedagoji bilimlerinin emekleme aşamasında olduğu dönemlerde bu tür teşhislerde bulunabilmesi onun üstün zekasının belirtisidir. - DERGİ YAZILARINDAKİ HİKAYELERİ Dergi yazılarında Bobok, Uysal Kız, Mujik Marey gibi hikayeleri bulunur. Bu hikayeler ilgi çekici ve okunmaya değer yazılarıdır. Aralarında en çok Uysal Kız öyküsünü beğendim. Hikaye, 16 yaşında intihar etmiş kısa hayatı travmalar ile dolu genç bir kadının evlendikten sonraki hezeyan ve kaprislerini intiharının ardından kocasının ağzından anlatır. Dostoyevski’nin başarılı ruhsal çözümlemelerini bu hikayede de görürüz. - MAHKEME YAZILARI İLE DOSTOYEVSKİ Dostoyevski dergi yazılarında öncelikle Rus halkı ve mahkeme dinamiğindeki çatışmalardan bahsetmiştir. Kölelikten yeni kurtulmuş bu halkın, Avrupa kültüründen aldığı yabancı mahkeme kültüründe bir yurttaş bilinci ile yargılayamadığını savunmuştur. Köleliğin kaldırılması, halkı, keşfetmesi gereken yeni bir yola sokmuştur. Dostoyevski yazılarında, avukatların savunmalarının manüpilatif yanlarına, sanık ve mağdurların ruh çözümlemelerine yer verir. Bu yazılarında ebeveyn-çocuk ilişkileri, çocuk ve insan psikolojisine dair saptamaları mevcuttur. - Bunlar dışında yazıları Puşkin Konuşması, yazın tedavi için gittiği kaplıcalardaki izlenimlerini ve kendisine karşı yapılan eleştirilere cevaplarını içerir. Kitap uzun soluklu ve görece okuması zordur. On dokuzuncu yüzyıl diplomasisi ve uzun ruhsal çözümlemeler kimilerine sıkıcı gelebilir. Ancak edebiyatının olgunlaştığı, hayatının son sekiz yılında kaleme aldığı bu dergi yazıları ile Dostoyevski’yi daha iyi tanıyacak ve kendinize bir şeyler katacağınız kuşkusuzdur.
Bir Yazarın Günlüğü
Bir Yazarın GünlüğüFyodor Dostoyevski · Yapı Kredi Yayınları · 2005476 okunma
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.