Bu kitap hakkında söylemek istediğim bir sürü şey , dokunmak istediğim bir sürü konu var ama nasıl başlayacağımı pek bilemiyorum . O yüzden ilk önce kitaptaki ana olaydan ve başlangıcından spoilersız bir şekilde bahsetmek istiyorum .
Locke Lamora Camorr ‘ un Hırsızbaşı tarafından satın alınarak onun himayesine girmiş bir yetimdir ta ki Gizli Barış ‘ ı bozup bir de üstüne Gölgeler Tepesi ‘ nin yegane kurallarından en önemlisini çiğneyene kadar . İşler bu hale gelince Hırsızbaşı ‘ nın acilen bir karar vermesi gerekir . Ya Locke ‘ ı köpek balıklarıyla oldukça kasa sürecek bir yüzmeye gönderecek ya da yaygın olan 12 Tanrı ‘ nın az bilinen 13 . ‘ süne mürit olarak verecektir . Locke ‘ ın asıl hayatı da işte bu az bilinen 13 . Tanrı olan Madrabaz Bekçi ‘ nin rahibi olan Peder Zincir ve diğer müritleriyle tanışınca başlar . Artık Locke Lamora tam teşekküllü bir hırsız olmak için yıllar gerektirecek bir eğitimin ve kariyerinin başlangıcındadır .
Bu olaylarla yeni hayatına adım atan Locke Lamora ‘ nın biz yetişkin halini okuyoruz kitabın büyük bir bölümünde . Geriye kalan kısımlarda ise “ Ara “ adı altında Locke ‘ ın ve yakın arkadaşları Calo ve Galdo Salza ile Jean Tannen ‘ ın geçmişlerini ve Camorr şehrine dair ayrıntıları okuyoruz . Ve bence bu bölümler olmasaydı kitapta ne olduğunu anlayamayacağımız büyük bir eksiklik olacaktı çünkü geçmişini , yaşadıklarını , korkularını ve dostluklarını bilmediğimiz bir karakterden yola çıkarak Locke ‘ ın yaptıklarını yeteri kadar anlamazdık diye düşünüyorum . Bazı yerlerde okuması daha uzun süren farklı ayrıntılardan da ben başkalarının aksine zevk aldım .
Kitabın dil ve anlatımından bahsetmek gerekirse eğer kişilik analizlerine , yer - mekan tasvirlerine , uzun ve detaylı olay anlatımlarına alışkın değilseniz ve en önemlisi sevmiyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye etmem . Çünkü kitap bu söylediklerimden bolca içeriyor . Bense uzun tasvirleri , karmaşık cümleleri , süslü metin yapısını seven birisi olarak kitabın edebi yönüne bayıldım .
Kitap hakkında en beğenilmeyen şeyler Centilmen Piçler ‘ in çaldıklarını fakirlere dağıtmaması ve evrende baş karakterlerimizin büyüyle uğraşmaması olmuş . Şu an kendimi kitabın avukatı olarak hissettiğim için birkaç şey söylemek isterim . Öncelikle Locke Lamora kötü sayılabilecek bir karakter ( hırsız sonuç olarak ) ve zaten kendisi de Camorr ‘ un Belası unvanını bir iyilik meleği olduğu için almamış . Buna rağmen Gizli Barış ‘ ı çiğneyerek soyduğu soylulara baktığımız zaman onların da servetlerini hangi “ yasal “ yollarla elde ettikleri tartışılır . Sanırım bu Camorr ‘ un doğasında var . Eğer Camorr ‘ daysanız ya normal bir suçlusunuzdur ya da hükümetin suçlu olmasına izin verdiklerindensinizdir . Ayrıca benim gözümde Centilmen Piçler ‘ e basit bir hırsız çetesi muamelesi yapmak yanlış olur çünkü Centilmen Piçler servetlerini el çabukluğuna olduğundan çok dil çabukluğuna , kas gücüne olduğundan çok beyin gücüne ve acemi şansından çok yıllar gerektirmiş bir eğitime borçlular . Gelelim oluşturulan evrendeki sözde büyü ve sihir yetersizliğine . Öncelikle kitabın türünün “ epik fantastik “ olduğunu söylemek istiyorum . Bu türe örnek olan diğer kitap serileri George R . R . Martin ‘ in Buz ve Ateşin Şarkısı serisi , J . R . R . Tolkien ‘ in Yüzüklerin Efendisi serisi , Patrick Rothfuss ‘ un Kral Katili Güncesi serisi gibi serilerdir . Ve biz bu kitapların ortak özelliği olarak şunu söyleyebiliriz genellikle büyü ve sihir daha arka planda kalan unsurlardır . Bu tarz kitaplarda önemli olan karakter ve olay çokluğu içerisinde ana karakterlerimizin hayatta kalma ve amacını gerçekleştirme mücadelesidir . Dolayısıyla biz bu kitapta türünün gerektirdiğinden az veya fazla bir şey görmüyoruz . ( Ki bence özellikle kitabın son yarısındaki Bağlıbüyücü ve Şahinci üzerinden verilen büyü ayrıntıları , ilk yarısında bulunan simya ile yeni özellikler ve tehlikeler kazanan canlılar yeteri kadar büyü içeriyordu . )
Sanırım uzun paragraflar boyunca kitabı anlatıp savunmamdan kitaba ve Locke Lamora ‘ ya ne kadar bağlandığımı anlamışsınızdır . Son bir kaç şey daha ekleyip incelememi bitirmek istiyorum . Kitap çok fazla ters köşe içeriyordu . Siz tam “ Şimdi gerçekten yakalayacaklar Locke Lamora ‘ yı ! “ diyorsunuz ve o olayı zaten onun tasarladığı ortaya çıkıyor . Ama kitapta hep bizim karakterlerimiz de kazanmıyor . ( Okuyanlar anlayacaktır bir bölümdeki ölümlerden dolayı gerçekten şok olmuştum . ) Yani kazanmak da kaybetmek de bol bol kullanılan unsurlardan sayılabilir .
Sanırım söylemek istediklerimin çoğunu söylediğim uzun bir inceleme oldu ve benim için favori kitaplarım kısmına yeni bir kitap eklendi . Serinin çıkmış diğer kitaplarını da en kısa zamanda okuyacağım . Heyecanla bekliyorum .
NOT : Centilmen Piç Serisi toplamda yedi kitap olarak tasarlanmış . Henüz ülkemizde üç kitabı bulunmakta . Yazar dördüncü kitabın yazım aşamasının bittiğini duyurmuştu ama ne zaman çıkacağı - ülkemize geleceği konusunda net bir bilgim yok .
———————————————————————————————————
“ Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğneyle ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider .
Çocuk . . . çok fazla çalıyor . “