Gönderi

FEDA Kaç zamandır aklımdaydı çocukluğumun Beşiktaş'ıyla ilgili bir yazı yazmak. Bugüne kısmetmiş. Az önce Beşiktaş TV 'de başkan Fikret Orman'ı dinledim. Feda'dan bahsetti yine. Beşiktaşlılık duruşundan, değerlerinden, taraftarın biraz daha dişini sıkması gerektiğinden falan bahsetti. Yazdıklarım muhtemelen sana ulaşmaz Sayın Başkan, olsun. Ben içimi dökeyim yine de. Küçücük bir çocuğun feda öyküsünü anlatayım sana. 89-90 sezonu. 10 yaşındayım. Beşiktaşım şampiyon. Ezbere sayarım hâlâ kadroyu (Engin, Recep, Kadir, Gökhan, Ulvi, Riza, Feyyaz, Mehmet, Mutlu, Ali, Metin). Fark ettiniz mi, hiç yabancı yok. Neyse, ertesi gün Sabah Gazetesi şampiyon kadronun posterini verecek. Büyük boy. Kuşe kâğıt. Gazete, şimdiki elli kuruş civarı bir para. Tam bir simit parası. Günlük harçlığım da o kadar. Öğle yemeğim yani. Elbistan'da oturuyoruz o zaman. Ben dâhil üçü okula giden dört kardeşiz. Babam işçi; tek maaş, ev kira, bize verebileceği günlük harçlık da malum: Bir simit parası. Evimiz ilçenin kenar mahallelerinden birinde ve mahallede gazete bayisi yok. Çarşıya gitmem lâzım. Erkenden gitmem lâzım, yoksa gazete biter. Evimiz çarşıyla okulun ortasında. Ders yedide başlıyor. Okula gitmezsem babam oyar, o posteri alamazsam da kendimi öldürürüm. Çalar saat bile yok evde, annemin refleksleriyle uyanıyoruz. Ne olur ne olmaz diye sabaha kadar uyuyamadım. Beş gibi evden çıktım. En az kırk beş dakika yürümem lâzım. Cebimde bir simit parası, kızar diye kimseyi uyandırmadan çıktım evden. Güneş bile doğmamıştı daha. Korka korka yürüdüm. Tek ve son paramı adama uzatıp gazeteyi aldım. Poster içinde. Attım gazeteyi bir kenara. Posteri açtım, hiç unutmuyorum ilk iş uzun uzun kokladım niyeyse. Baktım sonra bir süre. Sonra kat yerlerinden katlayıp koynuma soktum. Yağmur başlamıştı hafiften. Bir saatten fazla yürüyüp son anda derse yetiştim. O öğlen bir şey yemedim. Her teneffüs posteri çıkarıp tek tek Metin'in, Ali'nin, Feyyaz'ın yüzlerine baktım. O gün hiç acıkmadım. Velhasıl Sayın Başkan, ben yirmi küsür yıl önce yapacağım fedakârlığı yaptım. Ve biliyorum ki bu ülkede hâlâ on yaşında çocuklar, son paralarını verecek kadar seviyorlar takımlarını. Yeter ki siz işinizi yapın. Futbolu kirletmeyin. Futbol en çok çocuk gözüyle güzeldir ve masumiyet gerektirir unutmayın.
Sayfa 131Kitabı okudu
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.