Gönderi

116 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Fournier müthiş bir yazar. Denemek için kitaplarını alırken bile yazara çekildiğimi hissetmiştim, nereden karşıma çıktı da almaya karar verdim onu bile bilmiyorum. Kötü geçen günlerimde minnettarlıklarımın arasına girdi onu tanıma ve okuma şansını elde etmek. Şimdiye kadar çok az kitapta inceleme yaptım, kendim hakkında konuşmama fırsat tanıyan hatta "içim içimi yer bunun hakkında yazmazsam" dedirten kitaplara inceleme yazmayı borç ediniyorum kendime, kendimce. Fournier bu kitabı vefat eden eşi Sylvie ile anılarını 'renkli hatıralar' şeklinde canlandırmak ve ikisini de yeniden yaşatmak umuduyla yazmış. Kitabın etkileyiciği hakkında uzun uzun yazmak istiyorum diyemiyorum, okurken ve bittikten sonra uzun uzun duvara baktıran, bazı yerlerinde görüşümü bulanıklaştıran, bol bol kendimi bulduğum ve altını çizdiğim bir kitap oldu bu. Yas sürecinin benim gerçekçiliğime ve deneyimlerime en ince detaylarına kadar uyması acı verici ve yıpratıcıydı ama yalnız olmadığımı bilmenin tesellisine de ulaştım aynı zamanda. İnsanın sevdiğini kaybının dili olsa bu kitap olurdu benim gözümde. Acının evrenselliğini zaten bilirdim ama kanlı canlı okumak çok farklı şeyler hissettirdi. Çevrenin tesellisi, ağlayamamanın verdiği suçluluk ve donukluk, en abes ve garip şeylere duyulan inançlar, -Fournier eşinin şapkalarına bakıyor kendisi hakkında herhangi bir düşüncesi kalmış mı diye, bense bababannemin hoş olmasa da sinek şeklinde evimize geldiğine inanıp odama girmesine izin veriyordum, o kara sineklerin başkalarının ruhları olduğuna inanırdı :d-, yani yas süreci tüm detaylarıyla basit ancak müthiş bir gerçekçilikle tasvir edilmiş. Eşine duyduğu sonsuz sevgiyi ve gönül borcunu açıklama girişiminde bile bulunamam muhtemelen. Çok usta bir dile ve anlatım gücüne sahip, her sayfada ayrı büyülüyor insanı. "Seninle ilgili çok miktarda hatıra kuşatıyor etrafımı, fırtına öncesi çıkan bir sinek bulutu gibi. Gözlerime, kulaklarıma, burnuma giriyorlar, kurtulmaya çalışıyorum ama yapışıyorlar./ Ölüyken canlıyken olduğundan çok daha yapışkansın." (s.112) Fournier sizi de bu sinek bulutuna çekiyor, kitap bitince ve o buluttan çıkınca ise üzerinizden o yapışkanlığı atamıyorsunuz uzunca bir süre. Son olarak, 'After Life' dizisini izlediyseniz eğer Tony ve Lisa ikilisini anımsatıyorlar. Kişilikler ve ruh halleri bile neredeyse tıpatıp aynı diyebilirim. Zihnimde ayrılmaz bir ikili haline geldiler.
Dul
DulJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20134,069 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.