Gönderi

Bu hanımefendi Hepimizi Temsil ediyor, sanırım. Milli Tekvandocu bir BAŞIÖRTÜLÜ hanımefendi Eşcinsel olduğu iddia edilen bir voleybolcuya getirilen eleştirilere cevap vermiş: "Sporcuların cinsel yönelim tercih ya da dini tutumlarını bir kenara bırakıp sadece başarılarını tebrik etmek çok zor olmasa gerek" demiş. BU ablanın tavrı, bize göre, son dönem Türkiye İslamcılığının içine düştüğü hali izah eder nitelikte. Bizce bu anlamda Sembolleştirilebilir bile. Muhtemelen hanım efendinin Başının örtülü olmasına bakılarak kendisini Müslüman olarak tanımladığı düşünülebilir. Bu anlamda kendisine Kur'an'ı referans alıyor diyebiliriz. Ancak aynı kitap "eşcinselliği" lanetlediği halde Bu konuda referansını değiştiriyor ve Kitaba TESLİM olmak yerine (İslam Teslim olmak demek) kendi AKLIMI ya da tercihimi referans kabul ederim, diyor. Yani "İslam'a göre nedir, Resul nasıl anladı" endişesi "BANA GÖRE" ile yer değiştiriyor. Derdini ifade ederken "cinsel eğilim" ifadesini kullanıyor ve içinden geldiği toplumun literatürü yerine Batılı kavramlarla düşüncesini izah etmeyi tercih ediyor. Dikkat edilirse Modern Dinarlığın serüveni de benzer bir çizgide ilerliyor: - Kur'an'a yaklaşırken hadisler, sünnet, icma, gelenek ne der sorusunun yerini BANA GÖRE ifadesi almakta. Dikkat edilirse burada REFERANS değişiyor. islam'da REFERAN kaynağı Kur'an ve Hz Resulün sünneti iken artık referans kaynağı kişinin kendisidir. Yani kişi artık KENDİSİNİ en YÜKSEK karar mercii olmaya layık görmektedir. (Tanrıyı değil) - Kişi kendisini Referans kabul ettiğinden pozisyon kendi ZEVK, BEĞENİ ve MENFAATLERİ değişebilir. Yani helal ve haram kavramları beğeniye, menfaate ve zevke göre tanımlanır. Bu anlamda kimisi eşcinselliği meşrulaştırırken kimisi FAİZİ, kimisi komisyonu, kimisi adam kayırmayı, kimisi torpili, kimi yalanı, kimisi şarabı, kimisi Çıplaklığı meşrulaştırmaktadır. Referans Kişinin kendisi olunca DİN de kişiden kişiye göre değişir ve keyfe göre tanımlanır bir hal alır. Ortak referanslar ve FIKIH ile birlikte CEMAAT yani Müslümanların birliği de ortadan kaybolmak zorunda kalır. - Referansını "yani İYİ nedir, KÖTÜ nedir"i tanımlayan ANA kaynağı değiştirmiş ve oraya bizzat KENDİSİNİ koymuş olmasına rağmen; bunun farkına varabilecek bilinci yoktur. Bu anlamda Müslümana ve İslam'a yabancılaşmış veya yabancılaşmakta olduğu halde bunu fark etmekten de aciz konumdadır. (Burada özel olarak hanımefendiyi kastetmemekte genel konuşmaktayım.) - Kendi tanımlarını terk eden toplumlar kendi dinlerini, kültürlerini, ahlaklarını da terk etmek zorundadırlar. Zira bilgi ve tanımlar aynı zamanda EMİR de içerirler. Kendi olgularını, düşünce biçimlerini, değerlerini, ahlaklarını da yanlarında getirirler. Bu anlamda modern dindarlık ADAM/ADEM olmak terimini bile kolayca terk ederek POST-MODERN SEKÜLER din karşısında kavramlarını kolayca terk edebileceğini göstermiştir. Sonuç olarak İslam ekonomisi, ibadetleri, ahlakı, şehri, edebi ile komple bir sistemken bireysel "dilediği kadar, dilediği şekilde" adeta uzak doğulu bir Budist öğretiye indirgeniyor. Bu yazı devam edebilir ama bu kadarı bile fazla uzamış oldu. medyatava.com/haber/milli-tek... Ahmet Hakan Çakıcı
··
794 views
Elif Şahin okurunun profil resmi
Üzülüyorum, "başım kapalı ama ben de şöyleyim, böyleyim vs" bu o kadar yaygın ki Kapalılarda, o ezik psikolojisiyle ya Müslüman duruşuna zarar veriyor ya da komik duruma düşüyorlar, kapanmamaları daha hayırlı gibi duruyor diye geçiyor insanın içinden. Bir de "hepimiz biriz ne farkımız var" gibi söylemler de hayret verici, ben Müslümanım tabii ki hem fikri hem eylem alanında diğerlerinden bir farkım olacak, olmalı.
Bu yorum görüntülenemiyor
receبْ okurunun profil resmi
Saf türk milliyetçiliğine sükut ettirilmeye çalışılan bir İslam var. Maalesef. Milli menfaatler Dini emirlerin önüne geçmiş. Ülkede boş kafalar sosyal medya propagandalarıyla dolduruluyor
Burak okurunun profil resmi
Bunlar Allah’ın ipine değil Çağdaş Şeytanların ipine sımsıkı sarılmış.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.