Gönderi

256 syf.
9/10 puan verdi
Hikayenin Sonu’nda, bir kadın anlatıcıdan geçmişte yaşadığı bir ilişkinin hikayesini okuyoruz. Anlatıcımız hikayeye, kitabın adıyla müsemma şekilde sonundan başlıyor; eski sevgilisini son görüşünü anlatmasıyla açılıyor roman. Sonrasında da yaklaşık bir sene süren ilişkiye farklı açılardan ve dönemlerden yaklaşarak yaşadıklarını, hislerini, sevgilisini anlatıyor. Yazar Lydia Davis aynı zamanda Marcel Proust çevirmeni ve Hikayenin Sonu da pek çok açıdan oldukça Proustvari bir roman. Öncelikle, kendisi de bir yazar ve çevirmen olan karakterimiz, bir kitabevinde kendisine ikram edilen çayla başlıyor hikayesini anlatmaya, tabii ki bu da akla Proust’u ve onun madlenini getiriyor. Bilinç akışı tekniğini kullanma şekli de yine Proust’a benziyor. Her ne kadar Proust’unkiler kadar uzun cümleleri ve o kadar zorlayıcı bir anlatımı olmasa da Davis’in de tıpkı Proust gibi insanın duygu dünyasının karanlık ve gizli dehlizleriyle ilgili nokta atışı tespitleri var ve bunları anlatıcının zihnini okura açıp şiir gibi cümlelerle sunuyor. Bu nedenle Hikayenin Sonu da hem herkesin kendinden, kendi yaşadıklarından izler bulup kendiyle bir kez daha yüzleşeceği duygusal bir hikaye, bir aşk romanı, hem de anlatımıyla oldukça etkileyici, edebi açıdan doyurucu bir eser. Fakat romanda anlatılan his ve yaşanmışlıklarla bunların anlatım biçiminden de öte bir şey var beni çok etkileyen: Davis’in anlatıcısının ilişkideki kadın karakter olmasının yanında hikayesini kaleme alan yazar kimliğine bürünmesi ve bununla ilgili son derece samimi ve gerçek bir hesaplaşma sunması. Geçmişte yaşanan bir ilişkiyi nereden başlayarak, nasıl, neyin ne kadarını dahil edip ne kadarını dışarıda bırakarak, hangi sırayla anlatmalı, her şeyi olduğu gibi aktarmak mı daha çok yaklaştırır yaşananları daha ‘doğru’ anlatmaya yoksa bazı yerlerde kurgulaştırmak gerçeğe dair daha mı iyi bir fikir verir gibi sorgulamalar çok etkiledi beni. Bunun yanında, geçmişte yaşanan fakat insanın içinde kapatamadığı ya da dönüp baktığında kendinde hâlâ güçlü hisler uyandıran hesaplaşmaların anlatılması insanın duygu dünyasına nasıl yansır; öfke, kıskançlık, özlem, hırs gibi kaç farklı insani duygu hikayeye nasıl dahil olur, anlatmak nasıl insanı bir yandan hem sağaltıp kendi içinde bir nokta koymasını kolaylaştırken diğer yandan onu acı bir yüzleşmenin içine çeker, hem geride bırakmak istediğimiz insana onun zihnine girecek kadar yaklaştırırken hem de anlatmaya başladığımız anda bunun bizim hikayemiz o insanın da bu hikayenin karakteri olmasıyla o insanı aslında silikleştirip bizi ondan uzaklaştırır gibi uzantılarıyla çok derinlikli bir içsel çatışma yazmış Davis. Açıkçası yaşanan ilişki ya da bunun anlatıcıda yarattığı duygu durumlarından ziyade yazar kimliğinde yaşadığı hezeyanlara bayıldım. Okurken de insanı garip bir şekilde içine çeken bir roman. Çok, çok beğendim.
Hikâyenin Sonu
Hikâyenin SonuLydia Davis · Everest Yayınları · 202037 okunma
··
1.974 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.