Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hüseyin Paşa ile ilgim, tabiatiyle silik... Beni o cihete döndüren tek dava, hanımlarından birinin, aynı zamanda babaanneme sütannelik yapması... O Hanım’ın, Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin kardeşi olması!.. Hanife Hanım’ın anlattığı hikâyedir: Dedemin, hükümetle arası bozuk olduğu zaman... Muhacir oluyorlar... Baba evine gelecek... Kucağında, henüz yaşını doldurmuş babam... Maiyetteki adamlar ve bazı ev üyeleriyle Hüseyin Paşa’ya gelirken, yolda müthiş kar yağıyor... Tipiye tutuluyorlar... Ve bir ân geliyor, gözgözü görmez şartlarda yolu kaybediyorlar; 1-2 saat sonra farketmişler ki, dağı dolanıp aynı yere gelmişler... O beyaz kıyamet şartlarında, artık iyice ümitleri kaybolma durumunda... Bir atlı, babaannemin kucağından babamı alıyor... Kim olduğu belirsiz... Kafile birkaç saat sonra yerine vardığı zaman, babamın yanan ocak başında küçük yatağa yatırılmış olduğunu görüyor... Evdekiler, bir atlının birkaç saat önce gelip onu teslim ettiğini söylüyor... Kafile, o badireden birkaç saat sonra kurtulabildiğine göre?.. Kimdi?.. Kimdi bu kundaktaki çocuğu donmaktan kurtaran?.. Babaannem, bunu bana birkaç kere anlatmış ve eklemişti: - «İmdada yetişen Hızır’dı!» Ve, kızından olan torunlarının bu bahislerdeki hafifliğinden olsa gerek, demeden edemezdi: - «Sen hakikaten dediğime inanırsın?» Daim onlarla haşır neşir ve beni seneden seneye veya birkaç senede bir görmesi, birazda kızının torunlarını bizden çok sevmesi veya beni pek sevmemesi, onu benden habersiz kılıyordu... Herhâlde anlaşıldı: «İnanırsın» sözü, «inanır mısın?» mânâsına!.. Hanife Hanım, 30 yaşında iki çocuklu dul kalıp onları yetiştirme çabası içinde Konya’da... Babam 16 yaşında astsubay çıkıyor... Halam evleniyor; ve Hanife Hanım, onsuz olamadığı onunla... Onsuz olamıyor ve ömrü hep, bir odanın içinde... Nerelerden gelip ne hâle düştüğüne âit şu sözü, kendi şivesiyle, basitliği içinde derindi: - «Dünya dünya olmuş, biz de içine konmuşuz!» Dünyanın bu hâlleri hikmetine, şunu da eklerdi: - «Allah’ın hikmeti: Bir bakarsın yukardasın, bir bakarsın yerdesin; tahteravalli!» Bir keresinde kendisine, Kürt edebiyatının Fuzulîsi Ahmed Hani’yi sormuştum... Kürtçe birkaç beyit okuduktan sonra, «bugünün cahil gençleri» sırasında bana şöyle demişti: - «Memu, Zin’e aşık olmuş... Ama o hakikatli aşk, şimdikiler gibi değil!» (14) Salih Mirzabeyoğlu - (Kafa Konformuzu Bozan Adam, s.36)
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.