Gönderi

303 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
İçimizdeki Şeytan
Ön Bilgi İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali'nin, 1940 yılında yayımladığı, ikinci romanıdır. Roman, yazarın yaşadığı dönemin (1940’lı yıllar) Türkiye’sini yansıtmaktadır. Kısa Özet Roman Ömerle Macide'nin aşkını anlatırken insanın içindeki çatışmayı, toplumsal eleştirileri de anlatır. Ömer kötü taraflarını içindeki şeytana atsa da aslında kendi acizliği olduğunu anlar. Eleştiri Roman olaydan daha çok kişinin duygularını anlattığı için olay üzerinde pek durmayacağım. Olaylar birbirine bağlı, neden-sonuç ilişkisi kurulmuş, kafa karıştıracak bir durum yok. Ömer üzerinden insanın içindeki çatışmayı anlatırken. Arka planda diğer karakterler üzerinden toplumsal eleştirileri anlatılıyor. Yine o dönemin İstanbul'u ve fikir dünyası gösteriliyor. Mekan anlatımını çok beğendim. Diğer romanlarda da olduğu gibi resmen İstanbul sokaklarında ben gezdim. Konuşmaları yaşamış gibiyim. Kürk Mantolu Madonna'da Berlin sokaklarındaki yürüyüş, Kuyucaklı Yusuf'ta Edremit ve Anadolu'daki anlatışı hep yaşamıştım. Sabahattin Ali bu konuda çok iyi. Karakterlere bakıcak olursak: Ömer; tembel, İstanbul'da aylak aylak dolaşan, dünyayı pekte umursamayan bir insandır. Hayatta bir amacı yoktur. Macide ile tanışana kadar da parayı pek kafasına takmaz. Sanırım en çok iradesizliği göze çarpıyor. Bu iradesizliğiyle yaptığı kötü ve gereksiz şeyleri de içindeki şeytana atar. Macide, iyi ve güçlü kadını yansıtıyor. Dönemin kadına bakış açısını ve kadınların sıkıntılarını Macide üzerinden görürüz. Bedri, yine Macide gibi iyi ve kısmen güçlü bir insandır. Bedri üzerinden toplumsal ve ailevi sorunları görürüz. İyi yürekli bir abimizdir :) Diğerleri (Nihat, İsmet Şerif Bey, Profesör Hikmet Bey, Emin Kamil, Galip Amca, Emine Hanım...) bu şahıslardan ilk dördü aslında aydın geçinen ve aslında gereksiz mahluklardır. Nihat kendisiyle çelişen fikirlere sahip realist bir insandır. Ömer'in en yakın arkadaşı olup ona eleştiriler yöneltir. Diğer ikisi üzerinden tipik yozlaşmış aileyi görürüz. İlahi bakış açısı ile olaylar bize aktarılıyor. Okunması kolay, dil sade. Betimleyici anlatım ağırlıkta ve çok güzel betimlemiş. Yazarın üç romanından ve diğer eserlerinden en beğendiğim ikinci eseri oldu. En çok beğendiğim Kürk Mantolu Madonna idi. Popülerliği kadar güzel. Çevirisi gayet iyi. Kapak tasarımı klasik. Değerlendirme Mekansal özellik olarak en beğendiğim zamalarda geçmesi çok iyi. O 1940'ların İstanbul'unda vapurda yolculuk, sokakları... Ama muhtemelen yaşamak istemeyeceğim zamanlar :D. Ömer'in içindeki şeytan gibi farklı bir şeyin herkeste bulunabileceğine inanıyorum. İçindeki canavar tarzı. Bunu alıntılarda da görüyoruz. #213688309 Ve #213690309 burdaki gibi her insanda kötülük yapma potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Önemli olansa o cavarı dizginlemek insanlık denilen şey de budur belki. Ömer bunu yapamıyordu. Ömer iyi çocuktu fakat bir kusuru vardı diyesim geldi şimdi ahahhaa. Her neyse bu kötülük potansiyelini dizginleyemiyor ve bunun sonucunda çıkan duygusal yükü içindeki şeytana atıyor. Bir nevi bahane bulup rahatlama. Bunun roman sonunda aslında kendi acizliği olduğunu farkediyor. Macide'ye aşık olmasını ben duygusal arayışa bağlıyorum. Hayatta bir amacı, yapmış olduğu ve yapacak olduğu bir şeyin olmaması bunun sonunda ümit edecek bir şeyinin olmaması kendince aşk arayışına itmiştir diye düşünüyorum. Bu alıntılar örneğin: #213690204 #213690109 Daha sonradan bu arayışın aşkta olmadığını farkediyor ve Macide'ye karşı duyduğu hisler kayboluyor. Yoluna yalnız başına devam etmeye karar veriyor. Bkz. #213690447 Nihat'ta dikkatimi çeken bir özellik vardı. Kendisi fiziki olarak zayıf olsa da fikirleri realistti. Fizikiyle çelişiyordu fikirleri. Ona göre güçlü olanlar zayıfları ezmeliydi hatta. Bu da istediği kişiliğe karşı duyduğu özlemin yansıması. Edebiyatçı geçinenlerin acizliği göze oldukça batıyor. Toplantılarda fikirlerini gayet edebi dille tartışanlar sarhoş olunca içindeki pislikleri döküyorlar. Gerçekte nasıl oldukları anlaşılıyor. Bu durum her çeşit insanda var... Prefösor'ün abazalığı da ayrı bir durum. Kıza sarkıntılık ettikten sonra kız tersleyince hemen ahlâka ve hemşeriliğe bağlıyordu pek yabancı gelmedi bana... Kendimi Ömer'den ziyade Macide ile özleştirdim. Karakteri bana daha yakındı. Macide'nin çaresizliğini görüp Ömer'i dövmek istediğim de oldu :D. Ömer beni sinir etse de hatalarını görmek ve yeni bakış açıları edinmek güzel oldu. Beğendim. Tavsiye ederim.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Kapra Yayıncılık · 2021172.3k okunma
·
76 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.