Gönderi

128 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Kitabın konusu bir Hint efsanesine dayanıyor. Şridaman ve Nanda farklı kastlardan olan iki arkadaştır. Farklı yaşam tarzları bu iki delikanlının gerek kişilik, gerek fiziksel görünümlerinde etkilidir. Akran olan biri akıllı, diğeri yakışıklı bu iki dost, bir gün yeşillik bir alanda otururlarken güzel Sita'yı görürler. Şridaman daha o anda Sita'ya aşık olur. Şridaman ile Sita evlenir. Aslında Nanda Sita'yı Şridaman'dan daha önce görmüştür. Bir şenlikte genç kızı Güneş Tanrısı'na doğru salıncakta sallamıştır. Bunu Sita da hatırlar. Kocası Şridamanla geçirdiği günlerinde Nanda'yı yakından izler ve evlendiği kişiyle ilgili yanlış karar verip vermediğini sorgular. Bir gün bu üçlü Sita'nın ailesine ziyarete gitmek için bir yolculuğa çıkarlar ancak kaybolurlar. Bir tapınağın önünden geçerlerken Şridaman ana tanrıçaya dua edeceğini söyleyerek tapınağa girer. Tanrıça Kali yaratma, koruma ve yok etme gücüyle bedenlenen bir Hindu tanrıçasıdır. Şridaman ortamın ve gergin ruh halinin de etkisiyle büyülenmiş gibi kendini kendi başını bir kılıçla gövdesinden ayırmak suretiyle tanrıçaya k4rban eder. Gidip de dönmeyen Şridaman'ı merak eden Nanda da tapınağa girer. Gördüğü manzarayla dehşete düşer. Nanda da tıpkı arkadaşı gibi kendini k4rban eder. Başları vücutlarından ayrılmış bir halde yerde yatan iki genç adamla karşılaşan Sita krize girer ve o da kendini 4ld4rmeye karar verir. Sita Şridaman'dan hamiledir. Kendini ve bebeğini 4ld4rmek üzereyken Tanrıça Kali öfkeli sesiyle Sitayla konuşur. İki adamı nasıl kurtarabileceğinin yolunu anlatır. Sita, tanrıçanın söylediklerini uygular. Ancak telaşla (!) bir hata yapar. Şridaman'ın başını Nanda'nın vücuduyla, Nanda'nın başını da Şridaman'ın vücuduyla birleştirmiştir. Farklı bedenlerde canlanan bu kafalar şaşkınlıkla durumu anlamaya çalışırlar. Kitabın konusu aslında basit gibi görünüyor ama özellikle de Tanrıça Kali ile ilgili biraz araştırma yapınca bu konu lezzetleniyor. Sita ile Kali arasında bir ilgi kurulduğunu görüyoruz çünkü. Kali'nin bir elinde kılıç, diğer elinde kopmuş bir kafa ile savaş meydanında simgelendiğini ifade etmiştim. Aynı zamanda bu tanrıça, dişiliğin de bir sembolü. Kendisine çeşitli dönemlerde gerek hayvan, gerek insan kanları k4rban edilmiş. Şimdi kitabımızın karakterlerine geri dönelim. Sita'nın da savaşçı bir kandan geldiğini, kusursuz vücut hatlarına sahip olduğunu ve bu iki gencin aslında temelde kanlarını tanrıçaya değil, Sita uğruna akıttıklarını görüyoruz. Sita'nın aşkı uğruna kriz geçirip kendini k4rban eden Şridaman ile bu kaybı açıklayamayacağı için aynı biçimde ölümü seçen Nanda ilk aşamayı, yıkımı oluşturuyor. Ölüm ile gelen sonu, tanrıçanın yönlendirmesiyle dönüştüren Sita, ikilinin farklı bedenlerde yeniden dirilmelerini sağlıyor. Bu da yeniden doğum. Tanrıça Kali'nin yıkım, ölüm ve doğum gücünü Sita'nın bedeni üzerinden gerçekleştirilen eylemlerle görüyoruz. Kaldı ki Sita'nın hamileliği de başka bir ayrıntı olarak doğurganlığı simgeliyor olabilir. Çünkü doğan çocuğun yalnızca Sita'ya benzediği ve tanrıça tarafından bizzat Sita'ya verilmiş bir bebek olduğu kitapta ifade edilmekte. Bir de tabii ''hoşlandığımız bedenlere hayalimizdeki ruhları koyuyoruz ve bunu aşk sanıyoruz'' mevzusu var. :) Sitacığımın yaptığı da aslında tam olarak bu. Kendisi kocasını sevmiyor değildi. Ancak fiziksel çekim duyduğu kişi Nanda'ydı. Nanda'nın bedeni kocasında olursa tüm sorunları çözülür sandı. Ancak zihin ile bedenin bir bütün olduğu gerçeğini es geçti. Zihnimiz benliğimizi, benliğimiz yaşam standartlarımızı, yaşam standartlarımız ise ''bedensel'' görünümümüzü oluşturur. Kaslı bir vücuda sahip biri hiç antrenman yapmazsa ve bedenine özen göstermezse o kaslar ilelebet onunla olmayacaktır pek tabii. Aynı şekilde çelimsiz bir vücut zorlu şartlarda ve kas gücüne dayalı bir yaşama biçimiyle aynı şekilde kalmayacak, güçlenecektir. Bedenin güzel hatlara sahip olması o bedeni çekici kılmak için de yeterli değildir. Bunu bizim ikili üzerinden de görüyoruz. Nanda vücuduna bakan, kokular sürünmeyi takıp takıştırmayı seven neşeli mizaçlı çekici birisi iken; Şridaman bunlarla ilgilenmeyen, göze batmayan rahat giysiler giyen ve ciddi düşünceleriyle ön plana çıkan birisi. Haliyle bedenleri değişse bile benlikleri aynı kaldığı için Nanda'nın güzel vücudu Şridaman üzerinde daimi bir kostüm olarak kalmayacaktır. Beden ve zihin bir bütündür. Kişinin bedenine bakış açısı ve buna bağlı olarak gerçekleştirdiği veya gerçekleştirmediği eylemler bedeninin görünümünü etkiler. Özetle, benim için orta karar bir kitaptı. Kitabın farklı bir havaya sahip olmasını sevdim. Peki beklediğimi buldum mu dersem; kitabı okurken değil, derim. Peki bu ne demek? Kitabın dilinin fazla dolambaçlı olduğunu düşünüyorum. Hatta aynı kitabın yarı sayfa sayısına sahip bir şekilde bile anlatılabilineceği kanaatindeyim. Dili ağır veya anlaşılmaz değildi; ancak en doğru tanımlama ''dolambaçlı'' olacaktır sanırım. Kitabı okurken beni dili rahatsız etti. Ancak bahsettiğim ''dolambaçlı'' dil kullanımının da kitabın bir efsanenin anlatımını konu almasından ileri geldiğini düşünüyorum. Yine de bunu sevdiğimi söyleyemem. Okuduğum için pişman olmadığım ama çok da etkilenmediğim bir kitap oldu Değişen Kafalar. Hoşça ve kitaplarla kalın.
Değişen Kafalar
Değişen KafalarThomas Mann · Can Yayınları · 2011788 okunma
··
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.