Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
76 günde okudu
"Konuşan Buketler"
Ne vakit maçka'dan geçsem... Pardon, pardon karıştırdım. Ne vakit Güvenpark'tan geçsem, üst geçitin eteğinden başlayan ve Güvenpark'a girişi bir çiçek festivaline döndüren çiçek pasajına gözlerim kayardı. Şöyle düşünürdüm: Ne kadar da kolay birilerini mutlu etmek, dünyada çiçekleri sevmeyen tek bir insan olamaz. Doğanın eseri olan güzellikler belki de kolektif bir kanaat oluşturabileceğimiz tek güzellik olabilir mi? Estetik felsefesine girmeyelim. Dediğim gibi, ne vakit çiçek pasajından geçsem bir buket çiçek aldığımla ilgili tahayyüllere dalardım, her birinin özel bir anlamı olurdu ve benim bu kriptolu mesajı çözmem gerekirdi. Sonra tahayyül halinden çıktım ve realitenin soğuk yüzüyle burun buruna geldim. Kimse bana böyle şeyler almayacak, arkasında böyle mesajlar saklamayacaktı. Hatta direkt söylesen bile ehemmiyetini kavrayamayacaklardı. Kontrol edebileceğim bir tek şey vardı, kendim. Tahayyüllerden çıkıp çiçek pasajına girdim haftalar sonra. Bazen sevginin öğrenilmesi gerekir, insanlar nasıl seveceğini bilemezler ve çevrelerindeki sevgi dolu insanlar onlara örnek olur, biliyorum çünkü ben sevmeyi bizzat kadim bir dostumdan öğrendim. Hala da öğreneceklerim var, fakat arada öğretecek konuma gelince ayrı bir mutlu oluyorum. Pasaja girdim ve taşıyabileceğim kadar gül aldım, o zamanlar bu kitabı bilmiyorum tabii acemiyim. Renkli güller aldım, çiçekçi ile sohbet edip kendi nazarımda bir pazarlık kopardım. Çok mutluydum, dostlarıma kırmızı ve sarı, içimdeki sürekli çiçek bekleyen küçük kıza pembe güller almıştım. İçimdeki sukutu hayal dinmişti. Dostlarım da çok mutlu olmuştu, hatta bir adet gül verdiğim biraderim bile (erkekler sadece mezarlarında çiçek alır zırvalamalarını bıraksın diye vermiştim o ayrı konu). Hatta diğer biraderim bile ilgili görünüp buketten birkaç gülü memnuniyetle kabul etmişti. Oldukça şaşırmıştım çünkü bu kişiler zamanında beni bir erkeğe çiçek almamam için yaka paça ikna etmişlerdi. Belki de katiyen karşı çıktıları olay bir kadının bir erkeğe çiçek alması değildi, hak etmeyen birinin çiçek almasıydı, bilmiyorum. Sonrasında çok kez çiçek başkaları tarafından çiçek aldım. Mahiyet çiçekte değilmiş, hem tanımadığın birinden gelince ürkütücü, çok sevmediğin birinden gelince anlamsız falan oluyormuş. Çiçek ve anlam birleşince asıl güzellik ortaya çıkıyormuş. Neyse, kız arkadaşlarımı çiçeksiz bırakmama, ilk çiçeklerini benden almalarını sağlama tahayyülleriyle doluyum bu sefer, hem artık anlamlarını da biliyorum. Sağ olsun sevdiğim bir dostum bana bu kitabı hediye etti. Ufak mesajlar saklayabilirim. Bu kitap sağ olsun bir sürü farklı bilgi öğrendim: Van Gogh'nun yüksükotu zehirlenmesi nedeniyle tablolarında bu denli sarı kullandığını, devedikeninin İskoçya'nın sembolü olduğunu ve bunun zamanında Norveç istilasını engellediğine dayandığı bir mitten ötürü olduğunu, Shakespeare'in her eserinde onlarca çiçeği incelikle kullandığını, yaseminli çikolatanın leziz olduğunu ve daha bir sürü şey... Okuması oldukça keyifliydi. Balkonumda bir masa kitabı olarak yerini alacak. Bu dünyada detayları görmeden yaşayanlar ve durup düşünenler olarak insanları iki gruba ayırıyorum. Zannımca, ince fikirli olduğunu söyleyen insanların; rayihaların notalarını tanıması, mektup yazabilmesi, birkaç dilde hoş sözler söylemeyi öğrenmesi, seni seviyorum sözünü cimrilikle kullanmaması ve çiçeklerin dilini bilmesi gerekir. Bu yolculukta olanlar adına faydalı bir kitap.
Çiçeklerin Dili
Çiçeklerin DiliSally Coulthard · Pika · 075 okunma
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.