Kitabın arka yüzünde yazanla içindekiler uyuşmuyorKitabın arka yüzünde yazanla içinde anlatılanlar uyuşmuyor. Kitabı alma sebebim, “dillere destan olacak, nesilden nesile anlatılacak” şeklinde tasvir edilen büyük aşkı görmek, “Bir Rum ile bir Türk birbirini severse ne olur?” sorusunun cevabını almaktı. Ancak benim için tam bir hayal kırıklığı oldu.
Bu hayal kırıklığının sebeplerinden bahsedeyim. Öncelikle bu büyük aşk bize hiç yansıtılmıyor. Tek bildiğimiz şey Elefteria’nın çok seviyor oluşu. Yıllar sonra kızı annesinin yaşadığı yeri görmek, tanıdığı insanlarla görüşmek için istanbul’a geliyor. Hikaye bu yönde ilerleyince bir şekilde geçmişe gidip bu aşkı göreceğiz sandım. Ancak tek gördüğümüz şey 6-7 eylül olaylarını 3 arkadaşın gözünden yaşamak oldu. Bu arada Elefteria ve sevgilisi bu olaylar olurken beraber değiller. Aslında neredeyse hikayenin hiçbir yerinde beraber değiller de neyse.
Peki hangi soruların cevaplarını alamadık? Öncelikle olay günü Taksim’den kaçan Elefteria’ya o gün ve sonrasında ne oldu? Anladığımız kadarıyla sadece evi zarar görüyor. Peki neden gitti? Sevgilisi varmış madem çok seviyormuş evlenip kalamamış mı sevgilisiyle? Hadi kalamamış madem, insan sevgilisine hamile olduğunu söylemez mi şehri terk ederken? Çünkü çok seviyormuş sevgilisini, belki sevgilisi Yunanistan’a giderdi. Madem aralarındaki o büyük aşkı göremedik bari ayrılışlarını, nasıl iletişimlerinin kesildiğini görseydik. Hikayede o kadar çok boşluk var ki bu soruların mantıklı açıklaması olsa bile hiçbirinden bahsedilmiyor.
Onun dışında kitabın dili iyi ve akıcı, olay anlatılırken okuyucuya bilgiler verilmesi de güzel. Ancak hikayenin en önemli kısmında o kadar çok soru işareti var ki hikaye kurgu yönünden ne yazık ki iyi değil.