Gönderi

100 Yıldır Milleti Bu Palavralarla Aldattılar...
Ateist ve Kemalistlerin üstadı Muazzez İlmiye Çığ'ın cehaleti ifşa oldu! Bırak Sümerleri, Mustafa Kemal hakkında temel bilgilere bile vakıf değil! Ateist ve Kemalistlerin üstadı Muazzez İlmiye Çığ'ın cehaleti bir Twitter kullanıcısı tarafından ifşa oldu. "Çevirdiğim tabletleri yayınlasam din diye bir şey kalmaz" diyerek din ve mitoloji ve antik çağ öğretileri arasında bağ kurarak dini yok edebileceğini sanan Muazzez ilmiye Çığ'ın henüz dilinden düşürmediği Mustafa Kemal hakkında bile binlerce hatalı bilgiyi kitaplarında okuyucularına aktardığı, Mustafa Kemal hakkında temel bilgisinin bile olmadığı Kadir Çandarlıoğlu tarafından ifşa oldu. İşte O Tweetler : Yediğin haltları yaysam, Muazzez İlmiye Çığ diye biri kalmaz! Bu yazı zincirinde, ateist laik cenahın "tarihçi, Sümerolog" diye pazarladığı İlmiye Çığ'ın basit genel kültür bilgilerinden mahrum bir zırnana cahil olduğunu açıkça göreceksiniz. Bu cahil; "Atatürk Düşünüyor" adlı kitabında, M.Kemal'i ölüm döşeğinde tasvir ederek geriye dönük yaptıklarını onun ağzından ve fakat kendi tarih bilgisiyle anlatır. Kitabın 26.sayfasında aynen şöyle der: "Hem Doğuda İran, Afganistan, Hindistan ve Irak ile Sadabat kardeşlik, barış antlaşmalarını yaptım." Sadabat; kardeşlik barış antlaşması değil; "saldırmazlık" paktıdır ve Hindistan dahil değildir. Yine 26. sayfa; "Irak, Müslüman olduğu halde halifesine karşı İngilizlerle birleşmedi mi?" diye sorar. Oysa o tarihte Irak diye bir devlet yoktu. Yine 26.sayfada, M.Kemal'in bütün evlerini devlete bıraktığını yazar. Yalan! Bazı şahıslara ev bırakmış. Kardeşi Makbule'ye ise Samsun ve Trabzon başta olmak üzere bazı şehirlerde emlak bırakmıştır. 27.sayfada M.Kemal'in ağzından şöyle diyor: "bir de yazdığım Nutuk okunup tamamlanmıştı, en sonunda 'Gençliğe Hitap' kısmını ben okumak istemiştim." Palavra... M.Kemal zaten -belgeler kısmı hariç- Nutuk'un tamamını, CHP İkinci Büyük Kurultayı'nda kendisi okumuştu. Tarihçi geçinen Hanımefendi bunu dahi bilmiyor. 31.sayfa: "Neydi ülkenin hali Sevr Antlaşması'ndan sonra? Her tarafı düşmanlar sarmış; Yunanlılar, İzmir'den yola çıkıp..." Aynı şekilde 35.sayfada: "Sevr Antlaşması'ndan sonra denizlerimize doluşan İngiliz, Fransız, İtalyan donanmaları.." diyor. Halbuki Osmanlı'nın işgali Sevr'den (1920) sonra değil, "önce" ve Mondros Mütarekesi'nden (1918) sonra gerçekleşmiştir. Yine 35.sayfada; Osmanlı'da memurlar 4 ayda bir maaş alabiliyorlardı. Cumhuriyet ile birlikte maaşlar bir gün bile aksamadı." diyor. Uydurma! II.Abdülhamid Han'ın son 9 yılında büyük askeri ve mülki görevliler dışında orta ve küçük görevlilere iki ayda bir maaş verilirdi. Ve o devirde hayat ucuzdu. (Yılmaz Öztuna, Pazar Sohbetleri, cild 1, s. 86) Cumhuriyet devrinde ise bazı illerde öğretmenlerin 3 ay maaş alamadığı belgeyle sabittir. Yine 35.sayfada Osmanlı'da Türklerin sadece "hamallık" yaptıkları yazıyor. Bu deli saçmasına cevap bile vermiyorum. Kitabın 40.sayfasından: "Eskiden kızlar babadan, kadınlar kocadan miras alamıyordu. Artık onların da bir miras hakkı var. (..) Adam boş ol deyince kadın pılısını pırtısını toplardı." Belgelerle Osmanlı'da kadın hakları: -Kadının eşiyle anlaşmalı boşanabilmesi. -Kocasını terk eden kadının geri dönüş şartları. -Kadının koca zulmünden kurtarılması. -Eşinden maaş kalmayan veya az maaş kalan kadına babadan maaş bağlanması. Kitabın 111.sayfasında: "Türklüğün ölüm fermanı olan Sevr Antlaşması'nı padişah Vahideddin gözünü kırpmadan imzaladı." Uydurmanın dik alası... Padişah imzalamamıştır, dolayısıyla Sevr hiçbir zaman hukuken geçerli olmamıştır. "İmzaladı" diyen göstersin. 112.sayfa: "O arada Padişah Vahideddin İngilizlere sığınıp bir İngiliz gemisiyle İngiltere'ye kaçtı." Cehalet! Sultan Vahideddin hiçbir zaman İngiltere'ye gitmedi. Önce Malta, sonra Mekke'ye gitti. En son İtalya'ya geçti ve orada vefat etti. Yine 112.sayfada kendi bilgisini M.Kemal'in ağzından naklederken, 1907 yılında İttihat ve Terakki hükümetinden bahsediyor. Halbuki o sırada henüz Meşrutiyet ilan edilmemiş, idare ittihatçılara geçmemişti. Kitabın 113.sayfasında; "Ege'deki 12 ada" ifadesini kullanıyor. Oysa "Oniki Ada" tabiri, Ege'deki adaların ismidir. Yoksa 12 adet ada falan yoktur. Daha fazladır. 33.sayfada: "İsmet de ben de söz verdik birbirimize, onlara (ingilizlere) asla avuç açmayacağız, diye. Öyle de yaptık." Yani güya M.Kemal ingiltere'den borç almayacağız demiş... Yine yalan! M.Kemal'in, Celal Bayar ile birlikte hazırladıkları ve Meclis'in 1938 yılı açılış konuşmasında okunan metinde, İngiltere'den 16 milyon ingiliz lirası borç alındığı yazar. (TBMM Zabıt Ceridesi, cild 27, Içtima 1, 1 Kasım 1938, sayfa 7) Yine 33.sayfada; Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kumaş fabrikası miras kalmadığı yazar, ki yalandır. Osmanlı'da kurulan Defterdar Fabrikası'nda, Cumhuriyet döneminde de kumaş imal edilmiştir. Aynı sayfada, demiryolu yoktu. Sadece Ankara'dan biraz ileriye kadar gittiği iddia ediliyor. Hepsini saymaya gerek yok. İzmir-Kasaba, Mudanya-Bursa demiryolları Osmanlı'dan kalmıştır. Kitabın 34.sayfasında; Türk bankası olarak Osmanlı'da sadece Ziraat Bankası olduğunu söylüyor. Halbuki birçok Milli banka vardı. Mesela Konya İktisad-ı Milli Bankası. Veya 1917'de kurulan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası. Bu bankaya kemalistler 1927'de el koymuş ve İş Bankası ile birleştirmiştir. Yalan bunların ağzına yuva yapmış. 100 yıldır Milleti bu palavralarla aldattılar. Muazzez İlmiye Çığ bitmiştir!
·
1 plus 1
·
361 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.