Gönderi

Mason Locaları,İllüminati ve Klaus Schmidt'in Faili Meçhul Ölümü
Selam dostlar.Bugün daha önce hiçbir haber kaynağında yayınlanmayan,ölümü ve sonrasında olanlar sanki çok normalmiş gibi kabul edilen Klaus Schmidt hakkında konuşacağız. Schmidt biliyorsunuz arkeolog ve Göbeklitepe kazıları sırasında Almanya'ya gidiyor.Ve gittiğinde evinde kalp krizi geçirip ölüyor güya. Ölümüne kalp krizi denilerek geçilen birçok ünlü gibi onun da aslında ölmediğini öldürüldüğünü düşündüğüm Schmidt kimdir? Önce bundan başlayalım.Merak etmeyin.Buraya adamın tüm hayat hikayesini kopyala-yapıştır yapacak değilim.İşin bizim için önemli kısmına odaklanalım.Bu yaşlı herif kim ve neden bizim ülkemizde ki bir kazı çalışmasını Almanya'dan birisi yönetiyor? Cevabı biraz düşününce çıkıyor aslında.Sebebi tarihi yeniden yazmak isteyen küresel güçler.Siyasi bir cevap bekliyordunuz,biliyorum.Hatta bu cevabı okuyunca içinizden 'hadi oradan' dediğinizi duyar gibiyim.Fakat onların yani küresel emperyalizmin istediği zaten tam olarak bu.Onların sebep olduğu şeyleri söyleyince insanların inanmaması.Şimdi bu sebebi sindirmenizi hemen beklemiyorum.Ama ön yargınızın kırılmasını istiyorum.Yoksa yazı uzun olacak ve yazının gerisinde büyük ihtimalle yarım bırakacaksınız.Her neyse dönelim Schmidt amcamızın okuduğu okullara. Wiki'den bulduğum bilgiye göre bu amcamız Almanya'daki ünlü Heidelberg Üniversitesinde öğrenim görmüş.Gelin bu okulun tarihçesine bakalım biraz. Heidelberg Ruprecht Karl Üniversitesi (Almanca: Ruprecht-Karls-Universität Heidelberg), (Ruperto Carola) ya da kisa adıyla Heidelberg Üniversitesi, 1386'da Heidelberg'de kurulmuş, Almanya'nın en eski üniversitesi olmasının yanında; en ünlü ve prestijli üniversitelerinden biridir. Üniversitenin tarihi 14. yüzyıla kadar uzanır. 16. yüzyılda hümanizmin merkezi haline gelmiştir. 19. yüzyıl sonrasında bağımsız düşünürlerin, demokratik düşüncenin ve ileri seviye bilimsel araştırmaların merkezi haline gelmiştir. Bu dönemde Amerikan üniversitelerinde yüksek lisans eğitimi veren okullarına rol modeli olmuştur. Dikkat ettiyseniz 16. yüzyılda hümanizmin merkezi haline gelmiştir diyor.Hümanizm fikir akımı mason localarından fırlamış saçma sapan bir ideolojidir kanımca. Çünkü her insan polyanna değildir ya sonuçta.Bir şeyden çok fazla bahseden insan onun eksikliğini yaşadığı için sürekli olarak ondan bahseder.Örneğin namussuz insanlar sürekli kadınların namusu hakkında ileri geri konuşurlar.Hümanizm ve Mason Locaları da böyledir.Sevgi pıtırcığı insanlar,kola reklamında birbirine kola uzatan insanlar ehehe(sondaki şakaydı) hakkında bahsedip dururlar ama asıl amacın o olmadığı açık net bellidir.Vejateryenlik,veganlık gibi kavramlarda buradan türemiştir. Anlamamak için sığır olunmalı.Ayrıca ikisi de evrensel kardeşlikten bahsedip dururlar.Masonlarda bu durum temel prensiptir.Masonların temel prensipleri diyip bir web sitesine tıklarsanız 2. temel prensibin "Bütün insanlar arasında sevgi, hoşgörü ve kardeşliğin kurulmasını hedefleyen Masonluk, tüm insanların özgürlük, barış, adalet ve huzur içinde gelişmesini amaçlar." yazdığını göreceksiniz.)Söyleyin bana bunun hümanizmden ne farkı var? Şimdi üniversitenin amacını az çok anlamışızdır diye umuyorum.Üniversite üzerinden son bir şey buldum onu söylemek istiyorum. Şu an bu siteye link yapıştıramıyorum ama kendiniz bakarsanız göreceksiniz.Heidelberg Unıversity academia illüminati yazarsanız bu akademiye katılmanız için karşınıza kol gibi bir web sitesi çıkacak.Üstelik açıklama kısmına whatsapp numaralarını bile koymuşlar.Sitenin en üstünde de I WANT TO JOIN THE ILLUMINATI WHATSAPP falan yazıyor.Artık anladınız dimi? Üniversitemizin illüminati veya mason locaları ile bir alakası var.Ve bu açık seçik ortada.İnsanlara aşıladıkları mason fikirleri,illüminati akademileri bulunuyor. Peki bu üniversitede okudu diye Klaus Schmidt'te mi böyle olmak zorunda? Cevap kısmen evet.Artık üniversite hakkında yeterli fikir kafanızda oluştuysa geçiyorum Schmidt amcaya.Biraz ailesine bakmak istiyorum bu amcamızın.Eşi Çiğdem Köksal Schmidt. (Çok havalı isim).Eşi bir anda küt diye öldükten sonra kazılara kendisi devam etmek istiyor ama kültür bakanlığı tarafından bu kazının yapılmasına erişim engeli getiriliyor.Sebep? Yok.Koskoca 20 yılını vermiş bu mesleğe.Ama eşi ölünce kendisi hiçbir şeye devam edememiş.Önünü kesmişler.Çiğdem Köksal Schmidt yazıp ekşiye girerseniz ilk entry'de bu haberin kaynağına ulaşırsınız. Gelelim başka şaşırtıcı bir olaya.Schmidt öldükten 1044 gün sonra Urfada'ki evine hırsız girmiş.Haber şu şekilde; "12.000 yıl önce avcı toplayıcı insanların yaklaşık 200 kilometre çapında bir toplama/avlanma havzası ve dünyanın bilinen en eski tapınağı olan Göbeklitepe’de 20 yıl kazı başkanlığı yapan Klaus Schmidt’in Urfa’daki evi soyuldu. Schimdt’in evinde yer alan birçok eşyanın çalındığı belirtiliyor. Prof. Dr. Klaus Schmidt ve eşi Çiğdem Köksal Schmidt’in merkez Eyyübiye ilçesi Kadıoğlu Mahallesi’ndeki evlerinden çok sayıda eşya, kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce çalındı." Devamında ise mikrofunu Çiğdem Köksal Schmidt'e yöneltiyorlar.“Bir hafta sonra orada olacaktım” diyen Köksal yaptığı açıklamada, “Üç senedir dokunmaya, toplayıp kaldırmaya kıyamadığım hatıralarımızla, hayatımızın oradaki evde kalan izleri ile tekrar karşı karşıya kalmaya gidiyordum…Ama iki gün önce Urfa’daki evimize hırsız girmiş, talan etmişler her şeyi…boş odaların ki ile birlikte yedi adet klimayı sökecek, evin önüne park ettikleri kamyonete yükleyecek kadar fütursuzca hareket edebilen bir grup yapmış her şeyi…hadi bütün klimaları, beyaz eşyayı, satılabilecek her türlü nesneyi aldınız, özel eşyalarla ne işiniz vardı…yatak yorgandan, kalem-kağıda kadar her şeye, başkasına ait olana bu kadar rahat el uzatabilmek nasıl bir adiliktir…” diyor. Hala bütün bu olanlara tesadüf gözüyle bakıyorsanız yazının devamına buyurun diyorum. ALın evinde ölü bulunan bazı tanıdık ünlüler.Hepsinin ortak yönü bir anda ölmeleri,kalp krizi,mason okullar,veya bazılarının disney denen firma ile ortaklaşa çalışmaları.Bu arada Disney'in çizgi filmlerini bilen bilir.Ağır subliminal mesajla birlikte illüminatinin bir burdayız demek için kullandığı bir maşadır Disney. Marilyn Monroe: 36 yaşında overdose'dan ölü bulundu. Judy Garland: 47 yaşında overdose'dan ölü bulundu. İlginçtir, sinema kariyerine çocukluğunda Oz Büyücüsü filminde oynayarak başladı. Sylvia Plath: 31 yaşında zehirlenerek öldü. Öncesinde overdose'dan intihar teşebbüsünde de bulundu. JonBenet Ramsey: 6 yaşında faili meçhul cinayete kurban gitti, çocuk güzellik kraliçesi. Dünyalar tatlısı da bi kız, görseniz fotoğrafları. Amy Winehouse:Londra'daki evinde 23 Temmuz 2011 tarihinde ölü bulundu. Uzun sürenin ardından ölüm nedeninin overdose olduğu anlaşıldı Hepsinin de ölümü bir aralar çok konuşulup sonra unutulmuştur.Ama Klaus hiç konuşulmadı... O kadar çok şey bilen bir adam,belki de tabiri caizse ortadoğuda kartları yeniden dağıtacak,bazı sistemleri yerle bir edecek Göbeklitepe kalıntıları ile yaklaşık 20 yıl geçiren bir adam. Bir anda bir sebepten ötürü Almanya'ya gidiyor.Ve ölüyor. Evinin küçük odasında bir genç bu ölümü araştırıyor ve ortaya bunlar çıkıyor. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
··
266 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.