Gönderi

Fedakar kadın, Ümmü Süleym... Efendimiz'in (asm) süt teyzesi. İslamın yayılmaya başladığı zamanlarda kalbindeki İslam'a karşı olan muhabbete dayanamayıp iman etmişti ama eşi Mâlik bin Nadr, Allah ve Resulü'nün davasına inanmamıştı. Ümmü Süleym, eşine Müslüman olduğunu söyleyemeyip kendi dünyasında kocaman bir yangınla yaşıyordu. Bir yanı İslamı yaşamayı arzularken diğer yanı eşinden dolayı buruk kalıyordu. Ümmü Süleym'in bir de oğlu vardı, Hz. Enes... Bir anne olarak evladının hak yolda yürümesini istiyor, gizliden gizliye de olsa bunun için mücadele ediyordu. Yıllar geçtikten sonra eşini kaybetmişti Ümmü Süleym. Oğlu Enes'i de üvey babasının etkisi altında büyütmek istemiyordu. Onu yetiştirmek için karşılaşacağı zorlukları göze alarak, Enes büyüyene kadar evlenmeme kararı aldı. Zamanla Enes büyüdü ve Ümmü Süleym evlilik teklifleri almaya başladı. Bu tekliflerden biri de Ebu Talha'ya aitti. Ancak Ebu Talha o dönemde imanı tatmamış bir müşrikti. Ümmü Süleym (r.anha), bir kişiye iman hakikatlerini aşılamanın zorluklarını biliyordu. Ancak azim ve gayretiyle, inandığı yolda sebat ederek bu zorluğun üstesinden gelebileceğine inanıyordu. Ümmü Süleym, ısrarla teklif götüren Ebu Talha'ya; "Müslüman olmanı istiyorum. Eğer put diye tapmakta olduğun şeyi ateşe tutsan, onun yanıp kül olacağını biliyor musun? Böyle bir şeye eğilmekten utanmıyor musun? Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şahitlik edersen, bunu mehir olarak kabul edeceğim ve ayrıca senden mehir istemeyeceğim." Demişti. Bu sözler Ebu Talha'ya çok anlamlı geldi ve onun da kalbindeki iman tohumları yeşerdi. Ümmü Süleym'e. " Senin davanı kabul ediyorum"dedi. Sonrası malum, Ümmü Süleym ve Ebu Talha'nın yuvaları, İslam için mücadele etmeye başladı. Ne mutlu hak yolda birbirine destek olanlara, Ne mutlu kendi istek ve arzularını İslamın önüne koymayanlara... Rabbim onların fedakarlıklarından ders çıkartabilmeyi nasip etsin.
·
112 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.