Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Eskimiş Yalnızlığa - E. CANBERK /Yoruluruz günlerin gürültüsü içinde.
Çağdaş dünyayla mücadele etmeye çalışan çağdaş insan ve onun bitmek tükenmek bilmeyen hatta artarak devam eden sorunları... Tüm bunlara duyarsız kalmayan bir şair:
Eray Canberk
Eray Canberk
"Şimdi hiçbir şeye dokunma, Katlanmasını bilen yüreğime bile." (s. 30)
Yüreğin Burkulduğu Zaman
Yüreğin Burkulduğu Zaman
ile tanışmıştım şairin kalemi ile. "Yüreği yanan bilir, geceler kaç saattir," diyerek duygularımıza tercüman olmuş, başta çocuklar olmak üzere insanların içinde bastırdıklarını oldukça yalın bir şekilde dile getirmişti. Çok ara vermeden yeni bir kitabı ile devam etti yazarın kalemiyle olan serüvenim: Eskimiş Yalnızlığa. Şairin birden fazla kitabının yer aldığı bir eser: -Kuytu Sular -Sonradan -Yüreğin Burkulduğu Zaman -Çocukça -Anlatıldıkça Sonsuz -Bildiğince Anlatmak -Anmalık -Şairlerimiz İçin Gazelsiz Şahbeyitler Yüreğin Burkulduğu Zaman'ı bu vesileyle burada da okumuş oldum ama şiirlerin öyle bir özelliği var ki okudukça daha çok anlam kazanıyorlar. Yeniden, yeniden okumak gerek... "Yoruluruz günlerin gürültüsü içinde." (s. 9) Yoruluyoruz. Yalnızca bedenen değil, ruhen de... Ve geçmiyor bu günlerin gürültüsünün verdiği yorgunluk. Yastığa başını koyduğunda dahi bu gürültüden kendini alamıyor insan. "Her gün yorgunluktan ölene kadar çalışınca başka şeyler için endişe edecek vaktiniz kalmıyor," diyordu
Yaşamak
Yaşamak
kitabında. Dermanımız bu belki de. Yorulan ruhun dermanı daha çok yorulan beden... Eserin sonunda Şairlerimiz İçin Gazelsiz Şahbeyitler yer alıyor. Bildiğimiz, sevdiğimiz şairler. Kim yok ki... "Öğrenciliği tamam da öğretmenlikten terk Şiirimizde bir cihannümadır İlhan Berk" "Şiir yazdığı ve söylediği kabulümüzdür her zaman Anma ki şair midir romancı mı, hangi Attila İlhan" Behçet Necatigil, Edip Cansever, Hilmi Yavuz, Süreyya Berfe, Can Yücel ve daha niceleri... Kimi şiirler başkalarına ithaf edilerek daha çok anlam kazanmış. "İnsan içinde taşır içinin yangınını." (s. 27) Herkesin derdi kendi içinde, herkesin yükü kendine ağır. İnsan içinde taşıyor içinin yangınını. Ve sönmüyor ateş kalp atmaya devam ettiği müddetçe. Ne anlatıp dindirebiliyor, ne susup hafifletebiliyoruz. Belki dizelere dökmek bir nebze iyi geliyor. Belki o dizeleri okumak... Öyle ya da böyle az ya da çok bir yangın var içimizde. Bir de o yangına eşlik eden: "Kuytu bir yalnızlığı vardı, çocukluğundan kalma." (s. 18) "Ve sonunda kurtuluş yapayalnız bir kadındır Kimselerin bilmediği, kimselerin sevmediği." (s. 15) Neden bilmem ama yazar kitleler tarafından keşfedilmemiş. Günümüzde her şey reklama dayanıyor sanırım, edebiyat bile. Ama şunu da unutmamak gerek, en değerli cevherler en kuytu köşelerde saklı. Ben buradan kıymetli bir dost vesilesiyle keşfedip okudum, belki sizler de bu inceleme ile keşfetme fırsatı yakalarsınız. Eserden dizelerle son vermek isterim incelememe: "İlk yazları bir yağmur ıslatır eski bir güzün Ellerinin arasında unutulmuş bir resimdir yüzün."
Eskimiş Yalnızlığa
Eskimiş YalnızlığaEray Canberk · Broy Yayınevi · 199240 okunma
·
796 görüntüleme
Piraye okurunun profil resmi
ayrılıklara katlanarak öğrendi sevgileri ve her gün onda bir duvarı yıkardı tek başına savaşların en güzelini verdi… “ben unutulmayan insanların unutulmayan kentlerin ve acıların unutulmayan sevdaların dostlukların yürekten korkuların acemi korkak git gide kedere garkolan bekçisiyim…” “hayatın ince bir yerinden anımsat bana insan olduğumu dön gülümse benden yana anımsat unuttuğumuzu…” Daha öyle çok dize vardı ki altı çizilesi. Şiiri okumak güzel seninle okumak anlamlı benim için. Ve sana katılıyorum şairin bile reklamı gerekiyor sanırım. Bu çok üzücü çünkü, ünlü olduğu halde öylesine fiyasko dediğim şiirlerini okudum ki bazı şairlerin. Bu şairin okunmasını dilerim. Emeğine sağlık canım öğretmenim. Nice şiirlere…
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.