Gönderi

116 syf.
10/10 puan verdi
Tarihsel verilerde Shakespeare, eseri yazma aşamasında Cervantes'in Don Quijete'deki, " The History of Cardenio " başlıklı öyküden esinlendiği belirtilmektedir. İlk defa Shakespeare'in yardımcı yazarı olan John Fletcher ile müşterek yazmış olduğu bir eserini okudum. Oyun Üzerine yapılan açıklamalarda " Shakespeare ana olay dizisini, Fletcher'de ikinci olay dizisini yazmıştır. " der, Özdemir Nutku. Ve " Eser tamamlanınca son düzeltmeleri Shakespeare ele almıştır. " diye, noktalar cümlesini. Ana olay dizisini Shakespeare yazsa da, son düzeltmeler Shakespeare'in dokunuşlarına sahip olsa da, bana göre bir şeyler eksikmiş gibi. İşin kötü yanı Shakespeare'in diğer eserlerini okurken aldığım hazzı Cardenio' da duyumsayamadım. Hani bazen bazı şeyleri dışa vuramıyorsak, bu durum o şeyler hakkında hiçbir şey hissetmediğimiz anlamına gelmez ya, Cardenio' da ben de bu hissi pekiştirdi. Bazı meseleler bütünlük arz ettikçe, daha çok etki eder. Belki de eser tamamen Shakespeare'in kaleminden çıkmadığı için, hissettiğim yarım kalmışlık. John Fletcher' de etkili bir yazar. Ama onun kaleminden çıkan yardımcı karakterlerin diyalogları, Shakespeare'in kaleminden çıkan yazılar gibi ateşli ve yoğun değil! Oysa ki Shakespeare tarafından yazılan ana karakterlerin atmosferi diğer eserlerinde olduğu gibi, ateşli ve yoğun. Okurun aşina olduğu o ince dokunuşlara sahip nükteler, derin düşünceler ve büyük sözler okuru sarıp sarmalamakta. Bir de nazarımdan kaçmayan, diğer eserlerine oranla hayalperestliğin daha bir ön planda olması. Eserde iyiliğin ve kötülüğün çatışması, sevginin yüceliği ve kadının değeri gibi, topluma mal olmuş değerlere önem verilmiş olsa da, baştan sona fantazi. Kısaca eserin konusuna değinecek olursak, bir soylunun varisi olan Lucinda'nın etrafında gelişir. İki erkek arasında kalan Lucinda alacağı kararlar doğrultusunda oyunun şekillenmesini sağlar. Kazananı olmayan bir savaş. Bilâkis kaybedenlerin olacağı bir savaş. Okur kendi hükmüne mi, ram eder, yoksa kendisi kendi doğasının yararlığına mı ram olur bilinmez ama iki görüşü de bağdaştırabilir. Bence tarafları baştan belli olan bir savaşa girmek kadar, aptalca bir hareket yoktur. Ama insanız işte! Sınırlarımızı olabildiğince zorlamayı severiz. Hem de kayıplarımızı düşünmeden... Napolyon'a sormuşlar: " Savaşlarda niye kendinizi tehlikeye atıyorsunuz? Vatanseverlik, güç, ün ya da servet için mi? "Napolyon'un buna yanıtı şu olmuş: " Hiçbiri değil! Aşık olduğum bütün güzel kadınları elde etmek için " demiş. Değerli okurlar, eser dimağımda eksik bir tat bıraksa da beğendim. Okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Cardenio
CardenioWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2021781 okunma
··
140 views
Ahmet Y okurunun profil resmi
Eline sağlık,çok güzel bir inceme Serpil Abla..Demin Freud'dan psikanaliz üzerineyi okuyordum.Tam da senin bahsettiğin tat alma meselesi ile ilgili bir konu vardı.Freud diyor ki sözler telkin yoluyla bizde bir çeşit ipnoz oluşturur.Hasta sosyetenin en iyi doktoruna gittiğini düşünüyorsa,doktor normal bir tedavi uygulasa dahi hasta en iyi tedavi olduğunu düşündüğü için hızlı bir iyileşme gösterir,kendini iyi hisseder.Benzer durumu tersine çevirirsek sen bu esere Shakespare haricinde bir başka elin değmiş olduğunu bilmenin verdiği bir imtina ile eserden alacağın tadı eksiltmiş olabilir misin? Acaba diyorum bazen önsözler zihnimizdeki bir sonyargı silüetine mi bürünüyor?
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Nezâketinden dolayı teşekkür ederim, değerli kardeşim Ahmet. Ayrıca vermiş olduğun naçizane bilgiler için de çok teşekkürler. Freud hiç okumadım ama psikojenez hakkında tam bir yetkinliğe vakıf olamasam da, az çok bilgi sahibiyim. Düşüncenin beynimizde sınırlı olmadığını, beynimizin bir aracı kurum görevi üstlendiğini " % 100 Düşünce Gücü " isimli eserden aşinayım. Bilinçaltının genel kurallardan yola çıkarak yargıda bulunabileceğini de biliyorum. Hatta eser de bu konu ile ilgili verilen bir örnekte topluma mal olmuş " Cereyan da kalırsan, hasta olursun! " tezinin, nasıl çürütüldüğüne şahit olunca, şok olmuştum. Bu eser Shakespeare ait okuduğum dokuzuncu eser ve Shakespeare'in yazım diline vakıf olduğum inancındayım. Kaldı ki, inandırıcılığı ne kadar yüksek olabilir bilmem ama ben eseri Shakespeare ait bir eser diye okudum. Ta ki okuyup bitirdiğim son ana kadar! Sürekli kitap temin ettiğim bir siteden Shakespeare ait eserler bölümüne girerek, özellikle ciltli olanları önceden temin etmiştim. Hatta emin olamadığım için, kalkıp kitaplığımda var olan Shakespeare ait okumadığım diğer eserlerini bile, kontrol ettim ki, yardımcı yazarlı başka eserlerini de satın almışım mı diye! Başka almamışım. Almayı düşünüyor muyum? İşte orası belirsiz. Çevirmenden etkilenmemek adına da, önsözleri hep en son okurum. Çünkü bilirim ki ister istemez çevirmenin düşünceleri, benim fikirlerime sirayet etmekte. Eser daha başlarda bir yavan gelmişti. Ama adını bir türlü koyamamıştım. Şehir dışına çıkarken yolculuk esnasında okuduğum için de, kendi kendime, " Konsantre olamadım galiba! " diye bir düşünceye kapılmıştım. Ne zaman ki, oyun üzerine açıklamaları okudum, o zaman " Tamam, adını koyamadığın ikinci bir yazarın elinin değmesiymiş, dedim. Umarım hislerimi gereği gibi, izah edebilmişimdir. Selâm ve sevgilerimle...
3 next answer
Melike okurunun profil resmi
Kesinlikle bu yarım kalmışlık hissini ben de yaşadım. Bir şeyler hep eksikti. Gerek olay örgüsü, gerekse diyaloglarda. Bunun yanısıra bazı vurucu cümleler, Shakespeare'in gerçekten bir son dokunuş yaptığını kanıtlar nitelikteydi. Tabiri caiz ise tam Shakespeare tadında cümlelerdi. Güzel inceleme. Ellerinize, emeğinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.