Modern dünyaya baktığımızda hızlı bir yaşamın içindeyiz. Süratin, daha doğrusu hız-haz-egonun mutlak egemen olduğu süreçte zamanı nasıl dizginleyebiliriz sorusu ile yazarımız bizlere yol gösteriyor adeta dibacede. Mezkur eylemlere baktığımızda eser bizlere çok güzel bir yöntem sunuyor; Beklemek... Hızlı bir toplumda bekleme ile zamanı en güzel nasıl kullanabilme, zamana demir atabilme minvalinde ritimselliğin ve alışagelmişin dışında bizlere beklemenin farklı versiyonlarını sunuyor yazarımız. Zaman kısa lâkin beklemek uzundur mottosu ile Elliot bizlere ipucu vermeye başlıyor. Beklemeyi bilen birine yaslanabilmek? Yahut sukunet... Dünyanın güzelliğine aşık olma misali... Dumas yürekleri bakın nasıl sızlatıyor beklemeyi tarif eder iken; -'Hayat nedir ki? Ölümün bekleme odasında bir durak' Victor Hugo farklı bir bakış açısı ile yorumluyor beklemeyi. -'Hiç kuşkusuz ki başka bir dünyanın bekleme odası olan bu dünyada mutlu insan yoktur.' Evet evet şu an bizleri tarif etmiş Victor Hugo serzenişlerini duyar gibiyim:)) Ama öyle!.. Beklerken ince düşünebilmek! Ne güzel olurdu der Gülten Akın. İnce şeyleri anlayarak... Aslolan nedir biliyor musunuz dostlar! Beklemek umuttur. Beklemek kendini tanımaktır. Beklemek duygulara hakim olabilmektir. Beklemek kendimize yolculuktur. Beklemek sessizliği içe çekebilmektir. ve beklemek, kendini beklemektir... Ömürler geçti, sen yoksun, gel ey bir tânecik Ma’bûd, Gel ey bir tânecik gâib, gel ey bir tânecik mevcûd! Gel ey dünyâların Mevlâ’sı, ey Leylâ-yı vicdânım, Senin yâd olduğum sînende olsun, varsa, pâyânım! Ve; '' Beklemek, bekleyiş içinde bulunmak, halini bekleyişe göre ayarlamak hakka, hakikate, doğruya teveccüh etmektir. Yüzünü doğruya çevirmek, beklemekten başka bir şey değildir.''

Beklemeye ÖvgüAdem İnce · İnsan Yayınları · 202329 okunma

·

2 artı 1'leme

·

2.386 görüntüleme

Bu yorum görüntülenemiyor

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mutâlî’